İslami bankaların son finansal kriz sırasında toksit varlık ticareti yapmamalarından dolayı esneklik gösterdiğine dikkat çekilen IMF raporunda “Müslümanlar ilerleyebileceklerini Asrı Saadet'te göstermiş oldular” denildi. Raporda risk yaşamayan ülkelerin faiz sisteminden uzak durduğu belirtildi
IMF uzmanları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da parasını yatırdığını söylediği özel finans kurumları hakkında “İslami bankaların ana odakları emlak. Emlak piyasası çökünce, İslami bankalar bundan olumsuz etkilendi. Ayrıca dünya ticaretindeki çöküşte, ticaret finansmanındaki güçlü varoluşları dolayısıyla İslami bankaları etkiledi” değerlendirmesi yaptı.
Uzmanlar, “İslam gelişmeye engel” görüşünün yanlış olduğunu belirterek, “Eldeki kanıtların büyük bölümü bunu desteklemiyor. Öncelikle İslam'ın 9 ve 15'inci yüzyıllar arasındaki, bilim, edebiyat, denizcilik, hukuk ve felsefede ilerlemeler elde edilen Altın Çağı, doğru ortam bulunduğunda İslam toplumlarının ilerleme ve inovasyon yeteneğine sahip olduğuna örnek oluşturdu” dediler. 2015 yılında dünya Müslümanlarının tasarruflarının yarısını İslami finans kuruluşlarında tutacağı tahminine de yer verildi.
IMF uzmanları Patrick Imam ve Kangni Kpodar, “İslami Bankacılık: Nasıl Yaygınlaştı?” başlıklı bir Çalışma Raporu hazırladı. Raporda İslami bankacılığın son birkaç on yılda, kendi kabuğundan çıkıp ana finans akımlarından biri haline geldiği belirtildi. Raporda, Müslüman toplulukların bankacılıktan uzak kaldıkları ve Müslüman dünyadaki yol ve konut gibi büyük altyapı gereksinimleri karşısında İslami bankacılığın gelişmesinin bu bölgelerde büyümeyi destekleyebileceği, ağır ilerleyen gelişme sürecinde çözümün bir parçası olabileceği belirtildi.
“Orta Doğu ile ekonomik istikrar İslami bankacılığın yaygınlaşmasında yardımcı oluyor” denilen raporda" İslam ülkeleri bankacılık sistemi inşa edebiliyorlar. İslami bankacılık, bir yedek olarak değil, geleneksel bankaların tamamlayıcısı. Dindar Müslümanlar, geleneksel bankaların sunmadıkları ürünleri talep ediyorlar" yorumu yapıldı
Cihak ve Hesse adlı araştırmacıların İslami bankaların, risklere karşı, geleneksel bankalardan daha kırılgan olduklarını saptamasında bulunduklarına değinilirken, İslami bankaların son finansal kriz sırasında toksit varlık ticareti yapmamalarından dolayı daha büyük bir esneklik gösterildiklerine vurgu yapıldı.
Raporda İslami bankacılığın kalkınma üzerindeki etkileri şöyle anlatıldı: “İslami bankacılık geleneksel bankaların tamamlayıcısı olabilir. Konvansiyonel bankalarda, bir banka kredi verdiğinde, ödünç alan iflas durumu hariç risk taşır. İslami bankacılıkta hem banka hem girişimci ödülü ve başarısızlığı paylaşır. Gelişmekte olan ülkede risk paylaşımı girişimcilere, küçük tasarruflarla tüm riskin paylaşılamayacağı bir çevrede kalkışılamayacak projeleri üstlenme olanağı tanır." Raporda İslami finansın 1 trilyon dolarlık endüstri oluşturduğu belirtildi. Sistemin Müslüman nüfusun fazla olduğu “İngiltere” gibi ülkelerde de yaygınlaştığını dile getiren rapor şöyle devam etti: “Küresel İslami bankacılık varlıkları son on yılda iki haneli büyüdü ve kimi geleneksel bankalar kendilerine, 2007 sonu itibariyle 509 milyar dolara ulaşan Şeriat-uyumlu finansal varlıklarla 'İslami pencereler' açtı (Moody's 2008). Uluslararası Varlık Komisyonları Örgütü'ne göre, 2015'te dünyadaki tahmini 1.2-1.6 milyar Müslümanın tasarruflarının yarısı, İslami finansal kuruluşlarda olacak."
Sanayi ve ticaretin dev kurum ve kuruluşları Pakistan'daki felaket karşısında cüzi oranda yardımda bulunurken en önemli destek Kuveyt Türk Katılım Bankası'ndan geldi. İTO 500 bin lira, TOBB 1 milyon dolar, İş Bankası 1 milyon lira yardımda bulunurken Kuveyt Türk, mali yapısına göre kıyaslandığında önemli bir miktar teşkil eden 1 milyon liralık nakit yardım yapma kararı aldı. Yardımın afetzedelere ulaştırılması için Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Merkezi tarafından açılan yardım hesabına aktarıldığı belirtildi.