Rusya ve ABD arasında Soğuk Savaş döneminin küresel nükleer savaş tehlikesi olmadığı için, günümüzde Rusya’nın bölgedeki askeri politika ve stratejisi egemenliğinin sağlanması; doğal kaynaklar ve ulaşım yolları üzerinde ekonomik çıkarlarının korunması ve muazzam askeri kapasiteye sahip bir dünya gücü imajı vermek gibi amaçlar üzerine odaklanmıştır.
Kuzey Kutup bölgesini önemli kılan en büyük özellik günümüzde keşfedilmemiş enerji kaynaklarının yaklaşık %25’inin Arktik olarak adlandırdığımız Kuzey Kutup Bölgesi’nde olduğunun tahmin edilmesidir. Yapılan araştırmalara göre, bölgede 47,3 trilyon metreküp doğalgaz, 44 milyar varil kondensat ve 90 milyar varil petrol olduğu tahmin edilmektedir ki, bu da kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin ¼’üne ve kanıtlanmış petrol rezervlerinin %6’sına denk gelmektedir. Bu kaynakların yaklaşık %50’lik kısmı Rusya’nın egemenliği altında; %20’si ise ABD’nin egemenlik sınırları içerisindedir. Arktik bölgesinde devletlerin paylaşamadığı alanlar, petrol ve doğalgaz rezervlerinin çoğunluk oluşturduğu Lomonosov ve Mendeleyev Sıradağları’ndaki deniz alanlarıdır. Rusya, ABD, Kanada ve Danimarka arasındaki, okyanus altından sıradağların hangi devlet sınırlarına uzadığı konusundaki anlaşmazlıklar tartışmaların en büyük nedenidir.
Son otuz yılda Kuzey Kutup bölgesindeki küresel ısınma sorunları kıyıdaş devletlere avantaj sağladığı gibi; beraberinde sorunlar da getirmiştir. Soğuk Savaş sonrasındaki dönemde Arktik bölgesinde çevre sorunları ön plana çıkmıştır. 1991 yılında kıyıdaş devletleri bir arada tutmak amaçlı, Arktik Çevre Koruma Stratejisi kurulmuş; 1996’dan itibaren Kanada’nın teşebbüsünde ve Ottawa Bildirgesi ile belirlenmiş Arktik Konseyi faaliyet göstermektedir. Arktik Konseyi/Arktik Beşlisi olarak bilinen 5 kıyıdaş ülke- ABD, Rusya, Kanada, Danimarka, Norveç ve Arktik Okyanusu’na kıyıdaş olan İzlanda, İsveç ve Finlandiya’dan olmakla toplam 8 üyeden oluşmaktadır. Çin, Japonya ve Güney Kore gibi Doğu Asya devletleri Mayıs 2013’ten itibaren daimi gözlemci statüsünde toplantılara katılmaktadır.
Rusya Federasyonu sınırlarındaki Arktik bölgesinin yüzölçümü 4386,6 bin km2 olarak, toplam yüzölçümün %25,7’ne eşittir. Bölgede 2,5 milyon civarında nüfus yaşamaktadır ve bu toplam Rusya nüfusunun yaklaşık %2’ne ve toplam Arktik bölgesindeki nüfusun %40’nı oluşturmaktadır. Bölgedeki keşfedilmemiş petrol rezervinin %41’i ve doğal gaz rezervinin %70’i Rusya topraklarındadır. Bu da Rusya’nın bölgedeki faaliyetlerini hızlandıran en önemli nedenlerden biridir.
Rusya, 2001 yılında kuzey kıyıları açığındaki karasular üzerinde hak iddia ederek, Birleşmiş Milletler’e (BM) başvurmuş; fakat yeterli delil olmadığı için BM bu talebi ne reddetmiş ne de onaylamıştır. 2007 yılında ise bir Rus denizaltısı, Kuzey Buz Denizi’nin dibine titanyum kaplamalı Rusya bayrağı dikmiş; bölgenin Sibirya’nın doğal uzantısı olduğu şeklinde beyanda bulunmuştur.
Rusya, 2008’de yayınlanan Arktik Stratejisi belgesinde bölgenin, orta vadeli olarak Rusya’nın sosyal ve ekonomik gelişmesine yönelik sorunların çözümünde kullanılacak doğal kaynakların temel sahası olarak görmüştür. 2014 yılında petrol fiyatlarında yaşanan düşüş nedeniyle, Rusya bölgedeki enerji kaynaklarının keşfi için çalışmalara ara vermiş; 2015 yılında ise Rusya Arktik bölgesinin yaklaşık 1,2 milyon kilometrekarelik alanı üzerinde hak iddia etmiş; bir sene sonra ise Lomonosov Sıradağları için de bu girişimde bulunmuştur. 2016 yılında ise petrol fiyatlarındaki istikrardan dolayı yeniden çalışmalara başlamıştır. Kuzey Kutbu Bölgesi’nde ki enerji kaynaklarının değerinin 30 trilyon ABD Doları değerinde olduğu tahmin edilmektedir.
Arktik bölgesinin güvenliği Soğuk Savaş yıllarındaki iki kutuplu dünya düzeni kapsamında sağlanmaktaydı. Jeostratejik öneme sahip olan Grönland, Sovyetler Birliği ve Kuzey Amerika arasındaki tampon bölgeyi oluşturmaktaydı. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği-ABD rekabeti daha çok ideolojik askeri ve strateji rekabet şeklinde mevcut idiyse, günümüzde bu rekabet ekonomik-enerji odaklı olarak gözükmektedir. Rusya ve ABD arasında Soğuk Savaş döneminin küresel nükleer savaş tehlikesi olmadığı için, günümüzde Rusya’nın bölgedeki askeri politika ve stratejisi egemenliğinin sağlanması; doğal kaynaklar ve ulaşım yolları üzerinde ekonomik çıkarlarının korunması ve muazzam askeri kapasiteye sahip bir dünya gücü imajı vermek gibi amaçlar üzerine odaklanmıştır.
2014 yılında Rusya ve Batı’yı yeni bir Soğuk Savaş’ın esiğine getiren Ukrayna krizi, olumsuz etkisini Arktik bölgesindeki rekabete de göstermiştir. Kriz dönemine kadar, Arktik bölgesindeki güvenlik sorunlarını görüşmek için üye devletlerin genelkurmay başkanlarının yıllık görüşmeleri gerçekleşmekteydi. Kriz sonrasında ABD ve diğer Batılı devletlerin bölgede Rusya ile işbirliğini dondurması ile bu mekanizma uygulanmamaktadır.
Bölgedeki ABD-Rusya rekabetinin farklı bir boyutunu Kuzey Deniz yolu ulaşımının hukuki statüsünün belirlenmesindeki görüş farklılıkları oluşturmaktadır. ABD, Rusya’ya ait Arktik kıyısı boyunca uzanan Kuzey Deniz yolunun uluslararası statüde bir ulaşım yolu olmasını istemektedir. Bu statünün belirlenmesi ile, ABD Rusya’nın bölgedeki askeri varlığını artırmasını ve ulaşım yolundan elde edeceği ekonomik kazanımları kısıtlamaya çalışmaktadır.
Son yıllarda özellikle Rusya’ya ait askeri ve güvenlik doktrinlerini Arktik bölgesine ilişkin önemli yaklaşımlar içermektedir. Şubat 2013 tarihinde Putin’in onayladığı Arktik bölgesinin kalkınması ve ulusal çıkarların sağlanması-2020 stratejisi kapsamında bu yıl sonunda tamamlanması öngörülen ve Rusya’nın en kuzeyinde bulunan aerodrom inşa edilmektedir. Putin tarafından imzalanmış askeri doktrinde ilk defa olarak Arktik bölgesi Rusya’nın çıkar alanlarından biri olarak belirtilmiştir. Temmuz 2015’de yayınlanan Rusya Denizcilik Doktrini’nde de Arktik bölgesinde enerji kaynaklarının çıkartılması ve bölgede askeri güvenlik adımlarının atılmasının önemi vurgulanmıştır. Putin, Güvenlik Konseyi toplantısında Rusya’nın ulusal çıkarlarına oluşan tehditleri önlemek için Arktik bölgesinde rakiplerle mücadele edebilmek amaçlı yeni önlemler alınması gerekliliğini beyan etmiştir.
9 Mayıs tarihinde Moskova Kızıl Meydan’da gerçekleştirilen Zafer Bayramı askeri geçit törenlerinde Arktik bölgesinde bulunan Tor-M2DT hava savunma füze sistemi ve Pantsir-SA uçaksavar füze sistemleri de görüntülenmektedir. En son olarak da, Putin’in Rusya silahlı kuvvetlerinin yeniden silahlanması ile ilgili verdiği talimatında, Arktik bölgesi güvenliğinin ve sınırlarının güçlendirilmesi ihtiyacının olduğu belirtilmektedir.
Bu iddialara ek olarak, özellikle Rusya ve ABD arasında bölgede bir askerileşme yaşanmaktadır ve her iki devlet bu konu ile ilgili bir-birini suçlamaktadır. ABD Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Arktik bölgesinin stratejik önemine değinilerek Rusya’nın izlediği stratejilerden rahatsızlık belirtilmektedir.
Rusya, bölgedeki eski Sovyet askeri üslerini ve radar istasyonlarını modernize etmekte, füze sistemlerini konuşlandırmakta ve askeri varlığını sağlamlaştırmaktadır. Rusya Savunma Bakanlığı’na ait askeri üsler Frans-İosif Toprağı, Yeni Toprak, Schmidt Burnu, Sredni (Kuzey Toprak Arkipelag), Vrangel ve Kotelniy Adalarında bulunmaktadır.
Rusya, Yeni Toprak olarak bilinen Novaya Zemlya Takımadaları’nda bulunan eski nükleer üssün korunması için hava savunma birimlerini görevlendirmiş; S-400 hava savunma sistemine ilaveten modern ve yeni savaş uçakları konuşlandırmıştır. Rusya Deniz Kuvvetlerinin yaklaşık %60’nı oluşturan Kuzey Filosu’na ait nükleer buzkıran gemiler nöbet tutmaya başlamıştır. 1993 yılında kapattığı Yeni Sibirya Adaları’ndaki askeri üssü açma kararı almıştır.
Rusya, Aleksandr Toprağı adasında Arktik Trilistik (Arktik Yoncası) isimli askeri bir üs inşa etmiştir. 14 bin metrekarelik bir alanı kapsayan üs, Rusya’nın Arktik bölgesindeki Kuzey Filosuna bağlı olarak faaliyet göstermektedir ve ülkenin en kuzeyinde bulunan askeri üstür. Adada Sovyetler Birliği döneminde de askeri yapılanmalar mevcut olsa da, bu kapsamda bir üs ilk defa kurulmuştur.
Rusya bölgede askeri varlığını artırmasıyla üç önemli sorunu çözmeyi amaçlamaktadır. İlk olarak, Kuzey deniz yolu ulaşımını kontrolü altına alarak, Asya’dan Avrupa’ya yük gemilerinin hızlı geçişini sağlanması; ikinci, bölgedeki zengin doğal hidrokarbon rezervlerinin korunması; üçüncü ise Kuzey Buz Okyanusu’ndan diğer devletlere ait füze ve hava savunma sistemleriyle donatılmış gemilerin Rusya’yı tehdit etmesinin önlenmesi.
Rusya’nın Kuzey Kutbu bölgesindeki askeri varlığı ve güvenliği hava ve deniz kuvvetleri tarafından sağlanmaktadır; askeri üslerinde genel olarak stratejik bombardıman uçakları ve nükleer denizaltılar bulunmaktadır.
Öncesinde, Rusya’nın bölgeye hava ve deniz füze savunma sistemleri konuşlandırdığı bilinmektedir. Putin’in 2014 yılındaki kararından sonra Finlandiya sınırına 50 km mesafede ve Kuzey Kutup bölgesindeki Alakurtti’de Rusya’nın Arktik sınırını korumak amaçlı askeri şehir kurulmuş; Murmansk bölgesi ve Yamal-Nenets Özerk Okrugu’nda 6 bin civarında askerden oluşan Arktik Motorize Piyada Tugayı oluşturulmuştur.
Rusya Kutup filosu Murmansk yakınlarındaki Kola Yarımadasında, Barents ve Beyaz Deniz kısmında bulunmaktadır ki, bu filoya nükleer denizaltılar da aittir. Rusya’ya ait Kuzey ve Pasifik filolarındaki büyük bir hava gücü Arktik bölgesine yönlendirilmiştir. Bölgede anti-gemi balistik füze grubu ve hava savunma birliği bulunmaktadır. TU-22 ağır bombardıman uçakları da Arktik bölgesine yakın bir coğrafyada bulunuyor. Bering Boğazı’na yakın bölgede ise İskender balistik füze savunma sistemlerini konuşlandırmıştır.
Kuzey Kutup Bölgesi’nde gerçekleştirilmiş Vostok-2014 askeri deniz tatbikatı Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonraki dönemde en kapsamlı tatbikat olmuş ve Rusya’nın bölge ile ilgili hedeflerini ortaya koymuştur. Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada 2019 yılına kadar bölgede 50 adet modernleştirilmiş MiG-31BM avcı uçağı (NATO kod adı Foxhound) görev yapacaktır. Rusya, Arktik bölgesine yeni hava savunma sistemleri konuşlandırmaya hazırlanıyor. Hali hazırda Kuzey Kutbu’nun hava sahasının korunmasından sorumlu olan birlikler Kola yarımadasını, Beyaz Denizi, Arhangelsk Oblastı ve Nenek Özerk Okrugu korumaktadırlar. Kuzey Kutbu’ndaki askeri birliklerin envanterinde Pantsir-S (hava savunma), S-400 Triumf ve S-300 Favorit füze sistemleri bulunmaktadır.
Kıyıdaş devletlerin son yıllarda bölge üzerinde hak iddia etmeleri ve devletlerin askeri varlıklarını artırma girişimleri Kuzey Kutbu’nun jeopolitik bir rekabet içinde olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
Küresel ısınma ile birlikte stratejik öneme sahip Kuzey Kutup bölgesinin hidrokarbon zenginlikleri sadece Rusya’nın değil; diğer kıyıdaş devletlerin de bir-birileri ile rekabetini ortaya koymaktadır. Kanada-Danimarka ve Kanada-ABD arasındaki özellikle enerji kaynaklarının zengin olduğu sınır ve ulaşım yolları sorunlarının çözüme kavuşamaması, bölgede Rusya’nın askeri varlığını artırması kadar tehlikelidir.