Zaman Gazetesi Yazarı Hüseyin Gülerce, bugünkü köşe yazısında, Balyoz darbe planında adı geçen isimlerle ilgili "Bizim liste, şeref listesi..." başlıklı bir yazı kalema aldı.
Taraf gazetesi dün de, Balyoz darbe planında, derhal gözaltına alınacak gazeteciler ile kendilerinden istifade edilecek gazetecilerin listesini yayınladı.
Bugün, Zaman'da o listeler var. 36 kişilik ilk listede benim de adım yazılı. Onur duydum. Listemdeki isimlerin hiçbirinden rahatsız olmadım. Bu işin şakası olmaz ama bu isimleri aynı koğuşta düşünün, her gün tam bir beyin fırtınası olurdu. Ama cami bombalamayı, ezanı yeniden Türkçe okutmayı, bir milyon insanı ortadan kaldırmayı düşünen canavarlar bizi bir gün bile yaşatmazdı. Bu arada bizim hanım da haklı çıktı. On yıldan beri, "önce seni alırlar" deyip duruyordu...
Bizim listeyi ben şeref listesi olarak görüyorum. Demokrasi için, özgürlükler için, hukukun üstünlüğü için, herkesin hesap vermesi için dik duranların listesi. İlkesi olan, gücün karşısında yamulmayan gazeteci ve yazarların listesi... Tabii liste 2003'te yapıldığı için eksik kalmış.
Öteki listeye gelince... Bence yüzde 90 tam isabet. Gönlümün, o listede olmasını arzu etmediği on kadar insan var. Listesine itiraz edeceklerini düşündüklerim de var. Bugün itibarıyla, "benim yerim orası değil" diyeceklerini bekliyoruz.
Bu listeler 7 yıl önce yapılmış. Ama ne kadar ilginç, bugün Ergenekon davasıyla ilgili iki liste yapılsaydı, hemen hemen aynı listeler olurdu. Bu davanın, demokratikleşme adına önemli olduğunu savunanlar, yine birinci listede yer alırdı. Ergenekon davasını sulandırmak, başka taraflara çekmek, gündemden düşürmek, saptırmak, böylece vatandaşın kafasını karıştırmak isteyenler listesini, Balyoz gazeteciler listesindeki isimlerin büyük çoğunluğu doldururdu...
Ben bizim liste için, şeref listesi dedim. Bakalım, Balyozculara destek listesinde yer alanlardan kimse çıkıp, "bizimki de şeref listesidir" diye bir ses yükseltebilecek mi?
Balyoz darbe planına rağmen hâlâ, "bunların aslı astarı yok, silahlı kuvvetlere karşı asimetrik harekât yürütülüyor" diye düşünen varsa, iki hususun altını çizmek isterim. Birincisi, Balyoz Sıkıyönetim Komutanı sıfatıyla planlarda adı geçen emekli Org. Çetin Doğan, önce, T24 internet sitesine yaptığı açıklamada, özetle; "İç tehdide karşı koruma görevi kapsamında TSK'nın her kademesinde elbette planları vardır. İç tehdit sadece bölücü tehdidi değil, irticai tehdidi de kapsar. Bu kapsamda EMASYA (Emniyet ve Asayiş) planları, seminerlerde elbette ele alınmıştır." dedi. Yani yazılanları açıkça kabul etti. İlerleyen saatlerde çevresinden çok tepki almış olmalı ki, panikledi ve Star TV'de Uğur Dündar'ın karşısına oturdu. Tekrar tekrar, "ihtilâllere karşıyım, demokratik mücadeleden yanayım" diyerek, Taraf'ta yayınlananların, uydurma bir senaryo olduğunu, sonradan eklemeler yapıldığını savundu. Ancak hiç inandırıcı olamadı. Çünkü Taraf'ın yayınladıkları; ses kayıtlarından, resmî sunumlardan, yüzlerce ıslak imzalı belgelerden oluşuyor. Herhalde savcılar harekete geçecek ve gerçek ortaya çıkacaktır.
İkincisi, ben millete ve demokrasiye karşı yapılan ihanet planları deşifre oldukça ne hayret ediyor, ne de dehşete kapılıyorum. Çünkü bunlar plan safhasında kalmış. (Allah'tan o dönemde Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök varmış. Allah bu millete bir defa daha acımış.) Neden şaşırmıyor, hayret etmiyorum? Çünkü bu planlardaki kadar canavarca provokasyonları, olayları, katliamları yaşadık biz. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden önce cuntacılar, çoğu üniversite öğrencisi toplam 7 bin gencin katledilmesini seyretti. Rakama dikkat edin. Gençlerden bahsediyorum. Çoğu cinayetleri, gençler arasına kan davası sokmak için onlar başlattı. 12 Eylül'den önce akan kanın, bir günde nasıl durduğu sorusunun cevabını hâlâ veren yok. Doğu ve Güneydoğu'da 17 bin faili meçhul cinayetin hesabını hâlâ veren yok. Sivas'ın, Çorum'un, Kahramanmaraş'ın, Gazi olaylarının, Bingöl'deki 33 şehidin hesabını veren hâlâ yok.
Ortada yaşanmış canavarlıklar varken, akim kalmış planlara neden hayret edeyim? Asıl bugün yapılması gereken, kuzu postundaki canavarlardan hesap sorulmasıdır...