Müslümanca direniş nasıl olur Türklerden gördük

Yeni Şafak
04:0028/08/2016, Pazar
G: 28/08/2016, Pazar
Yeni Şafak

Aliya’nın dava arkadaşı Sudanlı Müslüman yazar ve aktivist Dr. Fatih Ali Hasaneyn, darbenin ilk saatlerinden itibaren ülkesinde Türkiye lehine mücadele verdi. Hasaneyn, “Türk halkı evden çıkmadan önce abdest aldı ve meydanlarda Ya Allah Bismillah Allahu Ekber sloganları attı. Biz Müslümanca direniş nasıl olur Türkler’den gördük” diyor.

Darbe girişimine karşı verilen mücadeleye dünya geneli sessiz kalırken bazı ülkeler açıkça Türk halkının yanında yer aldığını dile getirdi. Hain cunta askerlerine ilk saatlerden itibaren tepkisini ortaya koyan Sudan Müslümanları, aktivist ve yazar Dr. Fatih Ali Hasaneyn önderliğinde o gece Türk konsolosluğu önünde nöbet tuttu. 70 yaşındaki Sudanlı yazar ve düşünür Hasaneyn, o geceyi anlatırken “Saat 3'te zafer haberi gelir gelmez Yeni Türkiye'nin miladını tebrik ettik. Herkes Türkiye'de olanların ilahi mucize olduğunu söylüyor. Silahsız halkın F16 uçaklarına, tanklara karşı direnişi söz konusu. Ancak Türk halkının öyle bir silahları vardı ki o silah ne Amerikan ne İngiliz ne de Fransız fabrikalarında üretiliyordu. O silah İslam'ın, imanın ve Allah'a tevekkülün silahıydı" diyor. Sudanlı yazar ve aktivist ile FETÖ'nün darbe girişimi, Türk milletinin direniş ruhu, Avrupa Müslümanları ve Aliya'nın Bosnası'nı konuştuk.



Türk halkını darbeye karşı duruşunu ve direnişini takip ettiniz mi? Darbeye “Hayır" diyen bu mücadele için ne söylemek istersiniz?


Evet, ben ve bütün Arap-İslam ülkeleri darbenin girişiminden itibaren püskürtülmesine kadar gelişmeleri takip ettik. Sudan halkı olarak birkaç Türk kardeşimizle birlikte medya araçları yoluyla darbenin bütün aşamalarını takip ettik. 15 Temmuz gecesi saat 12'den itibaren Müslüman Sudanlı ve Türkler olarak Türk Konsolosluğu'nda bekledik. Gece 03.00'te zafer haberi gelir gelmez Yeni Türkiye'nin miladını tebrik ettik. Herkes Türkiye'de olanların ilahi mucize olduğunu söylüyor. Silahsız halkın F16 uçaklarına, tanklara karşı direnişi söz konusu. Ancak Türk halkının öyle bir silahı vardı ki o silah ne Amerikan ne İngiliz ne de Fransız fabrikalarında üretiliyordu. O silah İslam'ın, imanın ve Allah'a tevekkülün silahıydı. Türk halkı evden çıkmadan önce abdest aldı ve meydanlarda Ya Allah Bismillah Allahu Ekber sloganlarını attı. Biz bu sayede Müslümanca direniş nasıl olur Türkler'den gördük.





TERÖR DESTEKÇİSİ ÜLKELER İSLAM DÜŞMANI


Darbe öncesi ve sonrasında Batı medyasının yalan haberlerine şahit olduk. Arap medyası bu açıdan ne durumda?


Evet, Batı medyası bütün seviyelerde yalan haber üretiyor. Bir dönem ABD eski başkanı George Bush'un Irak'taki silahlar hakkındaki yalanından dolayı İngiltere Başkanı Tony Blair özür dilemişti. Milyonlarca Arap ve Müslüman öldü, bölge savaşları yayıldı ve hala sürüyor. Yaklaşık 54 terör örgütünü Ehli Sünnet Vel-cemaati öldürmek için kurdurdular. Bunca olanlardan sonra özür ne işimize yarayacak? Arap Medyasında bölgesel menfaatler sebebiyle her kurum kendi davasını savunuyor. Bunun için Arap medyasının hiçbir etkisi yok. İslami davalar uğruna Arap medyasının birleşmesi şarttır. Bu şekilde onlardan daha güçlü, dayanışma ve işbirliği içerisinde oluruz.



Fethullah Gülen Cemaatinin bir terör örgütü olduğunu öğrendik. Bu örgütün en başta Amerika olmak üzere diğer ülkelerden yardım aldığını düşünüyor musunuz?


Evet, Gülen'in kurduğu yapı bir terör örgütüdür ve bilinen o ki terör örgütlerinin masrafları çok büyük olur. Yani dev bir finansmanı olmasa böyle kapsamlı çalışamaz. Aynı şekilde hiçbir merkez terörü teşvik etmez; İslam düşmanları hariç. Yani terör destekçisi ülkeler İslam düşmanı. Siyonist Yahudiler ve Masonlar Müslüman ülkelere karşı savaşmak için birçok konuda büyük harcamalar yapar. MOSSAD, Amerika, IPAD İsrail dostları... Sonrasında Fransa, Almanya, komünist bile olmayan dinsiz, katil PKK destekçisi oluşumlara yardım ediyor. Ayrıca bazı Türk vatandaşlara karşı yapılan yakma, yıkma saldırılarına müdahale etmiyorlar. İngiltere'de ise bir bürokrat, Türkiye aleyhinde çalışmalar yapmak, AB üyeliğini engellemek için 150 bin £ harcadığını itiraf etti. İşte bu deliller Gülen terör örgütünün destekçilerini ortaya çıkartıyor.





TÜRKİYE'NİN GÖREVİ MÜSLÜMANLARI KORUMAK


Müslüman ülkeler arasında Türkiye'nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?


Allahu Teala Türkiye'nin ve Türk halkının son İslam imparatorluğunun sahipleri olmalarını seçti. Peygamber Efendimiz de Kostantiniye'nin fethedileceğini, en iyi ordunun o ordu olduğunu ve en iyi komutanın o komutan olduğunu söylediğinde bu basit bir şey değildi. Devamı varmış ki fetihten sonra dünyaya hükmettiler. Çin'den başlayarak, Avusturya'dan geçerek Baltık Denizi'ne, Rusya'ya kadar hükmettiler. Şimdi ise Türkiye'ye düşen görev: İslamiyeti ve Müslümanları eskisinden kat be kat daha fazla korumaktır.



Osmanlı zamanında yakalanan birlik, şu anda da gerekli mi yani?


Osmanlı Birliği deyince, ben bundan İslam Birliği'ni anlıyorum ve bu bize vaciptir. Allah bize soracaktır. Birliğimiz hak, özgürlük, demokrasi, onur ve yücelik çemberinde olmalıdır. Mücahitlerin birleşmesine Afganistan, Bosna Hersek, Çeçenistan savaşlarında tanık olduk. Düşman ordularının sadece tekbir seslerini duyduğunda kaçtıklarını gördük. Bunun için slogan her zaman en güçlü silahtır.



BOSNA DEVLETİNİ BİRLİKTE KURDUK




Kitaplarınız var, dergi de çıkardınız. Mücadelenize nasıl devam ettiniz?

Sudan'da yaygın olan açık görüşlü ve çağdaş İslami çalışmalardan etkilendim. Biz aslında İslami Hareketin kuruluş biçimlerini okuyorduk ve cemaat fikrini ben öne sürmüştüm. Bosna'daki Müslüman kardeşlerimiz Genç Müslümanlar adlı cemaate tabilerdi. Bu şekilde İslami cemaat denilen şeyi gerçekleştirdik. Cemaatin ismini seçerken Müslüman komşu ülkelerde olmamasına riayet ettik. Bu isim Hindistan ve Pakistan'da bulunuyordu ancak bu iki ülke Bosna Hersek'e uzaktı. 1965 yılında gerçekleşip İslami Cemaatin işleyiş yönetmeliği hazırlandı. Yönetmeliğin sembolü Müslümanları İslamlaştırma olup yönetmeliğe İslami Beyan adını koyduk. Merhum Başkan Aliya, Merhum Ömer Bahman, İsmet Kasımoviç ile İslami cemaati kurduk. Bu şekilde Bosnalı kardeşlerimize cemaat kurup cemaatin içinden gurbetçi öğrencilere özel cemaati kurdum ve iki cemaat arasındaki ilişkileri yönettim. Parti kuruluşunu daha sonraki zamana, yani doğru zamana erteledik.



Mücadele parti olarak mı cemaatle birlikte mi daha kolay?


Cemaat partiden daha önemlidir. Partiler yönetim ve kuruluş yönünden daha zordur. Parti, cemaatin sonuçlarından bir tanesidir. Cemaat genel ve özel hedefleri belirleyen ve partinin eksenini, partide bulunması gereken üyeleri belirler. Aynı zamanda cemaat partinin atan kalbidir. Cemaat önce cemaati sonra partiyi yönetebilme adına partinin altyapısını belirler.



Bosna için neler yaptınız?


1992 yılında Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç'in emrine binaen Bosna ve Hersek Kurtarma Meclisini kurdum. Meclisin başkanı ben, yardımcım ise Hasan Cengiç oldu. Ta ki Aliya İzzetbegoviç Aralık ayının sonlarında Bosna'yı kuşatmadan kurtarıp cumhurbaşkanı olana kadar. Kurtarma Meclisi daha az derecede işine devam etti. Aynı zamanda Üçüncü Dünya Yardım Ajansı kurup Viyana'da Avusturyalı insani sosyal kuruluş olarak kaydedildi. Bosna devletinin kuruluşunda Allah'tan sonra bu kuruluşun büyük katkısı oldu. Bir devletin kurulması için en önemli ihtiyaçları temin etti. Bosna'nın paralarını, pasaportları, kimlikleri ve araba plakalarını bastırdı, birçok çeşit gıdaları ve devletin farklı ihtiyaçlarını satın aldı. Silahlı kuvvetlerin kuruluşunda yardımcı oldu, üniforma temin etti. Savaştan sonra Bosna ülkesi Avrupa'da ilk Müslüman ülke olurken cumhurbaşkanı da alim, felsefeci ve yazardı. O dönemi bütün ayrıntılarıyla yaşadım ve tecrübe sahibi oldum.



Dr. Fatih Ali Hasaneyn kimdir?


* 1946 yılında Sudan'da doğan Dr. Fatih Ali Hasaneyn Muhammed Şerif'in ismindeki Fatih, Sultan Mehmed'den geliyor.


* Slovakça, Bulgaristan Kıptileri'nin dili başta olmak üzere farklı dillere Kuran tercümeleri yaptırıyor.


* Bosna Savaşı sırasında Aliya'yla ikisinin başına yüklü miktarda ödül kondu. Defalarca ölüm tehlikesi atlattı.


* Süleyman Demirel'e Sudan'da bir Türk Konsolosluğu açma fikrini sunarak bu gelişmeye ön ayak oldu.


* Sudan'daki FETÖ okullarının kapatılması için iki yıl boyunca çalıştı ve kapattırdı.


* Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasete başladığı ilk yıllardan itibaren iletişim halinde olan Hasaneyn, Erdoğan hapisteyken onu ziyaret etti. Erdoğan da Sudan'a gittiğinde geceyi Hasaneyn Ailesi'nin evinde geçirdi.


* Çalışma odasındaki devlet başkanları fotoğraflarının en üstünde Erdoğan bulunuyor. Bunun nedenini soran bir ziyaretçisine ise şu cevabı veriyor: “Onu kendi reisiniz olarak görüp sahiplenmeyin, alanı daraltmış olursunuz. O sadece sizin değil İslam dünyasının reisidir."


* Fatih Ali Hasaneyn'in hayatını anlatan belgesel için hazırlık yapılıyor.


* Türkiye ile ilişkileri eskilere dayanan Hasaneyn Avrupa, Balkan ve Afrika ülkelerinde çalışmalarda bulundu. Şimdi ise Hartum'daki evinde aynı heyecanla çalışmaya devam ediyor. Kitapları geçtiğimiz ay Şule Yayınları'ndan çıktı.



Aliya ile dostluğumuzun temeli 51 yıl önce atıldı



Aliya İzzetbegoviç ile nasıl tanıştınız? Ortak faaliyetleriniz nelerdir?


Aliya İzzetbegoviç beyi, daha Yugoslavya'ya gitmeden önce, Sudan'dayken bir akrabamdan duydum. O kişi Sudan ordusunda pilottu. Eğitimini Mostar'da almış. 29 Aralık 1964 tarihinde Belgrat'a vardım. Saraybosna'ya yöneldikten sonra orada yaşayan Sudanlı kardeşlerimizden birisinin aracılığıyla Aliya İzzetbegoviç beyle buluştum. Amacım, bizimle İslami Faaliyet kurabilecek birisini bulmaktı. Sevgili Aliya İzzetbegoviç kardeşimizle 17 Haziran 1965 tarihinde Saraybosna'da Hamam Bar adlı bir Cafe'de buluştuk. Cafe, Türk Hamamı olup yanında Komünist Bosna Partisi'nin barı bulunuyordu. Aliya bey, güvenlik görevlileri tarafından takip edildiği için söz konusu yer en uygun buluşma yeriydi. Ancak güvenlik görevlileri bizim Hamam Bar'da bulaşacağımızı hiç tahmin etmediler. Bunun için orada buluştuk ve o buluşmamız Bosna devletinin Avrupa'da özgür ve bağımsız devlet olma yolunu açtı.





TUTUKLANINCA YANINA GİTTİM


Daha sonra tekrar görüştünüz mü?


Evet, Birleşik Arap Emirliklerinde ben doktorluk yaparken 23 Mart 1983 tarihinde Aliya İzzetbegoviç, 12 Müslüman aktivist ve Bosna gençleri ile topluca yargılandılar. Hemen istifamı vererek Viyana'ya gelip Üçüncü Dünya Yardım Ajansı'nı kurdum. Onları savunmaya, ailelerine yardım etmeye devam ettim. Ta ki onlar serbest bırakılıncaya kadar. Komünizm düştü ve Müslümanların partisi kuruldu. Partiye Demokratik Eylem Partisi (SDA) adını koyduk. Savaş başladı, sonrasında devleti ve silahlı kuvvetlerini kurduk. Kısacası en küçüğünden en büyüğüne kadar devletin her şeyini kurduk.



Bosna çok zor bir varoluş mücadelesi verdi


Müslümanların yaşadığı Avrupa ülkeleri hakkında neler söylemek istersiniz?


Günümüzde Avrupa'nın bir numaralı İslam ülkesi Bosna. Eski bir devlet olarak heybetini koruyan Arnavutluk var. Kosova ise Avrupa'da Müslümanların en modern ülkesi. Şunu bilmemiz gerekiyor ki Avusturya, Avrupa'da İslam dinini kabul eden bir ülkedir. Frans Jozef adlı İmparator 1912 yılında İslam dinini kabullenmiştir. İmparatorun bu kabullenmesi, Habsburg ülkesi ordusunda hizmet eden Bosna ordusuna bir ödüllendirme türü olarak sayılmıştır. Habsburg, Avusturya İmparatorluğudur. Avusturya'dan sonra Belçika Devleti kabullenip İslami Cemaatlerin oluşmasına itiraz etmemiştir. Ancak Bosna, çok zor bir varoluş mücadelesi vermiştir. 226 bin şehit verdiği kanlı savaşta içlerinde 26 bin şehit çocuk vardır. Bununla birlikte binlerce yaralı, hasta ve tutuklu...


Bosna'ya ilk defa zeki ve entelektüel bir hükümdarı geçmişter. Söz konusu hükümdar Aliya İzzetbegoviç, Müslüman yazar, felsefeci ve alimdir. O zamanlarda Avrupa hükümdarlarından böyle hiçbir hükümdar geçmemiştir. Ama bu zamanlarda ona benzer bir hükümdar geldi o da Recep Tayyip Erdoğan'dır. Türkiye Cumhuriyeti eskilerden beri muazzam bir devlettir.





Bosna Erdoğan'a emanet edildi


Bosna'nın özgürlük mücadelesinde hep Aliya İzzet Begoviç'i hiç yalnız bırakmadınız o zaman?


Evet, hatta Aliya İzzet Begoviç onun yardımcısı ya da bakanı olmamı istiyordu. Bütün ülkelerle yapılan resmi toplantılara onunla birlikte katılmam için ısrar ederdi. Ancak ben her atacağım adımın hesabını en ince detayına kadar hesaplıyordum. Çünkü ben Avrupa, Arap ve Müslüman ülkeler tarafından takip ediliyordum. Aramızda 21 yaş fark olmasına rağmen yakındık, hep iletişim halindeydik, ta ki 2003 yılının ekim ayında rahmetli olana kadar. Vefat etmeden önce ölüm döşeğindeyken Erdoğan'a Bosna halkı sana emanet demişti. Eminim ki o şuan cennettedir.


#Aliya İzzet Begoviç
#Fatih Ali Hasaneyn