Devlet Bakanı Faruk Çelik, 'Alevi vatandaşlarımızın talepleri ilk kez, yıllar sonra değil yüzyıllar sonra devletle buluşmuş. Bunları dinliyoruz ve çözüm üretme gayreti içindeyiz' dedi.
Çelik, Rize Valiliğini ziyaret ederek Vali Seyfullah Hacımüftüoğlu'ndan ilin sorunları hakkında bilgi aldı. Vali Hacımüftüoğlu, Bakan Çelik'e bir vazo hediye etti.
Daha sonra Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı'yı makamında ziyaret eden Çelik, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Hükümetin son dönemde ülkenin normalleşmesi için, demokratik açılım çerçevesinde ele aldığı konular olduğunu belirten Çelik, bunlardan birisinin de Alevi vatandaşların taleplerini içeren ve bunlara cevap oluşturacak çalıştaylar olduğunu söyledi.
Bunlardan beşincisinin İstanbul'da gerçekleştirildiğini ifade eden Çelik, 'Daha önce akademisyen, ilahiyat fakültesi ve Alevi Bektaşi kanaat önderleri ile çalıştaylar gerçekleştirildi. Bugüne kadar elde ettiğimiz neticelerin en güzeli, en iyisi toplumda kesimler arasındaki mesafeyi ortadan kaldıran, birbirleri ile bir masa etrafında bir araya gelebilen ve meselelerine çözüm arayan çalıştaylar bütünlüğü içinde olması. Bunu çok önemsiyoruz' diye konuştu.
Geçen hafta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Tunceli'yi ziyaret ettiklerini anımsatan Çelik, şöyle konuştu:
'Tunceli 81 ilimizden birisi olmasına rağmen yıllarca öyle algılama ve bakış açıları, sosyal dengesizlikler oluşmuş ki sanki başka bir ortam varmış gibi bir durum oluşmuş. Bunların ortadan kalkması için Tunceli ziyaretini gerçekleştirdik. Önümüzdeki 1-2 ay içinde 6'ncı ve 7'nci çalıştaylarla bu çalışmaları tamamlamış olacağız. Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızın taleplerinin netleşmesi ve çalıştayın bir harita ile sonuçlanmasını amaçlıyoruz. Nihai çalıştaylarımızı Aralık ayında gerçekleştireceğiz. Taleplerin devletle buluşması açısından da çok önemli. Alevi vatandaşlarımızın talepleri ilk kez, yıllar sonra değil yüzyıllar sonra devletle buluşmuş. Bunları dinliyoruz ve çözüm üretme gayreti içindeyiz. Bunlar içimizdeki sorunlar minimize edilsin, diye yapılıyor. Çünkü içinde sorunları olan ülkelerin dış sorunlara odaklanması mümkün değil. Bu çalıştayların ana amacı budur. İstikametimizin doğru olduğu kanaatindeyiz.'
Bakan Çelik, Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılmasının Cumhuriyet ile yaşıt olan, Atatürk'ün ilk kurduğu kurumlardan birini kaldırmak anlamına geldiğini kaydederek, şu görüşleri dile getirdi:
'Hukuki ve sosyal boyutu, tarihsel gelişimi düşünülmeden konuşmak doğru değil. Konuya vakıf olan da olmayan da konuşmayı meziyet kabul ediyor. Bu çalıştayların amacı işin uzmanları ile konuları çözüme kavuşturmak ve yol haritası çıkartmak. Diyanet İşleri Başkanlığı, din hizmetlerinin belirli zümreye bırakılmayacak kadar önemli olması nedeniyle kurulmuş, en ücra noktalara kadar yaygın devletin tek kurumu diyebileceğimiz bir teşkilat. 'Bunu lağvedelim' dediğimiz zaman oluşabilecek sorunların altının doldurulması lazım' dedi.
'Türkiye'de insan hakları çerçevesinde herkesin inanç özgürlüğü konusunda ne yapılıyor?' şeklindeki yaklaşımın doğru yaklaşım olduğunu dile getiren Çelik, 'Alevi vatandaşlarımızın sorunu var. Onların hakkını verelim ama başkalarının hakkını alıp onların hakkını vermek doğru talep değil. Herkesin kendi talebini söylemesi, yönetimin de hukuk çerçevesinde taleplere cevap vermesi gerekiyor. Bu nedenle Alevilerin Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması şeklinde bir talebi olmamalıdır' diye konuştu.
Güneydoğu Anadolu'da terörden kaynaklı tahribatın buradaki bütün vatandaşlara yayılmasının doğru olmadığını ifade eden Çelik, şunları söyledi:
'Onlar da Çanakkale'de şehit oldular. Ama son 30 yılda yaşananlar bitsin, noktalansın tekrar kucaklaşalım diye bir şey yapmak yazım. Bir şey yapmamak, devletin saygı duyulan hassasiyetlerini güçlendirmemek anlamına gelir. Eğer bir şeyler yaparsak ülkenin değerlerine duyulan hassasiyetler, ülkenin dört bir yanında artar. Aksi takdirde ülke için iyi şeyler düşünmeyenlerin ekmeğine yağ sürülmüş olur. Neden ülkenin bazı yerlerinde değer yargılarına dönük hassasiyetler azalmış, bunu da bilim adamları inceliyor. Nedenleri hükümetimiz, devletimiz tarafından da biliniyor. Amaç bunları onarmak. Ben şundan dolayı hassasım. Bu güzel ülkede nefes alırken huzur içinde, kol kola almamızın doğru olacağı bakış açısını yaygınlaştırmamız doğru olacaktır.'
Bakan Çelik, son günlerde bazı kurumların dinlenildiği şeklindeki iddiaları nasıl değerlendirdiği yönündeki soru üzerine, teknolojinin getirdiği avantaj ve dezavantajlar olduğunu belirterek, 'Şu anda gündemdeki konu yoğun şekilde tartışılıyor. Bakanlığın cevabı var. Yetkililer böyle bir dinleme yapılmadığını ifade ediyor. Dolayısıyla tartışılan bu konuda yine yargı süreci noktayı koyacak' dedi.
Hukuk devletinde tartışmaların, ithamların doğal olduğunu, gizli ve şeffaf noktaların kalmasının doğru olmadığını ifade eden Çelik, şöyle dedi:
'Her şeyin ortaya çıkması, yanlışı kim yapıyorsa yargının bunun yakasına yapışması lazım. Türkiye geçiş sancısı yaşıyor. Tam demokrasiye geçiş ve milletin iradesinin her şeye hakim olduğu bir anlayışın kökleştiği bir süreç yaşanıyor. Burada eski anlayışla yeni çağdaş anlayışın karşı karşıya geldiği anlar olacaktır. Bu büyüklükte, bu perspektifte bakmak gerekiyor. Mutlaka yanlış yapan kim, nerede olursa olsun ayıklanacağını bilmemiz gerekiyor. Bu gözle bakarsak bu tartışmalar, bu sürece katkı sağlıyor. Yanlış nerede ise o ortaya çıkmalı. Demokrasiye müdahale belgeleri de bu şekilde değerlendirilmeli. Artık gizli kapaklı şeyler olmamalı. Milletine güvenen, yönetim, devlet idare anlayışının köklendiği bir Türkiye hepimizin özlemi. Oraya doğru gidiliyor. Sancıları da saygıyla karşılamak lazım.'
Bakan Çelik, daha sonra İl Müftüsü İlyas Serenli ve ÇAYKUR Genel Müdürü Ekrem Yüce'yi de ziyaret etti.