*İstanbul'un Fethi ve Fatih Sultan Mehmed'i anlatacak Fetih 1453 filmi için hazırlıklara başlayan yapımcı Faruk Aksoy film için birçok kaynaktan araştırma yapmış. Fetih hakkında az bilgiye sahip olmamızdan yakınan Aksoy, “Meğer bizim için son derece önemli olan fetih konusunda hepimiz cahilmişiz” diyor
İstanbul'un fethini çekmek aslında herkesin hayalinde olan bir projedir. İstanbul'un fethi ve Fatih Sultan Mehmet en çok filmi yapılmayı hak eden olay ve kişidir. Bir de bugüne dek bu konuyu kimse ele almak istemedi. Madem böyle bir açık var ve anlatılması gereken çok konu var bu filmi neden biz çekmeyelim dedik ve çalışmalara başladık.
Biz sadece Fatih Sultan Mehmet'in biyografisi olarak anlatmıyoruz hikâyeyi. Filmde 1451 yılı ile 1453 Mayıs'ı arasındaki ikinci kez tahta çıktıktan sonra Fatih'in İstanbul'un fethi ile ilgili yaptığı bütün planlarını ele alıyoruz. Bütün diplomatik, stratejik operasyonlarını ve askeri operasyonları anlatılacak.
Türkiye'de yaşayan bir Türk vatandaşı olan film yapıcısının bundan daha büyük düşü olamaz herhalde. Yapımcılık serüvenimin en büyük düşlerinden birisiydi. Dünya çapında isimlerle çalışıyoruz.
2010'nun Ekim ayında bu muhteşem proje sinemalarda olacak. Film çekimlerine de 7 Eylül'de başlayacağız.
Bir ilki başarma gibi bir duyguya kapılmıyorum, büyük ölçüde Fatih Sultan Mehmet ve Fetih'i anlatmanın heyecanını yaşıyorum. Biz başka ilkler de yaptık. Bunları bazıları çok sevdi, bazıları çok eleştirdi ama Recep İvedik filmleri 15-20 yıl sonra yeniden karakter komedisinin Türkiye'de keşfidir. Çılgın Dersane okul filmlerinin yeniden gündeme getirilmesidir. Fetih 1453 ise çok farklı bir kapı açacak.
Ben Cumhuriyet'in kazanımlarından memnunum. Ancak beni çok rahatsız eden bir şey var. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti 85 yıllık bir devlet olabilir. Peki bizim bundan önce kurduğumuz devletler ne olacak? Bir tek Osmanlı'yı da kastetmiyorum. Öyle bir geçmişten geliyoruz ki dünya tarihini değiştiren ecdadın torunlarıyız. O yüzden bizden bir şey olmaz hali Türk insanın aşağılık kompleksi, geçmişinin bu 85 yıla indirgenmesiyle oluşmuştur.
Yapılabilirlik görüldüğünde ve bunun da seyirci ile kuvvetli ilişki kurduğu anlaşıldığında başka yapımcılar da tarihi anlatan filmler çekmeye başlayacak. Bu Türk sinemasında tarih filmleri anlamında dönüş noktası olacaktır.
Fetih'in ardından Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan'ı ardından da Yavuz Sultan Selim'i anlatacağız ve dinlenmeye çekileceğiz. Bizden sonra çekilecek tarihi filmleri seyredeceğiz. Ele alınan tarihi karakterlerdeki inandırıcılığa bakacağız.
Aslında çok da kolay değil. Ancak buna cesaret etmeyince de iyi işler çıkmıyor. Ben 1.5 yıl önce bu filmi yapmaya karar verdiğimde konu hakkında çok fazla kitap okudum. Ve ben Türkiye koşullarına göre hukuk fakültesi mezunu, iki dil bilen, sanatla uğraşan biriyim fakat şunu fark ettim ki aslında ne kadar az şey biliyormuşum. Bir çağ açıp bir çağ kapatan bir olayı yapan bizleriz yani ecdadımız. Bu filmin yapılmasındaki zaruret bu şekilde de ortaya çıkıyor. Herkes tarih kitabı okumuyor ama film izliyor. Bu filmle bir sürecin kendi bildiklerinden ne kadar farklı olduğunu, kendilerine öğretilenden ne kadar değişik ve derin olduğunu anlamış olacaklar. Türk insanın kendi tarihi ile buluşmasını son derece hızlandıran bir etkisi olacak.
Fatih Sultan Mehmet dünyanın en güçlü şahsiyetlerinden biridir. Beni de işin bu kısmı ilgilendiriyor. Fatih'in divanı olduğunu, şiir yazdığını, hangi bitkinin kokusunu sevdiğini biliyoruz bunları elbet filmde kullanacağız. Ama filmde olmayan şeyleri de göreceğiz. Çünkü dramatik anlatım sizi bazı şeyleri anlatmaya zorunlu kılar. Çünkü biz bir sinema filmi çekiyoruz. Kronolojik ve durumsal hiçbir hata yapmadan bir drama neyi gerektiriyorsa bu çerçevede anlatacağız. Ne olmayan bir şahsiyet ekleyeceğiz ne de tarihsel bir olayı çarpıtacağız.
Mesela Fatih ile Konstantin hiç karşı karşıya gelmemiştir, hep birbirlerine elçi göndermişlerdir. Ama sinemada izleyici iki komutan karşı karşıya gelsinler ve kim kime ne diyecekse desin diye düşünecekleri için filmde karşı karşıya gelecekler.
Fatih Sultan Mehmet sadece bir çağ kapatıp bir çağ açan bir sultan değil bizler için. Aynı zamanda onun çok uhrevi ve derin başka bir kimliği var. Hz. Muhammed Efendimiz'in Hadis-i Şerifi'ni gerçekleştiren kumandan. Onun için çok başka bir hassasiyetle algılanan birisi. Ona gösterilen bu iltifat başka hiçbir sultana gösterilmiyor.
İşinde uzman tarihçi danışmanlarla hareket ediyoruz. Osmanlı Tarihi Danışmanı Prof. Dr Feridun Emecen, Osmanlı Sanat Tarihi Danışmanı Prof. Dr. Hülya Tezcan, Bizans Tarihi Danışmanı Doç. Dr. Gülgün Köroğlu, Bizans ve Osmanlı Genel Durumu Danışmanı Selçuk Seçkin, Bizans Sanatı Danışmanı Öğretim Gör. Hayri Fehmi Yılmaz, Bizans Mimarisi Uzmanı Massimo Farinelli ile çalışıyoruz.
Ayasofya sahnesi olmayacak filmde. 29 Mayıs sabahı okunan ezan olacak. O namazdan sonra müthiş bir top atışı eşliğinde bütün ordu surlara saldırıyor.
Evet gittim türbesine. Otağını nerelere kurmuş araştırdım. Surların etrafı defalarca dolaştım.
Fetih ve Fatih Sultan Mehmet konsepti yeryüzünde olabilecek en güçlü imaja sahiptir. Dolayısıyla Fatih'i canlandıracak oyuncunun farklı dizilerde, filmlerde rol almış bir oyuncu olmamasına karar verdik. Hiçbir magazin figürünü işin içinde barındırmıyoruz. Filmde çokça tanınan kimse olmayacak. Fatih Sultan Mehmet'i canlandıracak kişi belirlendi. Ama ismini açıklamayacağım.
Tam karar vermedim ama sanırım ilk kez filmde tanışılacak
İstanbul ve Antalya'da çekimler yapılacak.
Bakanlıkla herhangi bir ilişki kurmadık. Ben zaten yaptığım filmlerle bakanlığa en çok kaynak aktaran insanlardan biriyim. İnsanlara devletin fonlarından para aktarılmasını son derece gereksiz, anlamsız olarak değerlendiriyorum. Bizden yapılan kesintilerin çok daha az olması gerektiğini ve bütün o paranın ilk filmini çekecek olan yönetmenlere tahsil edilmesini ya da Nuri Bilge Ceylan gibi Cannes'da ya da Berlin'de ya da Oscar'da ödül almış yönetmenlere kaynak olarak verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Önüne gelen 200-300 milyar para alıp borçlanarak film yapıyor. Bu sene 70 tane film yapılıyor. Abdurrahman Çelik bunu gururla söylüyor. 70 tane film yapılıyor olması felakettir. İyi bir şey değildir.
Herkes film işinde büyük paralar var sanıyor. Bu 70 tane filmde seyirci ile ilişki kurabilme potansiyeline sahip 10 film çıkacaktır. Kalanların hepsi çöp olacak.
Çekilen film sayısının artmasının hiçbir anlamı yoktur. Son derece sakıncalı görüyorum bu durumu. Bazı filmler vasıtasıyla Türk sineması seyirci ile olağanüstü bir buluşma yaşıyor. Misal geçen sene 50 tane film çıkmış ama bunun dört beş tanesi seyirci ile buluşmuş. Bir dönem Türk filmine gitmek çok da övünülen bir şey değildi böyle giderse bu süreç yeniden tersine dönecek. Türk filmi yeniden bezdirici, tahammül edilmez, izlenmez bir algı oluşturacak insanların kafasında.