Babacan: İki taraf da silah bırakmalı

Aa
00:0028/12/2008, Pazar
G: 28/12/2008, Pazar
Yeni Şafak
Babacan: İki taraf da silah bırakmalı
Babacan: İki taraf da silah bırakmalı

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Gazze'deki saldırılarla ilgili olarak, silahların derhal susturulması gerektiğini, aksi halde bu problemin Gazze sınırları içerisinde kalan bir sorun olmaktan çıkabileceğini söyledi.

Babacan, Kanaltürk'te katıldığı bir programda gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.

İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırıları ve Gazze Şeridi'ndeki olaylara ilişkin bir soru üzerine Babacan, “Son yaklaşık 24 saati aşkın süredir yaşadığımız olaylar bizi derinden üzdü. Gördüğümüz bu insanlık dramı, trajedi sadece Türkiye'de değil, dünyanın dört bir köşesinde büyük bir infiale yol açtı” dedi.

Babacan, özellikle sivil halkın, kadınların ve çocukların katledilmesinin bölge adına üzücü bir gelişme olduğunu belirterek, bu gelişmelerin dün Dışişleri Bakanlığından yapılan bir açıklamayla şiddetle kınandığını ve derhal bu operasyonların durdurulması için çağrıda bulunduklarını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve kendisinin muhataplarıyla yoğun temaslarda bulunduklarını ve bu temasların devam edeceğini vurgulayan Babacan, şöyle konuştu:

“BM'yi göreve çağırdık. BM Genel Sekreteri'ni Sayın Başbakanımız aradı ve bu sabah Güvenlik Konseyi olağanüstü gündemle toplandı. İKÖ'yü bakanlar seviyesinde acil bir toplantı düzenlemesiyle ilgili göreve çağırdık. Ayrıca insani yardımımız hem Batı Şeria'ya hem Gazze'ye zaten devam ediyordu, ancak bugün 10 TIR daha insani yardımı yola çıkarıyoruz. Gazze'ye bu yardımların ulaşması için ilgili taraflarla temas içindeyiz.”

Babacan, ayrıca Filistin'e 15 adet ambulans gönderildiğini, Kızılay'ın ve TİKA'nın da bölgeye yardım gönderdiğini bildirdi.

Bölgenin sosyal, coğrafi ve siyasi yapısıyla ilgili bilgi veren Babacan, şu anda 4 milyondan fazla Filistinlinin yaşadığı toprakların İsrail'in işgali altında olduğunu hatırlattı.

Gazze'de 1,5 milyon Filistinlinin, Batı Şeria'da ise yaklaşık 2,5 milyon Filistinlinin yaşadığını söyleyen Babacan, bölgenin hem demografik hem de sosyal olarak karmaşık bir yapısı olduğuna dikkati çekti. Babacan, 2005 Ocak ayında Mahmud Abbas'ın Filistin Ulusal Yönetiminin Başkanı seçildiğini ve süresinin 9 Ocak 2009'da dolacağını anımsattı ve Filistin'deki siyasi yapıdan bahsetti.


“Bugüne kadar eğer İsrail-Filistin müzakereleri Annapolis sürecinde devam ettiyse, Mahmud Abbas'ın tüm Filistinlileri temsil eden bir lider sıfatı taşıması sebebiyle devam edebildi. 9 Ocaktan sonra ise durum değişecek” diyen Bakan Babacan, Türkiye'nin İsrail-Filistin meselesiyle ilgili yoğun çabaları olduğunu vurguladı. Geçen sene Annapolis'te 7-8 yıldır durmuş olan İsrail-Filistin barış görüşmelerinin tekrar başladığını ve bunun bir umut kaynağı olduğunu belirten Babacan, ancak o günden bugüne fazla bir ilerlemenin maalesef sağlanamadığını kaydetti.

“GELİŞMELER, 2009 YILIYLA İLGİLİ BÜYÜK RİSKLERİ BERABERİNDE GETİRDİ”-

Ali Babacan, Gazze'deki insani koşulların 1-1,5 senedir çok zor olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“2008 yılı aslında Orta Doğu'da pek çok alanda farklı konularda umutların belirdiği bir yıl oldu. Sadece İsrail-Filistin kanalı değil, İsrail-Suriye kanalı da açıldı. Mayıs ayından bu yana 4 tur görüşmeler gerçekleştirildi. Aslında biz dün sabaha kadar, neredeyse 5. tur diyebileceğimiz yoğun bir telefon trafiği yapıyorduk.

Bu gelişmeler, 2009 yılıyla ilgili büyük riskleri beraberinde getirmiş oldu. Öncelikle, bu şartlarda İsrail-Filistin görüşmelerinin sıhhatli bir şekilde yürümesi 2009 yılında zor olacaktır. Şu anda Gazze'ye yapılan saldırılarla, Hamas'ın zayıflatılması, etkinliğinin azaltılması hedefleniyor olabilir. Biz buna katılmıyoruz. Şu anda Gazze'deki bu dramı, insanlık trajedisini gören Müslüman ülkelerde yaşayan pek çok insan, bazı gruplar Hamas'a daha fazla sempati duyacaktır. Çünkü mağdurdur şu anda.”

Yaşanan gelişmelerde, İsrail'in iç siyasi tablosunun etkisinin önemli olduğuna da dikkati çeken Babacan, İsrail'de 10 Şubatta seçim yapılacağını belirtti.

Babacan, “Meydana gelen olayları, bir miktar da İsrail'in kendi iç siyasi sürecinin bir yansıması olarak da görüyorum” diye konuştu. Ateşkesin sağlanması, hem İsrail'in hem Hamas'ın silahlarını acilen susturması gerektiğini belirten Babacan, derhal Filistinliler arasındaki farklılıkları giderici görüşmelerin başlaması gerektiğini, iki tane Filistin devletinin olamayacağını söyledi.

“TÜRKİYE'NİN BAŞLATTIĞI SÜRECİ YARALAYAN BİR TUTUMDUR”

Babacan, Türkiye'nin yürüttüğü Suriye-İsrail barış görüşmelerine de değinerek, Türkiye'nin tüm tarafların güvenini sağlayan bir ülke olduğunu belirtti. Ali Babacan, 5. tur denebilecek telefon trafiğinin devam ettiğini, ancak Gazze Şeridi'nde yaşanan son gelişmelerle bu telefon görüşmelerinin iptal edildiğini kaydetti ve şöyle konuştu:

“Bu süreçte bir yandan savaş olurken, öte yandan başka bir hatta barış görüşmesi olmaz. İsrail Başbakanı Ehud Olmert daha birkaç gün önce Türkiye'deydi. Gazze'deki durumu da görüştük. Oradaki tablonun ne kadar yanlış bir tablo olduğunu da kendilerine ilettik. Bir yandan, Suriye-İsrail hattında barış görüşmeleri devam ederken, başka bir cephede savaşa başlamak kabul edilebilecek bir durum değil. Bu, Türkiye'yi üzmüştür. Türkiye'nin başlattığı süreci yaralayan bir tutumdur. Umarız ki aklı selim galip gelir.”

“Bu konu çerçevesinde bir samimiyetsizlik havasının” olup olmadığının sorulması üzerine ise Babacan, şunları kaydetti:

“Tutarsızlık kesinlikle var. Böyle bir niyet, plan varsa, neden zamanlıca bizlerle istişare edilmedi, o bizim güvenimizi sarsan bir unsur. Siz 3-4 gün önce Türkiye'de olun, bütün bu konuları konuşalım, öte yandan da böyle bir hazırlık içinde olun, bunlar doğru yaklaşımlar değil doğrusu.” Uluslararası ilişkilerde güven unsurunun önemini vurgulayan Babacan, gelişmelerin kendilerini üzdüğünü, bu hatanın bir önce durdurulması gerektiğini belirtti.

Ali Babacan, “Her iki tarafın da derhal silahlarını susturması gerekiyor. Aksi halde bu, bölgeye de sirayet edebilir, bu problem sadece Gazze sınırları içerisinde kalan bir sorun olmaktan çıkar” dedi. Babacan ayrıca, Türkiye'nin 1 Ocaktan itibaren BM Güvenlik Konseyi üyesi olacağını anımsattı ve bağımsız dış politikasının orada da gündeme getirileceğini belirtti.