Süper anne sendromu bizi hasta ediyor...

Sağlık Servisi
00:0029/09/2010, Çarşamba
G: 28/09/2010, Salı
Yeni Şafak
Süper anne sendromu bizi hasta ediyor...
Süper anne sendromu bizi hasta ediyor...

Günümüz kadınlarının pek çoğu hem çalışıyor, hem ev işleri ile ilgileniyor, çocuğuna bakıyor bir yandan da fit görünmeye çalışıyor. Günlük hayatın koşuşturması içinde, iş ve sosyal yaşantısının zorlukları arasında mekik dokuyan kadın pek çok fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkla baş etmek sorunda kalabiliyor

“Süper anne” ya da “zorlanmış anne sendromu” olarak tanımlanan bu rahatsızlık modern çağın kadını için en büyük tehlikelerin başında geliyor. Memorial Şişli Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uz. Dr. Leyla Benkurt Alkaş, süper anne sendromu hakkında önerilerde bulunuyor. Halsizlik, konsantrasyon güçlüğü ve beraberinde gelen pek çok hastalık… 30 yaş üstü, çocuk sahibi olup da kariyerini erkek meslektaşları kadar yoğun yaşayan kadınlarda yeni yeni tanımlanmaya başlanan bir grup belirti kümesi mevcut. “Süper anne sendromu” olarak adlandırsa da aslında “zorlanmış anne sendromu” da denebilir. Tıbbi olarak farklı hastalık belirtileriyle ortaya çıkan bu durum, iş verimini düşürdüğü gibi sağlık masraflarını da ciddi boyutta artırmaktadır.

HEP BAŞIM AĞRIYOR

2-3 aydan daha uzun süren baş ağrıları, kaslarda-eklemlerde ağrılar, kramplar, bağırsaklarda şişkinlik, hazımsızlık, uykusuzluk, sürekli yorgunluk, halsizlik, kırıklık, çarpıntılar, konsantrasyon zorlukları gibi belirtiler ortaya çıkınca ister istemez doktor olarak bir sürü hastalık akla geliyor. En basitinden en ağırına; kansızlıktan, romatizmaya, kanserden, migrene tüm vücut sistemlerini muayene etmek gerekiyor. Alınan onca kan tahlilleri, çekilen MR'lar, EKG'ler, kaslar için EMG'ler sonrası net bir hastalık tanısı koymak kolay olmuyor. Eğitimli, çalışkan, titiz, mükemmeliyetçi ve hırslı annelerde bu durum daha sık ortaya çıkıyor.

ÇOCUK OLUMSUZ ETKİLENİYOR

Bu “hiçbir şeyden kusur kalmayalım” koşuşturmacası içinde, çocuklarda da gevşeyememe, sürekli bir yetişkine ihtiyaç duyma, sürekli canı sıkılma, kendini oyalayamama durumları görünüyor. Sık sık hastalanan, başı-karnı-bacakları ağrıyan, mızıl mızıl şikayetçi çocuk sayısı artıyor. Çocuklar büyürken kendilerine zaman ayıran ama saçını süpürge etmeyen anneye, geniş zamanlara, ihtiyaç duyarlar. Kendisi istemeden imkanlar önüne sunuldukça; minnet etmeyen, kendi işini görmek istemeyen, doyumsuz, memnuniyetsiz, meraksız, amaçsız çocuklar yetişmektedir. Hayatı, yalınlaştırmak, sadeleştirip asıl işin özüne varmak çok önemli. Bazen hayat bir sürü lezzetli ve değişik yemeğin, tatlının, içeceğin, meyvenin olduğu açık büfe gibi geliyor. Her iyi ve güzel görüneni dener, hepsini tatmaya çalışırsanız hazımsızlık, bulantı, kilo alma, tatilinizi kötü geçirdiğiniz için kendinizi suçlama sonuçlarından başka bir şey yaşayamazsınız.”


24 saat yetmiyor

Koşuşturmacaya “fit” görünme, sağlıklı beslenme, spor yapma eklenince, kadına 24 saat yetmez oldu. Kadın dergilerinde, medyada, internet ortamında her şeyi tam yapma, mükemmel yaşama tüyoları kadını zorluyor. Mükemmel olmaya çalışan, tükenmiş ve zorlanmış ve gevşemeyi unutmuş anneler; çocuklarını da daha 5 yaşında benzer yaşam şartları için hazırlanmaya başlar. Artık sokakta bir kediyi, kuşu durup seyreden çocuk-anne görüntüleri azaldı. Sürekli; oyun grubu, drama, müzik dersi, proje malzemesi, ödevler, testler, okul kursları, dershaneler arasında koşturan, çocuk taşıyan şoför anneler, öğretmen anneler, hizmetçi anneler, dadı anneler, yaşam koçu anneler oluştu.