2008'de yayın hayatına başlayan TRT 6, Kürt sorununun demokratik çözümü sürecinde sessiz sedasız katkılarına devam ediyor. Sadece Kürt kökenli vatandaşlarımız değil, bütün Türk yurttaşlarınca izleniyor.
Bir dilin özgürce konuşulmadığı günleri geride bıraktık. Bir zamanlar “Kürtçe Şarkı” dinleyenler hapis ile cezalandırılıyor ve PKK damgası yiyordu. Ama gün geldi hayaller ideale, idealler gerçeğe dönüştü. Türkiye de günlerce tartışma konusu olan TRT 6'in bugün verdiği meyve olumlu mu, olumsuz mu? TRT 6'i açtırmamak için değişik gerekçelerle hükümete savaş ilan edildi. Anadilde yayın yapılması gerekliliği üzerine raporu olmasına rağmen Deniz Baykal, Fikret Bila ve Murat Yetkin'in TRT 6 ile alakalı sorularına; “Devletin parasıyla böyle bir işe girişmek ne kadar doğru? 70 milyonun parasını sadece bir etnik grubun talepleri doğrultusunda kullanamazsınız. Yarın Çerkesler de, Araplar da, Boşnaklar da çıkıp 'Bizim dilimizde de yayın yapın diyebilirler” diyordu. TRT 6 Açılımın ilk sinyali oldu. Nitekim Açılım süreci başlayınca muhalafet bunu; “Vatana ihanet etmekle eş tuttu” TRT 6 açılmadan evvel günlerce tartışıldı. Bu tartışma açılım safhasını daha da olgunlaştırdı. İki tarafın uç noktasındakiler, “radikal” çıkışlarla bu kanalın açılmasına şiddetle karşı çıktılar.
Ama en nihayetinde TRT 6 yayın hayatına Erdoğan'ın Kürtçe “TRT Şeş bı xeyr be” sözü ile merhaba dedi. İlk günden büyük tartışmalara sebep olan bu kanal için kimileri kısa sürede kapanır dediler. Kimi insanlar da zarar etse bile “Mili Proje” kapsamında olduğundan devlet kapattırmaz dedi. Peki, bu iddialar ne kadar gerçeği yansıtıyor, TRT 6 gerçekten devletin sırtına yük mü? Yoksa yakın bir zaman da yük olmaktan çıkacak mı? İzlenme oranı düşük mü? Bunlar irdelenmesi gereken önemli konular. Bu gün bölgede izleniyor mu? İzleyici kitlesi sadece Kürt vatandaşlarımız mı? TRT 6 yakın bir zamanda finansmanını reklam gelirlerinden sağlayabilecek mi? Bölgenin gerçeklerini anlamadan veyahut yerinde gidip incelemeden “Masa Başı” ahkâm kesmeler herkes gibi benimde canımı sıkıyor. İşte yukarıda saydığım nedenlerden dolayı öneme sahip olduğuna inandığım bu sorulara cevap aramak gerekiyor.
Barış ve kardeşlik için büyük bir öneme sahip olan TRT 6, her geçen gün gelişmelidir ve gelişecektir. Yukarıda belirttiğim gibi “Kürtçe Kaset” dinlemek suç olduğu zamanları geride bıraktık. Anadilde yayın AB'nin önemli istekleri arasındaydı. TRT 6, Türkiye hükümeti yurttaşları ile barış adına adım atmanın yanısıra AB'ye böylelikle bir adım daha yaklaşmış oldu. En son olarak İsveç, Bölgeyi AB'ye hazırlamak adına 8.5 milyon Euro'yu hibe etmesi, “Demokratik Açılım ve Kardeşlik Projesi” kapsamında atılan adımları daha da önemli kılıyor. İşte bu açıdan atılacak her olumlu adımı desteklemeliyiz. TRT dünden bugüne kaliteli ve seviyeli yayın politikası sebebi ile Türkiye'de büyük bir kitleye hitap etmektedir. Türkiye'de TRT'nin birçok programının büyük bir hayranlıkla takip edildiği inkâr edilemez bir gerçek. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'in AGB' ye itirazını haklı çıkaran bir sürü gerekçe var. Bunların en başında izlenme oranı ile resmi veriler arasındaki fark. TRT'nin izlenme oranı TRT 6'in önemini daha da arttırıyor. Doğu ve Güneydoğu'daki Kürt vatandaşlarımızın faaliyet gösterdikleri alanlarda TRT 6'e reklam vermeye başlaması bu önemi daha da pekiştirecektir. Bunun da pek uzak olmadığına inanıyorum.
TRT 6'in izlenme oranını herkes gibi ben de merak ediyordum. Ama resmi verilerden ve AGB için ortaya atılan son iddialardan sonra bunu öğrenmek imkânsızdı. İşte bu çok önemli soruya cevap aramak gerekiyor. Acaba TRT 6 yalnızca bölgede mi izleniyor? Yoksa Türk kökenli yurttaşlarımız da izliyor mu? İşte tam bu noktadan merakımı giderecek bir olay gerçekleşti. TRT 6'in izlenme oranını ve seyirci kitlesini Berdan Mardini'nin sunduğu “Gülbarin” adlı programa katılan doğu kökenli bir meslektaşımın anlatımlarından sonra daha da anladım. Meslektaşım; “Katıldığım bir programdan sonra beni tanıyan yüzlerce insan aradı. Arayanların çoğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki tanıdıklarımdı. Beni şaşırtan olay ise, programı sosyal çevremden olan Türk kökenli arkadaşlarımın izlemiş olması idi. Arayanlar; “İstanbul ve Muş başta olmak üzere, İzmir, Bolu, Adana, Van, Bitlis, Rize, Konya, Trabzon, Artvin, Şanlı Urfa, Adıyaman, Malatya, Mersin, Yozgat, Ordu, Antalya, Balıkesir, Ağrı, Diyarbakır ve” daha sayamadığım onlarca il'den idi” diyordu. Bu grafiğe baktığım da neredeyse Türkiye'nin yedi bölgesini görüyorum. Oysa ki bu programa katılacağımı kimseye duyurmamıştım. Bu da gösteriyor ki TRT 6, sadece Kürt kökenli vatandaşlarımız değil, bütün Türk yurttaşlarınca izleniyor. Umudum o ki yakın bir zaman da Türkiye'nin saygın markaları TRT 6'e reklam verecektir/vermelidir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır konuşması ile başlayan ve “Demokratik Açılım ve Kardeşlik” projesinin ilk adımları arasında kabul edilen TRT 6'in anlamı ve önemi ancak böyle anlaşılır. Bunun için TRT 6'ya reklam ve programlarına sponsorluk yapılmalı, TRT 6'in ayakları üzerinde durmasını sağlanmalıdır. Bu işte sivil sanayi kuruluşlarına ve fedakar Türk esnafına düşmektedir.