E.T.'den 27 yıl sonra, küçük yeşil yaratıklar yine arka bahçede!

Ali Murat Güven
00:0013/09/2009, Pazar
G: 13/09/2009, Pazar
Yeni Şafak
E.T.'den 27 yıl sonra, küçük yeşil yaratıklar yine
E.T.'den 27 yıl sonra, küçük yeşil yaratıklar yine

Yönetmenliğe ilk adımını 1990'ların başlarında Steven Spielberg'in gişe rekortmeni filmi 'Jurassic Park'ın kamera arkası belgeselini çekerek atan John Schultz, kendisine vaktiyle bu önemli fırsatı vermiş olan ustasına, onun bir diğer kült yapıtı 'E.T.'nin konsepti üzerinden ilerlediği zıpır bir bilim-kurguyla selam çakıyor.


EVİMDE UZAYLI VAR / Aliens in the Attic

Yapım Yılı ve Ülkesi:
2009, ABD-Kanada ortak yapımı

Türü ve Süresi:
Bilim-Kurgu / Komedi / 86 dakika

Gösterim Dili:
Orijinal seslendirmesi İngilizce olan bu film, ülkemizde Türkçe seslendirilmiş kopyalarla gösterime sunulmuştur.

Yönetmen:
John Schultz

Senaryo Ekibi:
Mark Burton (Öykü) ve Adam F. Goldberg (Senaryo)

Görüntü Yönetmeni:
Don Burgess

Özgün Müzik Bestecisi:
John Debney

Kurgucu:
John Pace

Sanat Yönetimi Ekibi:
Barry Chusid (Yapım Tasarımcısı), Nigel Evans (Sanat Yönetmeni), Milton Candish (Set Dekoratörü), Mona May (Kostüm Tasarımcısı), Davina Lamont (Makyaj Tasarımcısı), Sarah Pickersgill (Özel Makyaj Efektleri Tasarımcısı), Teresa Hill (Saç Tasarımcısı)

Oyuncular:
Carter Jenkins (Tom Pearson), Austin Robert Butler (Jake Pearson), Ashley Tisdale (Bethany Pearson), Ashley Boettcher (Hannah Pearson), Henri Young (Art Pearson), Regan Young (Lee Pearson), Doris Roberts (Nana Rose Pearson), Kevin Nealon (Stuart Pearson), Gillian Vigman (Nina Pearson), Robert Hoffman (Ricky Dillman)

Türkçe Versiyonun Seslendirme Sanatçıları:
Halil Ergün, Yetkin Dikinciler, Yiğit Özşener, Deniz Uğur

İthalatçı ve Dağıtıcı Şirket:
Tiglon Film

İçerik Uyarıları:
7 yaşından küçük izleyiciler için korkutucu olabilecek, aynı zamanda da yanlış yönlendirmelere yol açabilecek aksiyon sahneleri içermektedir.

Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı:

Yıldız Puanı:
* * ½

Pearson Ailesi, yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte Maine kentindeki tatil evlerine doğru yola çıkarlar. Fakat, bu kalabalık ailenin üyeleri yazlıklarına ulaştıklarında, her zamankinin aksine orada yalnız olmadıklarını fark edeceklerdir. Dost canlısı bir uzaylı ziyaretçi evi önceden keşfedip içine kurulmuştur; fakat yanında bulunan ekip arkadaşları ise onun kadar iyi huylu olmayıp binayı istilâ etme niyetindedirler.

İlk şaşkınlıklarını üzerlerinden atan çocuklar, yayılmacı uzaylıların kendilerine karargâh olarak seçtikleri yazlık evlerini korumak için var güçleriyle mücadele etmeye başlarlar. Yenilmek gibi bir seçenekleri yoktur, çünkü aksi takdirde davetsiz misafirleri onları uzaya gönderecek ve dünyayı da ele geçirecektir.


Meslek hayatına 1990'ların ilk yarısında, Hollywood ikonu Steven Spielberg'in o dönemde sinemaseverlere muazzam heyecanlar yaşatan popüler bilim-kurgu filmi “Jurassic Park”ın kamera arkası belgeselini çekerek başlayan John Schultz, hemen ardından gerçekleştirdiği “Müzik Grubu” (Bandwagon, 1996) adlı bir başka yapıtla da sinema tarihinin en özgün müzikal filmlerinden birine imza atarak “ümit vaad eden yönetmenler” kervanına katılmıştı. Ancak, sanatçının 1990'ların sonları ve 2000'ler boyunca ardı ardına yönettiği birbirinden iddiasız gençlik filmleri, ona yönelik bu yüksek ümitlerin de gitgide sönmesine yol açacaktı.

ORTA ŞEKERLİ BİR GÖSTERİYLE USTA'YA SAYGI DURUŞU

Günümüzde, Amerikan sinema sektörünün -eline tutuşturulan her senaryoyu hiç bir kreatif katkı yapmaksızın harfiyen çeken- fabrikasyon yönetmenlerinden birine dönüşmüş durumdaki Schultz, öyle görünüyor ki varını yoğunu ortaya koyduğu “Evimde Uzaylı Var” projesiyle, vaktiyle onu bu mesleğe sürükleyen Steven Spielberg'in karşısında kendi meşrebince bir saygı duruşu sergilemek istemiş. Çünkü, bilindiği üzere, “dünyaya halisâne niyetlerle inip orada çocuk ve genç yaşta dostlar edinen uzaylı ziyaretçi” temasının entelektüel patenti Spielberg'e ait ve usta da dönemine göre oldukça devrimci bir bakış açısının yansıması olan bu fantezisini 1982 yılında çektiği “E.T.”ye (Dünya Dışından Gelen / The Extra Terrestrial) konu etmişti.

Aslında, Spielberg'in “dost canlısı uzaylılar” takıntısının 1977 yılına uzanan daha geniş bir arka planı var; o yıl dev bir bütçeyle çektiği ve kimi eleştirmenler tarafından yönetmenin başyapıtı olarak kabul edilen “Üçüncü Türden Karşılaşmalar” da hatırlanacağı üzere yine benzer bir konseptin çevresinde dönüyordu. Ancak, uzaylılarla kurulan bu temaslarda işin içine kalpleri kötülük ve düşmanlık duyguları nedir bilmeyen çocukların dahil edilmesi ise ilk kez “E.T.” ile gerçekleşecekti.


Benim kuşağım için her açıdan son derece özel bir filmdir “E.T.”… 1980'lerin ilk yarısı için fazlasıyla aşkın sayılabilecek görsel efektleri bir yana, içerdiği yoğun insancıllık ve çocuk dünyasının masumiyetine yönelik güçlü vurgularıyla, gösterime girdiği dönemde genç-yaşlı demeden milyonlarca insanı salonlara çekmiş; dahası her tarafı kırış kırış, boy fukarası bir yaratığın kısa bir süre konuk olduğu dünyamızdan ayrılışı karşısında göz pınarlarımızdan süzülen yaşların bendini aşıp sel olmasına yol açmıştı. ET.'nin erişkin insanların vandalca yaklaşımları nedeniyle ölümün eşiğine geldiği sahnelerde, küçük dostu Elliot ile arasındaki o hüzünlü vedâ anlarını unutabilmek ne mümkün!

İşte, Schultz da üzerinde ihtiyaca göre oynayıp yeni yeni varyasyonlar türetmeye pek müsait olan bu “gezegenlerarası dostluk” öyküsünü alıp, iyi vakit geçirtecek neşeli bir gençlik serüveni formatında yeniden önümüze sürmeyi denemiş. Tabiî, onun sığ yorumunda “E.T.”yi unutulmaz kılan zengin bir entelektüel arka plan, sözgelimi ana öykünün çevresini ustaca sarıp sarmalayan “insanoğlunun düşmanca ve tahripkâr doğası”, “aile dayanışması”, “babasız büyüyen küçüklerin yalnızlığı” gibi dikkat çekici yardımcı temalardan söz etmek olanaksız… Standart anlatımlı aile filmlerine artık iyiden iyiye teslim olmuş gözüken yönetmenin tek bir hedefi var, o da gişede kendisini kurtaracak orta hâlli bir gişe filmi çıkartmak…


“Evimde Uzaylı Var”, 20th Century Fox gibi majör bir yapımcıya yakışmayacak basitlikteki 3D uzaylı animasyonlarına karşın, içerdiği yoğun enerjiyle bu hedefine kısmen de olsa ulaşmayı başarıyor. Sözgelimi, kişilere istenilen hareketleri yaptırmaya yarayan dünya dışı kumanda cihazının marifetlerinin sergilendiği bölümleri oldukça eğlenceli bulduğumu belirtmeliyim. Öykünün en küçük kahramanı Hannah'nın sevecen uzaylı Spark ile kurduğu dostluğun tasvir edildiği “birlikte oyuncaklarla oynama” gibi bölümler ise yıllar öncesinde “E.T.”de izlediğimiz benzer sahnelere açık birer gönderme niteliğinde…

Özellikle çocuk ve genç izleyiciler için okulların açılmasına kısa bir süre kala bol kahkahalı bir yaz sonu gösterisi kıvamındaki bu film, salonlardaki geleneksel Ramazan durgunluğunu kiloyla satın aldıkları korku ve komedi filmleriyle atlatıp sağ salim yeni sezona girmeye derdindeki ithalatçı şirketlerimizin de sepetlerinin dibindeki son ürünlerden biri…


İçi patlamış mısırla dolu kovaların en büyüklerinden birer tane alıp iki saat boyunca aile boyu eğlenmek isteyenler için -diğer iki filme bakınca- bu hafta sonunun en isabetli tercihi gibi duruyor.