MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, “Kimse, TBMM'de hangi dillerde konuşulacağına ilişkin açık bir hüküm olmadığını söyleyemez. TBMM'de Türkçe konuşulur. Herkes bunu anlamalıdır” dedi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM'de gazetecilerin soruları üzerine DTP grup toplantısında Kürtçe konuşulmasına ilişkin verilen “takipsizlik” kararını değerlendirdi. Söz konusu karar üzerine çeşitli basın organlarında, sanki Mecliste isteyen istediği dilde konuşabilirmiş gibi kanaat oluşturulmaya çalışıldığını belirten Vural, bu nedenle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının gerekçeli kararı biran önce açıklamasını istedi.
Böyle bir şeyi kabul etmemin mümkün olmadığını ifade eden Vural, Anayasada devletin dilinin Türkçe olduğunun açıkça belirtildiğini vurguladı. Siyasi Partiler Kanunu'nun 81. maddesinde de “Siyasi partiler kongrelerde, açık veya kapalı salon toplantılarında Türkçe'den başka dil kullanamazlar” denildiğine ve aksini uygulayanlar için 6 ay hapis cezası ön görüldüğüne dikkati çeken Vural, şunları söyledi:
“TBMM'de hangi dilde konuşulabileceği konusunda Anayasa'da açık bir düzenleme yokmuş... Bu nasıl bir gerekçenin esası olabilir. Anayasa, Parlamentoda önüne gelen istediği dilde konuşur mu diyor? Kanun ortadayken, Türkiye'de etnik azınlık oluşturma, Türkçe'yi adeta yok sayan bir yaklaşımı hukuk düzeni esası haline dönüştüren bu yaklaşım tarzı kabul edilebilir değildir. Bu devletin dili Türkçedir. Fransızca mı konuşacaktık? Burası TBMM, bu milletin adı Türk milleti, dili Türkçe... Böyle bir şeyi bir parlamenter olarak, MHP olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Bu milletin devletin dilini bozmaya ve devletin dilini çok dilli olarak dönüştürmeye yönelik oyunu bozmaya kararlıyız. Buna izin vermemiz mümkün değil.”
Vural, “TBMM'de hangi dilde konuşulacağına dair açık hüküm yoktur” diyerek adeta boşluk oluşturmanın, parlamentoda başka dillerde de yasama faaliyeti yapılacağı konusunda kanaat uyandırmanın, ülkenin birlik ve bütünlüğünü bozmaya yönelik faaliyete gireceğini söyledi.
Kimsenin, TBMM'de hangi dillerde konuşulacağına ilişkin açık bir hüküm olmadığını söyleyemeyeceğini kaydeden Vural, “TBMM'de Türkçe konuşulur. Herkes bunu anlamalıdır. Herkes kendine gelsin. Bu gafletin sonunun nereye gideceği konusunda herkes dikkatli olmalıdır” diye konuştu.
Oktay Vural, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un konuşmasına ilişkin bir soru üzerine, şunları söyledi:
“Anayasa'da diyor ki (Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür) bu milletin adı Türk milletidir. Vatandaşlık bağıyla bağlanan herkes Türktür. Türkiye'de yaşayan bütün vatandaşlar, Türk milletinin asil birer ferdidir. Şarkıları ezgileri, kültürü, tarihi, mücadeleleri, her şeyi ile bu millet birbirine bağlıdır. Bu milletin adının Türk milleti olduğu konusunda herhangi bir tartışma yoktur. Genelkurmay Başkanı'nın yaptığı konuşmanın tamamını dikkate alırsanız, zaten üst kimliğin de Türk milleti olduğu konusunda bir değerlendirmesi olmuştur. Farklılıklarımıza elbette saygı göstereceğiz. Herkesin etnik kimliği farklı olabilir ama hepimiz büyük Türk milletinin birer ferdiyiz.”
Oktay Vural, terör örgütü PKK'ya af yolunu açacak her türlü girişimin terörle mücadeleye darbe olacağını belirterek, “Bu hepimizin vicdanınını sızlatır. Affın önünü açacak her türlü girişim siyasi çözüm adı altında PKK'nın istek ve arzularına teslim olmaktır” dedi.
Vural, bunun dışında, TCK'daki etkin pişmanlık maddesi ile ilgili uygulamadan, iletişimden kaynaklanan bir takım sorunlar varsa, Hükümet'in bunları aşmaya çalışması gerektiğini ifade etti.
Terör örgütü PKK'ya af getirebilecek herhangi bir düzenlemenin terör örgütü PKK'yı cesaretlendireceğini düşündüklerini vurgulayan Vural, “Genelkurmay Başkanı'nın konuşmasının da afla ilgili herhangi bir düzenlemeyi içermediği açıktır. Genelkurmay Başkanı, mevcut hukuki düzenlemeler içerisinde, bu düzenlemelerin etkinliğinin sağlanması üzerine bir tanım yapmıştır. Bunun ötesinde anlam yüklemek, beklenti oluşturmak ya da zımmen böyle bir şey isteniyor iması çıkarmak doğru değil” diye konuştu.
Vural, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in Ergenekon soruşturmasına yönelik konuşmaları ile ilgili bir soruya da “Sayın Çelik, Milli Eğitim Bakanı mı yoksa özel yetkili cumhuriyet savcısı mı? Yargıya müdahale etmesinler. Siyasilerin bu duruma müdahil olmaması gerekiyor. Yargıçları ve savcıları rahat bıraksınlar. Bu gibi konularda yürütmenin, bakanların yorum yapmalarını yanlış buluyorum” diye yanıtladı.