İstanbul yeni yıla yerel seçim hazırlıklarıyla giriyor. Büyükşehir Belediyesi geçtiğimiz günlerde 2009 yılı plan ve bütçelerini açıklarken, biz de İstanbul'da yaşayan mimar, sanatçı ve yazarlara hayallerindeki İstanbul projelerini sorduk. Hayallerle gerçekleri karşılaştırınca gördük ki İstanbul, hayaline uzak değil
Dünya yeni bir yıla girmeye hazırlanırken, Türkiye yeni yılı yerel seçim hazırlıklarıyla karşılıyor. 2009 Türkiye'nin kentleri için her anlamda bir yenilenmeyi ifade ediyor. Her konuda olduğu gibi yerel seçimlerde de Türkiye'nin ilgi odağı İstanbul.
2009 Mart'ında yapılacak yerel seçimlerde İstanbul bir ilki yaşayacak: Yeniden aday olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, seçilirse İstanbul'da üst üste iki dönem görev yapan ilk Büyükşehir Belediye Başkanı olacak. İstanbul'u 2009 yerel seçimlerine taşıyacak olan Topbaş, geçtiğimiz günlerde 2009 plan ve bütçelerini açıkladı.
Avrupa'nın Kültür Başkenti olmaya bir yıl kala İstanbul'da yaşayan ve çalışmalarıyla bu şehre katkı yapan sanatçılara, mimarlara, yazarlara hayallerindeki İstanbul'u sorduk.
İletişim uzmanı Ali Saydam'ın 2009 hayali İstanbul trafiğinde tek-çift plaka uygulamasına geçilmesi. Saydam hayalini şöyle anlattı: “İstanbul trafiğini bir günde rahatlatacak bir projem var. Bu proje iki ayaklı. Birincisi Londra'da olduğu gibi belli bölgelere arabayla giriş için ekstra para almak. İkincisi ise tek-çift plaka uygulaması. Yani cumartesi -pazar hem çift hem tek plakalı araçlar trafiğe çıkacak, diğer günler yalnızca tek ya da çift plakalılar. Çünkü İstanbullunun bir günde trafikte kaybettiği saati hesaplayalım, bunu ortalama bir saat ücretiyle çarpalım, ortaya müthiş bir zaman israfı çıkıyor. Metrobüs ve metro gibi projelerle elbette trafikte rahatlık sağlandı ama bu ulaşım işi sadece belediyeyle çözülmez. Bu anlamda özel sektöre de şans verilmeli.”
İstanbul'un kendi içinde bütünleşen bir şehir olmadığını söyleyen gazeteci Zeynep Göğüş şöyle diyor: “İstanbul, altında niş markalarını barındıran bir ana marka gibi ele alınmalıdır. Şehri mahalle mahalle adeta bir site devletler kümesi olarak düşünmek doğru yaklaşım. Bu site devletler kümesinde her belediyenin arama konferansını gerçekleştirip stratejik olarak neyiyle öne çıkacağını belirlemesinde yarar var. İstanbul bazen kendi ana markasıyla ilerliyor, bazen da her niş markanın altından İstanbul çıkıyor. Ve nişlerin her biri sadece İstanbul'un değil Türkiye'nin de bir parçasını anlatıyor. İstanbul'un Bizans ve Osmanlı'nın başşehri olmasının yarattığı ortak tarihsel ve kültürel birikim şehrin en dirençli ortak noktasını oluşturuyor. Çokkültürlü bir mirası barındıran şehirde yaşayan veya oraya göçen insanlara bu mirası sahiplenme duygusu verilmesi İstanbul 2010'un hedeflerinden biri olmalı.”
İstanbul'daki birçok tarihi güzelliğin korunamadığını söyleyen fotoğrafçı ve yönetmen Coşkun Aral'ın ilginç bir projesi var: “İstanbul her gün kendini yiyen bir şehir. İşin garip tarafı yedikçe bitmeyen bir kaynağa da sahip. Özellikle son 50 yılda yaşanan yıkımda, kaybolan tüm güzelliklerin bir örneğinin tam İstanbul'un karşısındaki Hayırsız Ada'da birebir kopyalarıyla yaşatılmasını hayal ediyorum. İstanbul'a yakışır bir temizlik, düzen ve bakımla İstanbul'u yıkmaya devam eden insana ibret anıtı olarak sunulması Hayırsız Ada'ya yakışır diye düşünüyorum.”
Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan'ın hayali kötü görüntü veren ve aynı zamanda dayanıksız binaların olmadığı yepyeni bir İstanbul. Ercan, hayalini şöyle anlattı: “İstanbul'un her tarafına raylı demiryolu yapardım. Böylece şehir içi ulaşımda kolaylık sağlanabilir. Ayrıca mahalle ölçeğinde yapılan kötü binaların yıkılmasını sağlayıp yerine depreme dayanıklı binalar yapmak için çalışırdım. Bu binaları yıkarak aslında İstanbul'un kötü görüntüsünü değiştirip yerine yeni İstanbul yapılmasını sağlamış olurdum. Çünkü İstanbul'da insanlar trafik ve ev meselesi yüzünden çok mutsuzlar.”