Bir gezi için Doğubeyazıt'a gitmiştim. Oranın halkıyla muhabbet ederken bana "İshak Paşa Sarayı ve Meteor Çukuru'nun dışında bir de Nuh'un Gemimiz var" dediler. 30-35 km yol katederek oraya ulaştım. Gördüklerim karşısında çok etkilendim. Hemen bir anı fotoğrafı çektirdim. Bir gün burayla ilgili bir şey yapmayı kendime görev edindim. İnsanlara ve kamuya duyurmalıydım. 1995 yılıydı. O günden sonra araştırmalarıma başladım. O yıllarda internette çok yaygın olmadığı için bilgiye ulaşmak çok zordu. Tam 22 yıl bu belgesel üzerine çalıştım.
Burayla kimse ilgilenmemiş. Köylüden mi bilgi almam gerekiyor bilmiyordum. Bu oluşumun gemi olduğunu iddia eden kişinin adını bulmaya çalıştım. O bölgeye Durupınar deniyormuş. Sonra Harita Mühendisi İlhan Durupınar olduğunu öğrendim. 10 yıl boyunca ona ulaşmak için denemediğim yol kalmadı. 2005 yılında röportajlarımı tamamladım ama kurgum yeterli değildi. Yıllarca onun üzerine çalıştım. Klarnet sanatçısı kızım Ecesu Sertesen bu projeye başladığımda daha çocuktu. Şimdi filmimizin müziklerini ona ait.
Tevrat'ı, Kur-an'ı Kerim'i, Sümer Tabletlerini, Gılgamış Destanları'nı hep inceledim. Yazan ayetleri ezberledim. Sümer tabletlerine çok zor ulaştım. Sümer tabletlerini ilk okuyan Muazzez İlmiye Çığ'ı buldum. Hadiseleri kendisinden dinledim.
Ölçüyü sadece Tevrat veriyor. 300 arşın boyu, 50 arşın genişliği, 30 arşın yüksekliği bilgileri yer alıyor. Aynı zamanda Atatürk Üniversitesi'nden Jeofizik Mühendisleri de yeraltı radar çalışmaları yapmış.
Allah, Nuh peygambere "Ben dünyayı yok edeceğim ama sen çocukların ve kendine bir gemi yap. Sizi kurtaracağım" demiş. İnsanların gürültülerinin arşa kadar yükseldiği bir dönem. İnsanlar kötü yola düşmüş ve Allah'da onları yok etmek istemiş. Allah en düzgün insana bir görev verdi. Nuh Peygamber üç semavi din için çok önemli. O yüzden dünya bunun üzerine derin araştırmalar yapmış.
11 Eylül 1959 yılında Durupınar'ın önüne uçakla çekilmiş harita filmleri gelmiş. Güneydoğu'nun haritası çıkartılırken Durupınar'ın bu kıvrıma gözü takılıyor. Durupınar arkadaşlarına bu fotoğrafı göstermiş. 1 hafta sonra 18 Eylül 1959'da Milliyet Gazetesi birinci sayfada küçük haber olarak veriyor. "Nuh'un gemisi keşfedildi" diyor. 23 Ekim 1959 tarihinde Hayat Dergisi "Dünyayı meşgul eden fotoğraf' diye basmış. 22 Temmuz 1960'da Hayat Dergisi 'Nuh'un Gemisi mi?' diye geniş kapsamlı iki sayfa haber yapmaya devam etmiş. Genelkurmay da Durupınar'a görev vermiş. Dışarıdan bir heyet gelmiş. 6 Haziran 1960 da bölgeye gidiyorlar. 22 Temmuz'da da Hayat Dergisi bu haberi yapıyor. İsveçli gazetecinin çektiği görüntüleri kullanmışlar. Daha sonra Genelkurmay bunun daha profesyonel haber yapılmasını isteyince Ara Güler geminin fotoğrafını tekrar çekmek istemiş. Dünya artık o fotoğrafı biliyor. Durupınar filmde beni dünyanın her yerinden aradılar diyor. Özellikle "Walt Disney" diyor. Bende Durupınar'ın Nuh'un Gemisi olduğunu iddia ettiği Doğubeyazıt'ta ki oluşumu bulma hikayesini belgesele aktarmak istedim.
Çünkü burayı da bir Tema Park'a dönüştürmek istemişler. Durupınar "Dünyanın çeşitli yerlerinden mektuplar geldi bana. Birlikte bir şeyler yapalım, bizi oraya götürün" dediler. Ama başaramadı. Disneyland gibi bir park yapacaklardı. Bana "Türkiye bununla kalkınır. Siz harika bir şey yaptınız. Biz firma olarak hazırız" dediler" dedi. Walt Disney Doğubeyazıt'a yatırım yapmak istemiş. Nuh'un Gemisi'ne resmen göz dikmişler. Eğer Tema Park oraya yapılsaydı, bugün Güneydoğu ülkemizin en zengin bölgesi olurdu. Orası inançlar tema parkı olurdu. Tüm dinlerin ortak yeri olabilirdi.
Maalesef. Durupınar vermek istemedi. Mektupların ayrıntılarını ikinci belgeselde anlatacağım.
İlhan Durupınar'ı 23 Nisan'da kaybettik. Sadece fragmanını izleyebildi. Ona filmin tamamını izletmek isterdim. Ama bize çok değerli bir şey bıraktı. Türkiye'ye hediye etti. Ara Güler benden DVD bekliyor. İzleyecek.
İddiaları Türkiye ve Dünya için çok önemli. Geleceğe taşınacak laflar söyledi. "Daha ne bekliyoruz. Bir Amerikalı gelsip keşfetsin, ondan sonra biz duyuralım mı istiyorsunuz" dedi. Röportajda Nuh'un Gemisi'ni ben buldum derken Türkler buldu demek istiyor. Onu Almanlar, Amerikalılar bulursa kıymetli olur. Tüm dünya şunu çok iyi biliyor. Nuh'un gemisi Türkiye'de...
Kendisine görev edinmiş bölgeye yakın bir köylü gönüllü olarak korumaya çalışıyor. Oraya gelenlere hikayesini anlatıyor. Çay, kahve ve ayran ikram ediyor. Bizim bu değerimizi daha farklı şekilde korumamız gerekiyor. Türkiye çok zengin bir ülke. Biz bunun kıymetini bilmeliyiz. Avrupa elindeki tek parçayı nasıl koruyacağını şaşırıyor. Türkiye'nin her bölgesinde tarihi eser, efsaneler yatıyor.