Bizimcity ve Sizinkiler köşesini çizen Karikatürist Salih Memecan medyanın yeni derneğinin başkanı oldu. 'Bana başkanım demeleri komik geliyor' diyen Memecan, bu durumu espri konusu yapmayı da ihmal etmiyor:
Bu derneği sadece ben kurmadım. Mustafa Karaalioğlu ve Ekrem Dumanlı gibi aralarında farklı gazetecilerin de bulunduğu arkadaşlarımla istediğimiz bir dernekti.
Başbakanın evimize yemeğe geldiği dönemde “Karikatüristin evine Başbakan gider mi?” diye haberler çıkmıştı. Sadece olaylara yorum yapan biriyken birden bire medyaya konu oldum. Bu tür yanlışlıklar vardı ama bu olay daha çok netleştirdi bazı şeyleri. Aynı dönemde Amerika'ya gittim. Amerika'daki gazeteci arkadaşlarım vasıtasıyla oradaki medya dernekleriyle konuşma fırsatım oldu. “Medyada var olan sorunlar için ne yapılabilir?” diye düşündüm.
Benim yaşadığım sorunları diğer meslektaşlarım da fark etmiş. Biraraya geldik ve bu derneği başlatalım istedik. Toplantılar yaptık.
Doğru. Köşeyi istediğim yerde çizebiliyorum.
Yoo. Okul okul gezip 'nasıl karikatürist olunur?' diye öğrencilere anlatıyordum. Bu konuda aktivist biriydim. Sadece daha genel bir perspektiften bakmak istedim.
Bu dernek daha önce de kurulabilirdi. Burada amaç medyadaki kalitenin arttırılması. Bu bahaneyle mesleki sorunlarımızı tartışabileceğimiz bir alan açılmış oldu. Bugün bundan on yıl öncesi gibi değil. Türkiye ve dünya medyası değişti. Bu değişim üzerine kafa yormadan hep bildiğimiz gibi yapmaya devam ettiğimizde geri kalıyoruz. Medyada sosyal değişim yaşıyor.
Mesela; her hangi bir vatandaş otele sevgilisiyle gelen bir politikacıyı yakalayıp fotoğrafını çekiyor ve onu web sitesine koyuyor. Olay o politikacının siyasetten uzaklaşmasına kadar gidiyor.
Gazetecilik… Ama yapan kişi gazeteci değil. Gazetecilik öyle bir hale geldi ki herkesin yapabileceği bir iş oldu. Sizin de sorununuz bu. Sen 'gazeteciyim' diye çıkıyorsun ama aynı işi herkes yapıyor. Senin ondan çok önemli bir farkın var. Biz bu mesleği nasıl bir meslek halinde tutabiliriz? Bizim onlardan farkımız olması gerekiyor. Biz bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Evet. Amerika'da da aynı sorunlar var. Şuanda 'artık herkes gazeteci' adında bir kitap okuyorum. Mesela; televizyon yayıncılığı da artık eskisi gibi değil. Rekabet arttı. Bu yeni bir izleyici kitlesi oluşturuyor. Buna bağlı olarak da yeni bir gazeteci anlayışının oluşması gerekiyor.
Derneğin amacı şu; dünyada olup biten gelişmeleri çabuk fark edip benzer konularda yol almak. Mesela; azınlıklarla ilgili bir haber verirken nasıl yaklaşmak lazım? Hepimiz birbirimize benzediğimizi zannediyorduk. Son dönemlerde fark ettik ki aslında çok farklıymışız. Bu da Türkiye'nin bir gerçeği.
Evet. O da ön yargılarla ilgili.
Biz bu işe başladık. Kadronun içinde olanlar arkadaşlarıyla da konuşuyor. Bu hem medya kuruluşları hem de şahıs bazında oluyor. Bir çok arkadaşım 'niye bize söylemedin?' dedi.
Fırsatım olmadı! Dernek internet sitesi ve binasıyla ilgilenmekten birçok kişiye söyleyemedim. Eksiklerin hepsini tamamladık. Basın toplantısı hazırladık. Niyetimizin ne olduğunu da anlatmaya çalışıyoruz. Bundan sonra kulaktan kulağa yayılacak. Herkes niyet ettiği ve tecrübesi kadar katkıda bulunur.
'Karikatüristsin ne işin var başkanlıkta?' diyenler oldu. Bence de çok doğru bir tespit. Normalde karikatüristler çekingen adamlar olurlar. Daha içe kapanıktırlar.
Aramızda resim yarışması yaptık ben kazandım. (gülüşmeler)
Hayır, yaşlı olduğum için. 1971'den beri medyanın içindeyim. O yıllardan edindiğim gazeteci arkadaşlarım var. Medyadaki bir çok dönemin tanığıyım.
Destekler ama burada önemli olan medya içinden desteklenmesi. Medya bizim konumuz. Siyasetçi sadece yol açar. Medyadaki ilkerin ve değerlerin ne olması gerektiğine biz karar veririz. Bunu kendi aramızda uluslararası meslektaşlarımızla tartışırız.
Tepkimizi koyarız.
Yönetim kurulundaki arkadaşlar kendi çevrelerine söylediler. Onlarla konuşup fikirlerini aldılar. Kimileri hala düşünüyor.
Hayır. 'Neden böyle bir işe giriyorsunuz?' diyen olmadı.
Zaten bu çok normal. Biz biraraya geldik. Onlar katkı sağlamak isterlerse sağlarlar. Istemezlerse bunun önüne geçemezsiniz. Kurumlar değişiyor ama meslek hep aynı.
Onu hiç düşünmedim. Tam faaliyetine uygun bir isim. Basın Konseyi'nin faaliyeti de başka. O meslek için denetleme kuruluşu olarak çalışıyor. Gazeteciler Cemiyeti köklü bir kurum. Yıllardır faaliyet gösteriyor.
Keşke olsa. Hepimiz daha iyisini yapmaya çalışsak meslek daha ileriye gider.
'Kaliteli Medya ve Demokrasi' dediğimiz için demokratik ilkeler bizim için vazgeçilmez. Basın özgürlüğü, onun sınırlarının korunması ve kaliteyi arttırmak hedefimiz.
Gazeteci isen üye olabiliyorsun. Ama faaliyetlerine katılmak için üyelik gerekmiyor.
Yılda bir defa. Derneğin ilkeleri benden bağımsız. Ben olmasam da devam eder.
Evet. Bana bu konuda destek olan genel sekreterim var. İki yardımcım var; Mustafa Karaalioğlu ve Ekrem Dumanlı. Yine her konuda danışabileceğimiz yönetim kurulumuz var.
O aslında dernekten öte medyanın sorunu. Bundan on yıl sonra bu derneği kursaydık daha farklı olacaktı. Eskiden çok daha azdı. Şimdi gazetelerdeki kadın sayısı erkeklerden daha fazla. Yayın Yönetmenleri arısında hiç kadın yok ama bu sadece erkek olacak anlamına gelmez. Yazı işleri Müdürleri ve koordinatörleri arasında çok kadın var.
Ne kadar olduğunu bilmiyorum ama var. Çalışma gruplarımızda daha fazla olacak. Çünkü kadınlar olaylara farklı bakıyor. Bir çok yerde kadın tercih ediyor. İleride erkekler ne yapacak? ben onu merak ediyorum. (gülüşmeler)
Medya birçok kişinin hem fikir olduğu bir konu. Zaten siyasi görüşlerimiz için kimimiz yazıyor, kimimiz çiziyoruz. Ama bu siyasi görüşlerden ayrı bir faaliyet. Birbirinden ayırabilirsek zor olmaz.
Size bir burs imkanı çıkabilir ve yurtdışına gidebilirsiniz. Bir eğitim programında ilgi duyduğunuz bir konu da faaliyetlerimize katılabilirsiniz. Web sitemize girip dünyada ne olup bitiyor bunu takip edebilirsiniz. Bir de staj imkanı var.
Getirmesi gerekiyor. Bunların tartışılması lazım. Hem medyada hem de toplumda çok önyargı var. Gazetedeki bazı manşetlere baktığınızda azınlıklar için kırıcı olabiliyor. Batıdaki toplumlar bunu aşmışlar ve titiz davranıyorlar. Amerika'da siyah birini çizerken kalın dudaklı çizemiyorsunuz. Eleştirirken onun siyahlığı üzerine vurgu yapamıyorsunuz.
Doğru. O tepki görmek için yapılan bir işti. Basın özgürlüğünü test ettiler. Bizim de toplumun farklı kesimlerine karşı daha saygılı yaklaşmamız gerekiyor. Onun için ilkelerini koymak gerekiyor.
Başörtüsüz çizerken de vamp çizebiliyorlar. Başörtüsüz bir kadın olduğunda da kadın karikatüründen rahatsız olabilirsiniz. Mesela; Tansu Çiller Başbakan olduğu zaman onu çizerken vücut hatlarını abartarak çizdiler. Ama erkek çizerken böyle olmuyor. Başörtülü yada başörtüsüz olmaktan ziyade kadın olmakla ilgili bir durum.
Getirir. Eğer doğru şeyler yaparsak ve bizi destekleyen medya kuruluşlarında uygularsak yayılır. Uluslararası derneklerle ortaklık yaparsak daha da kabul görür. Avrupa Konseyi'nin medyayla ilgili çalışmaları var. Onlarla birlikte çalışırsak ve uygulamaya geçirirsek medya standardına önemli katkıda bulunur.
Bir devletin medya kurumu olabiliyorsa böyle dernek faaliyetlerine katılmasında bir sakınca yok. Medya kuruluşuysa neden bir derneğe katılmasın ki? Bizim faaliyetlerinde bulunacağımız konular onları da ilgilendiriyor sonuçta. Orada sorun, soruyu formüle etme de. 'Yandaş medya' bakışı. Bir siyasetçinin böyle bir önyargıyla yaklaşması doğru değil. Halbuki biraz rahat bıraksalar yönlendirmeden çok anlamaya çalışsalar daha doğru olur.
Önyargı.
İletişimsizlik. Beraber ortak taraflarımızı konuşarak o konuda faaliyetlerin yararlı olması gerekiyor. Sonuçta hepimiz gazeteciyiz. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun gazeteciliğin gelişmesi hepimizin faydasına. Derneğimiz siyasi misyon taşımıyor.
Hangi hükümet olursa olsun basın özgürlüğünü kısıtlıyorsa muhalif düşeriz. O bizim ilkelerimizin arasında.
Diyelim ki Başbakan beni mahkemeye verdi. Ama bu yasalarında beni mahkemeye veremeyecek şekilde düzenlenmesini istemek de görevimiz arasında. Ben biliyorum ki Amerika'da karikatüre dava açılmıyor. Avrupa'da bir kaç ülkede açılıyor. Bunun olmaması lazım.
Ben geçmişim, eğitimim ve yaşantımdan dolayı Amerika'nın basın özgürlüğünü örnek alıyorum. Dernekteki başka arkadaşlarda Avrupa'yı örnek alıyor olabilir.
Bir çok konuda Amerika ile Avrupa farklı. Basın özgürlüğü dediğiniz zaman Avrupa'da özel hayatlardan yana.
Nerede basın özgürlüğü, nerede özel hayat başlıyor? Bu çok önemli bir konu. Medya yasasında basın özgürlüğünün devletle olan kısmını inceliyor ve orada kalıyor. Burada daha ileri gitmeliyiz yoksa gitmemelimiyiz? Bunları tartışmamız gerekiyor. Bana göre medya devleti daha rahat eleştirmeli.
Öncelikle yasa çıkarılması gerekiyor. Bununla ilgili de baskı oluşturulmalı. Bir konu hakkında yayın yaptığın için yasaklanıyorsan, bu yasanın ayak bağı olduğunu ve bunun değişmesi gerektiğini bilmemiz lazım.
'Karikatüriste dava açılmaması gerekir' diye her çıktığım yerde söylüyorum. Danimarka'ya Hz. Muhammed karikatürleri için panallere ve tartışma ortamlarına katıldım. Siyasilere de bunu söyledim.
Daha önce grafik servisi yöneticiliği yaptım ama adım künyeye girmedi. Hiyerarşinin parçası olmak istemedim. Bana 'Başkanım' diyorlar.
Komik geliyor, gülüyorum.
Aslında takım elbiselerim var.
Davos toplantılarına gidiyorum. Orada sunumlar yapıyorum. Üniversitelere gidip konuşmalar yapıyorum. Resmi şeyler de oluyor hayatımda.
Zor gelecek ama bu benim karakterime ters gelen ilk şey değil. Mesela; doktora yaptım, çizen bir adam iken oturup ciddi yazılar yazdım. Bir sürü kitap okudum, insanlarla konuştum. Teknolojinin tarihi ve felsefesi üzerine uzmanlaştım. O bir fırsattı benim için. Türk medyasına ya böyle bir katkım olacak ya da böyle bir fırsatı geri tepecektim.
Evet. Mimarlığı bıraktım ama karikatürü bırakmıyorum. Çünkü o hayatımın bir parçası. Yoksa hayat çok tek düze oluyor. Sabahları Bizimcity, öğlen Sizinkiler, akşamları gazeteye çiziyorum. Hayat böyle akıp gidiyor. Renk katmamız lazım.
Evet. En çok çalıştığım dönemlerden biri.
Benimle ilgili çıkan hiç bir habere veya yazıya da o köşeden cevap vermedim. Orası Türkiye'nin gündemiyle olan konuları değerlendirdiğim bir yer. Medya mesleki anlamda öne çıktğında o zaman çiziyorum. Polemiklere hiç girmedim.
Evet öyle bir deyim vardır. Ama aynı şekilde 'köşeye sıkışmak' diye de bir deyim var. (gülüşmeler) Köşe kapmak gibi bir derdim hiç olmadı. Öyle birşeye gerek kalmadı çünkü.
Ben hergün çizerken köşeye sıkışıyorum. (gülüşmeler) İşin en yıpratıcı tarafı gergin siyasetin ortasında olmak. Bu beni çok yıpratıyor.
Keşke anayasa değişmiş olsaydı, daha demokratik bir anayasamız olsaydı da bende çizmek zorunda kalmasaydım.
Kızgınlık. Haksızlığı derin hissetmeniz lazım.
Daha sakinleşiyor insan. Çizimlerime de yansıyor bu. Radikallik azalıyor.
Vicdanlı karikatüristler de var vicdansız olanları da… Acımasız olurken haksızlıklar da yapabiliyorsunuz.
Tamamen öyle. Ciddiye almama hakları var. Bu karikatürcülere özgürlük tanıyor. Karikatürü karikatür yapan da işte bu.