Dergilik'te bu hafta Kayıp Kayıt, Şiraze ve Türk Dili var. 4 Soru'nun misafiri şair Onur Caymaz.
Yeni Şafak’ın Pazar Eki’nde Yaşayan En Büyük Şair Seksen Yaşında başlıklı bir yazı kaleme almıştım (15 Eylül 2024). Yazıda, aceleden kaynaklanan hatalar yapmışım. Sağ olsunlar okuyucularımız hatalı bilgilerin olduğunu ‘sosyal medya’dan duyurdular. Telefonla arayıp, ikaz eden arkadaşlar da oldu. (Benim sosyal medya hesaplarım yok. Sadece e posta ve WhatsApp.) Hatalar insan için. Yazıyı, ‘internet sitesi’nde yapabildiğim kadarıyla düzelttim. Hatalarım için büyük şair İsmet Özel’den özür dilerim. Bu yazı vesilesiyle beğenilerini ortaya koyan okur ve dostlara da çok teşekkür ederim.
“Dilin Şiir Hâli”
Mehmet S. Fidancı yönetimindeki Kayıp Kayıt, 23. sayısıyla raflardaki yerini aldı. Bu sayıya hikâyecilerle başladım. Fidancı’nın Sesi Kır Çiçeği başlıklı hikâyesi başta olmak üzere, Son Turplu Gazoz, Bir Yol Hikâyesi, Kusursuz Bir Öykü ve Kurul Toplantısı’nı beğenerek okudum. Diğer hikâyeciler Nuray Alper, Yavuz Ahmet ve Hikmet Şimşek. Takdim yazısında da bir hikâye var, Sait Faik’ten. Şiir Bölümü İsmail Karakurt’la açılıyor. Cengizhan Orakçı, İbrahim Yolalan, Mehmet Aycı, Hümeyra Yargıcı, Şenol Korkut, Berat Bıyıklı, Esma Polat, Mehmet Sait Çınar, Burhan Tuz, Mehmet Emre, Fahri Kaplan ve Ender Öztürk bu sayının diğer şairleri. Yolalan’ın Yitik’inden alıntıyla bitireyim: odalar ıssız şimdi / silindi kokusu tenden / kimseler kalmadı gölgede / direnmedi kitleler şiir için. Mustafa Kurt, ‘Yazma Arzusu’nu sürdürüyor. Kurt’un metninin başlığı aynı zamanda yazıma da başlık oldu. Fatih Yerdemir, Giden Gün Ömürdendir diyor. Erdal Çakır, bir anlatı metniyle dergide. Köksal Geçer, romanın tarihsel serüvenini araştırarak bir inceleme yazısı kaleme almış. Kayıp peşindeki Mehmet Aycı’nın takibindeki isim Cezmi Tahir Berktin. Esra Güngör’ün yazı başlığı: Matbuat Hayatından Notlar. İsa Koyuncu, Cevdet Karal’ın Tanrının Kurduğu Saatler’iyle Emine Batar’ın Uzakların Yankısı isimli kitaplarını değerlendirmiş. Arka kapağını Selçuk Azmanoğlu’nun siyah beyaz fotoğrafının süslediği edebiyat, kültür, sanat dergisine, kayipkayitdergi@gmail.com e posta adresinden ulaşılabilir.
Bu haftayı şiire ayırdım. Başlığı Güzel Hata.
O elmayı yemeseydim olmazdım / Tanımazdım, incir ve yaprağını / Belki en güzeli ölümlü olmak; / -Kendiyle gömüyor kişi dağını-
Geçerken, rüzgârın söylüyor sana / Başakların teri başakça kokar / Kim bilir, vurunca ay selvilere / Belki ölüler de gölgeden korkar
Edebiyata Gençlik Aşısı
Kapak tasarımında Sefer Göltekin imzası olan Şiraze’nin 25. sayısı okuruyla buluştu. M. Sedat Sert yönetimindeki derginin Dibace’sinde, yeni vefat eden D. Mehmet Doğan, Yakup Ömeroğlu ve Ersin Nazif Gürdoğan anılmış. Kudret Ayşe Yılmaz ve Sert’in birlikte hazırladığı ‘Edebiyata Gençlik Aşısı’ dosyasına, Turan Karataş, Hilmi Yavuz, Nurullah Genç, Cemil Kavukçu, Gökhan Tunç, Ahmet Yıldız, Faruk Duman, Elif Genç, Ali Işık, Gülhan Tuba Çelik, Hüseyin Ahmet Çelik, Merve Can ve Dilara Ayşe Akdeniz katkı sağlamış. Necmettin Turinay, Mustafa Miyasoğlu’nu yazmış. Necati Tonga, üç kitap tanıtıyor. Atabey Kılıç’ın metin başlığı, “Klasik Türk Şiirinde Eleştiri” Üzerine. Yakup Öztürk, Ali Ayçil’in Karşı Roman’ını ele almış. Derginin söyleşi konukları Harun Candan’la Ebru Özden. Şöyle diyor Özden: Şair şiirini hangi dilde yazıyorsa o dilin inceliklerine hâkim olmalıdır. Hakkı Özdemir, Tarih ve Roman başlıklı bir metin kaleme almış. Tahsin Yıldırım’ın yazı konusu Arslan Kaynardağ kütüphanesi. M. Sedat Sert’in Kâmûs-ı Osmânî metniyle son bulan dergiye, Mehmet Fatih Birgül, Mustafa Özçelik, Ali Utku, Recai Özcan, Ali Fuat Bilkan, İsmail Alper Kumsar, Ali Sali, Yusuf Turan Günaydın, Özgür Taburoğlu, Zeynep Şenel, Zeki Bulduk, Kuddusi Demir ve Tuba Yavuz destek vermiş. İki aylık kitap kültürü dergisine, irtibat@ sirazedergisi.com.tr e posta adresinden veya 0542 726 71 89 no’lu telefondan ulaşılabilir.
“Gülden Sebep”
Osman Mert yönetimindeki Türk Dili, 873 sayıya ulaştı. Yazımın başlığını şair Birsen Kılıç’tan ödünç aldım. Şiirin ilk dizesini okumak bile yetiyor: Durup dururken gül kokladım. Şiir bahsini İbrahim Yolalan’la sürdüreyim ve “bizi aldattılar hâce / kan sızıyor / çocukların omuzladığı tarihten” dizelerinin altına imzamı atayım. Mehmet Aycı, Tarık Özcan, Yasin Mortaş, Ali Kurt ve Mehmet Osmanoğlu, bu sayının diğer şairleri. Ferahfeza Erdoğan, Ayşe Ünüvar’la Ötüken’den çıkan Yaralı Badem Ağacı Üzerine’yi konuşmuş. “Şiir hayatın kendisidir ve her hikâye adım adım şiire evrilir” diyen Ünüvar’ın bir de hikâyesine yer verilmiş. Diğer hikâyecilerse, Salim Nizam ve Ömer Çelik. İsmail Karakurt bu sefer Elma Dersem Çık başlıklı bir ağaç yazısı kaleme almış. Cemal Kurnaz, ‘Divan Şiiri ve Halk Şiirinin Etkileşimi’ni konu etmiş. Mustafa Kirenci, Sezai Karakoç yazılarını sürdürüyor. Alâattin Karaca, üç romanda ‘üç baba ve üç oğul’ incelemesi yapmış. Kitaplık’ın yazarları Anıl Ersoy’la İsa Koyuncu. Yazılarıyla, Tacettin Şimşek, Belgin Tezcan Aksu, Gulzar Mamadova, Tayfun Haykır ve Nurettin Demir’in de katkı verdiği dil ve edebiyat dergisine, turkdili@tdk.gov.tr e posta adresinden veya 0312 427 28 79 no’lu telefondan ulaşılabilir.
4 SORU: ONUR CAYMAZ
Dergi okuru olmak heyecanını on sene önce yitirdim. Artık yayımlanmasına o kadar sevindiğim, sayfalarında göründüğüm için delicesine mutlu olup sokaklara fırladığım dergiler yok.
Kitaplık’a bakıyorum arada. Post Öykü’yü inceliyorum. Sözcükler bazen. Varlık dersen epeycedir bıraktım. Olağan Şiir var, Ayarsız, Söğüt ve Türk Edebiyatı. En azından ‘Türkçe edebiyat’ batakhanesine düşmemiş dergiler bunlar; Türkiyelilerin değil, Türklerin. Öte yandan Ot, Kafa gibi ‘şey’lerin dergi değil derleme olduğunu düşünüyorum.
Türk Dili dergisi, Sözcükler; bir ara da Sky Road’da göründüm; geçen yaz Aktüel Tarih sonra. Heyecanı kalmadı dediysem bile yine de göründüğüm dergileri biriktirmeyi önemsiyorum.
Dergiler derleme olduğunda ortaya dikkat çeken çalışma çıkmıyor. Bir fikriniz ve ruhunuz yoksa zor. Türkiye’de edebiyat nicedir herkesin üzerinde hemfikir olduğu, kastların ve bölümlerin çoktan belirlendiği, söylenecek her şeyin hazır bulunduğu, farklı fikirlerin hemen her mahalleden kovulduğu bir köy kahvesi artık. Böyle ortamdan hiçbir şey çıkmaz.