Referandum sürecinde siyaset

Yusuf Engin
00:0021/05/2010, Cuma
G: 21/05/2010, Cuma
Yeni Şafak
Referandum sürecinde siyaset
Referandum sürecinde siyaset

Türkiye 12 Eylül 2010'da 12 Eylül Anayasası'nı yeniden oylayacak. Haftasonu yapılacak kurultayda yeni liderini seçecek olan ve değişim isteyen CHP- referanduma “hayır” oyu isteyerek değişebilir mi? Hem hayır oyu istemek hem değişim istemek zor

Türkiye büyük bir değişim sürecinin içinde. Anayasa değişiklik paketi bu yolda atılmış önemli bir adım. Ve gerek Meclis içinde gerekse Meclis dışında partilerin Anayasa değişiklik paketi karşısındaki tavırları aslında değişen Türkiye'de nasıl bir rol almak istedikleri ile yakından ilgilidir.

Meclis'te AK Parti'nin tek başına kalması elbette arzu edilen bir tablo değildir. CHP ve MHP'nin tavırlarını anlamak mümkün. Sonuçta onlar, değişim karşısında vesayet düzeninin devamını ve devletin aynı kalmasını istiyorlar. Peki ya BDP? Kürt sorununun siyasi temsilcisi olduklarını söyleyen ve daha önce defalarca partileri kapatılmasına rağmen, partilerin kapatılmasını zorlaştıran Anayasa değişikliğine destek vermedikleri gibi Anayasa değişiklik paketine de karşılar. Bu haliyle CHP ve MHP'den farkları ne? Savundukları bu pozisyonu seçmenlerine nasıl izah edecekler acaba?

SP'NİN DEMOKRATİK DURUŞU

Meclis dışında SP, Anayasa değişiklik paketine başından bu yana en net desteği verdi. SP, Anayasa paketine oylamalar başlamadan desteğini ilk açıklayan ve referandumda “evet” oyu vereceğini ilan eden partidir. SP, bu tavrı ile demokrasiden yana, özgürlüklerden yana, statüko ve vesayete karşı siyasi yerini belirledi. Bu açıdan SP Türkiye'nin değişmesinden demokratikleşmesinden yana olduğunu açık biçimde göstermiştir. Aynı şekilde BBP ve 12 Eylül Darbesi'nin ülkücü kesim içindeki mağdurları (Nuri Gürgür, Ökkeş Şendiller …) Anayasa değişiklik paketine evet dediler. Paket hakkında ne düşündüğünü bilmediğimiz Mustafa Sarıgül kaldı. Lideri olduğu TDH ne düşünmektedir? Referandumda oyunun rengi ne olacaktır? Bu konuda Baykal'dan farklı mı düşünmektedir? Bu soruların cevaplarına ilişkin kamuoyunda henüz açıklayıcı bir bilgi yoktur.

12 EYLÜL'Ü 12 EYLÜL'DE YARGILAYACAĞIZ

Anayasa değişiklik paketini Cumhurbaşkanı onayladı. Yüksek Seçim Kurulu referandum tarihini tarihin garip cilvesi olarak 12 Eylül'ü belirledi. Yani bir anlamda 12 Eylül 1980 Anayasası'nı, 12 Eylül 2010'da oylayacağız. CHP daha önceden açıkladığı gibi paketi AYM'ye götürdü. Şimdi gözler AYM'de. CHP'nin istekleri arasında referandum sürecinin durdurulması da var. Mahkeme böyle bir karar verir mi bilemiyoruz. Ancak daha önemlisi AYM henüz resmi hale gelmemiş olan Anayasa maddelerini iptal eder mi onu da bilmiyoruz. Eğer böyle bir olasılık gerçekleşirse Türkiye için siyaseten yeni bir kaosun doğması kaçınılmaz olur.

Türkiye şimdilik bu kaostan uzak ama CHP tam bir kaos içinde. Kurultaya iki hafta kala ortaya çıkan hem içeriği hem de servis edilmesi ahlaken kabul edilmeyecek görüntüler sonrasında CHP lideri Deniz Baykal görevinden istifa etti. Deniz Baykal'ın istifa etmesi arkasında birçok soru işareti bıraktı. Aradan geçen 10 güne rağmen bu soruların neredeyse hiç biri cevaplanmış değil.

Görüntüler gerçek mi, bunları kim çekti ve servis etti? Bunu yapanların amacı ne? CHP'yi dönüştürmek mi istiyorlar yoksa bitirmek mi? Baykal neden Fethullah Gülen'i bu işin içine kattı?

CHP ANCAK İÇERİDEN DÖNÜŞÜR

Baykal'ın istifası açık bir siyasi meydan okumadır. İstifa sonrası konutunu parti merkezi gibi kullanması siyasi, görünürde lider arayışı siyasi, her fırsatta hükümeti hedef göstermesi siyasidir. İstifasında AK Parti'yi hedef alarak, ahlak dışı görüntülerin üzerini örtmeyi başarmıştır. Üstelik istifasında Fethullah Gülen'i de anarak kafalarda soru işaretleri bırakmayı mı hedeflemiştir. Delegelerden, örgütlerden, il başkanlarından gelen “dön” çağrısı bu siyasi meydan okumanın bir sonucudur.

Partililer neden Baykal'a dön çağrısı yapmaktadırlar? Baykal hükümet olan bir partisini mi bırakmıştır yoksa başbakanlıktan mı ayrılmıştır? Hayır. Baykal, 18 yıllık CHP döneminde girdiği neredeyse her seçimi kaybetmiş bir liderdir. Baykal'a dön çağrısı yapanlar neden kasetin içerdiği ahlak dışı görüntüleri sorgulamıyor? Malumun ilan olmasından mı? Parti yöneticileri bunu dikkate almıyor ama sokaktaki insanların bunu dikkate alacağından hiç şüphe olmasın. Ama buna rağmen bu destek ve gözyaşının tek bir anlamı vardır; CHP'de siyaset değil, lider kültünün varlığıdır.

Ortaya çıkan bu görüntülerin amacı ne olabilir? Eğer böyle bir ahlak dışı eylem CHP'yi dönüştürmek için yapıldıysa bunun başarılı olma şansı yok. CHP'nin değişmesi bu yolla mümkün değil. Bu değişim ancak CHP içinde alternatif siyasallaşmaların ortaya çıkması ile mümkün, dışarıdan zorlama ile değil. CHP'nin dönüşümünü bizzat CHP'liler başarabilir.

REFERANDUM SÜRECİNDE DEĞİŞİM

Kemal Kılıçdaroğlu'nun beklenmedik adaylığı hem lider kültüne meydan okumadır hem de değişim için umut vaat etmektedir. Çünkü tek başına adaylık bile parti içinde tartışma yaratmıştır. Bu tartışmanın ise sahici bir tartışma olduğu açıktır. Çünkü Kılıçdaroğlu Baykal'ın desteği ile değil, Baykal'a ve örgüte rağmen aday olmuştur.

Hafta sonu kurultay var. Kılıçdaroğlu, Baykal aday olsa dahi aday olacağını ifade etti. Eğer Kılıçdaroğlu seçilirse CHP'de değişim hızlanır. Bu değişimi hızlandıracak sözlerden birisi de şu olabilir; “Anayasa paketini AYM'ye götürdük ama umarız mahkeme başvurumuzu kabul etmez”. CHP referandum kampanyasına AYM kararından sonra başlayacak. 12 Eylül Darbesi'nde partisi kapatılan, lideri siyaseten yasaklanan bir parti 12 Eylül'de yapılacak referandum için toplumdan nasıl “hayır” oyu isteyecektir?

* Saadet Partisi Genel Başkan Başdanışmanı
Hak-İş E. Genel Başkan Yardımcısı