17 Nisan 1978 tarihinde Ankara'dan posta ile gönderilen paketin evinde patlaması sonucu iki torunu ve gelini ile birlikte ölen eski Malatya Belediye Başkanlarından 'Hamido' lakaplı Hamit Fendoğlu'nun 84 yaşındaki eşi Mukaddes Fendoğlu, 32 yıl sonra AA'ya konuşarak, 'Olayın Ergenekon ile ilişkili olduğunu düşünüyorum' dedi.
Mukaddes Fendoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hamit Fendoğlu'nun ölümünün üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen hatırladığında kendini kötü hissettiğini belirtti.
Eşi ile ilgili anılarını anlatamadığını ve sorulara cevap vermekte zorlandığını dile getiren Mukaddes Fendoğlu, şunları söyledi:
'Geçmişle ilgili hiç bir şey konuşmak istemiyorum. 84 yaşındayım ve hala aklıma geldiğinde olayı dün gibi yaşıyorum. Olayla ilgili konuşulduğunda eskiye gidiyorum. Onsuz 32 sene nasıl geçti bir Allah, bir de ben bilirim. Eşimle ilgili hiç unutamadığım bir sürü anım var. Eşim gitti, ev yakıldı, yıkıldı. 32 sene geçti, ama hala faili bulunamadı.'
Eşinin katillerinin bulunması için çok mücadele ettiğini, olayın 'Ergenekon' ile ilişkili olduğunu düşündüğünü bildiren Fendoğlu, şunları ifade etti:
'Devletin, katillerin bulunması için bazen çalıştığını bazen çalışmadığını düşünüyorum. 'Ergenekon' davasının aydınlatılmasını istiyorum. Bu dava benim için bir ümit oldu. Eşimin katilleri ne zaman yakalanırsa o zaman rahatlarım. Eşimin öldürülmesiyle ilgili aklıma başka bir şey gelmiyor. Her ölüm yıl dönümünde aynı acıyı yaşıyoruz. Benim yerimde bir başkası olsaydı, bu acıya dayanamazdı. O yiğit ve özü sözü doğru bir insandı. O çok sevilen bir insandı. Bu yüzden bana göre öldürülmesinin nedeni yok.'
Hamit Fendoğlu'nun köyünü çok sevdiğini kaydeden Mukaddes Fendoğlu, 'Eşimin en çok sevdiği yer köyü idi. Buradaki evimizde pek eşyası yok. Köyde onun için bir köşe yaptım. Kullandığı eşyalarından, tespihinden tutun bombanın patladığı anda üzerinde bulunan her şeyi o köşede saklıyorum. Kapımız her gelene açık. Her geleni misafir ederiz' diye konuştu.
Olayda eşini ve iki çocuğunu kaybeden Hamit Fendoğlu'nun oğlu Adnan Fendoğlu (55) ise babasını, iki çocuğunu ve eşini kaybettiği olayın Türkiye'deki ilk faili meçhul cinayet olduğunu iddia etti.
Babasına 'Halktan yana, Milletten yana, Doğruluktan yana (Hamido) lakabının takıldığını ifade eden Adnan Fendoğlu, 32 yılın acısını hala derinden yaşadığını dile getirdi.
Adnan Fendoğlu, babasında Hz. Ömer adaleti olduğunu savunarak, 'Babam zenginle zengin, fakirle fakir, çobanla da çoban olurdu' dedi.
Olay öncesinde babasının çeşitli tehditler aldığını belirten Adnan Fendoğlu, şunları kaydetti:
'Askerden izne geldiğim zaman böyle bir konudan bahsetti, ancak hiç üzerinde durmadı. Çünkü babamı yüzünden vuracak adam yoktu, babamı arkasından vurabilirlerdi.
Bombanın patladığı gün ben askerdeydim. Bomba postayla Ankara'dan gelmiş. Kendisi burada olmadığı için 1-2 hafta postanede beklemiş. Ankara'dan geldikten sonra odacısı vesilesiyle bombayı getirip, meclis salonunda açmak istemiş, ancak o anda bıçak bulamamış. Paketi alarak eve getirmiş. Paket çok sevdiği arkadaşı Eski Bursa Milletvekili Kasım Önadım adına gelmiş. Bu yüzden şüphe etmemiş. Biri iki, diğeri üç yaşındaki oğlumu kucağına alarak paketi açmış. Ben olayı duyunca hemen geldim. Gördüğüm manzara karşısında şok geçirdim. 1 hafta kendimde değildim. Olay sonrasında katillerin bulunması için çok mücadele ettik. Annem Kenan Evren'in yanına kadar çıktı. Evren, 'katiller bulunacak' dedi, ama hala bekliyoruz. Babamın katilleri bulunursa, Türkiye'deki tüm faili meçhul cinayetlerin katilleri bulunur.'
Adnan Fendoğlu, babasının ve Türkiye'deki tüm faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için 1960 ihtilalinin araştırılması gerektiğini savunarak, şunları söyledi:
'Geçtiğimiz aylarda gazetelerde Adana Cumhuriyet Savcısının bu cinayet dosyasının tekrar açılması istemiyle ilgili çeşitli haberler okudum. Bu haberler ne kadar doğru bilmiyorum, ama aydınlatılmak istenen bir şeyler 1960 ihtilali araştırılmalı. 1960 ihtilalinin araştırılmasıyla gizli kalan her şeyin açığa çıkacağına inanıyorum. 1960 ihtilalinden sonra bir devrin başbakanı idam edildi. O ihtilalde babam da cezaevinde yattı. Bunlar memleketi mi satmışlardı ki işkence gördü? Bugün babamın, Orgeneral Eşref Bitlis'in katilleri bulunamadıysa bunun altında başka bir şeyler aramak lazım.'