Midye tüketiminin oldukça yüksek olduğu ülkemizde ne yazık ki üretim yok denecek kadar az. Yurt dışından ithal ettiğimiz midyeyi ülkemizde yetiştirebilir hale getiren Nora Su Ürünleri sahibi Hayrettin Savur, "Bandırma'da kurduğumuz tesisle yılda 200 ton midye üretmeye başladık. Amacımız midyede dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak" diyor.
Midye yemek için kimse acıkmayı beklemez. Aç da olunsa yeniyor tok da… Ülkemizde ve dünyada midye tüketimi oldukça yaygın. Türkiye’de yıllık 200 bin ton civarında midye tüketiliyor. Üretim ise maalesef 3-4 bin ton ile sınırlı. Hal böyle olunca biz midyeyi ya yurtdışından ithal ediyoruz ya da kaçak ve sağlıksız koşullarda üretilen midyeleri tüketiyoruz. Buna son verecek bir girişim Bandırma’da başladı. Su üzerine kurulan bir tesis ile midye üretimine başlayan Nora Su Ürünleri sahibi Hayrettin Savur, Türkiye’de pek bilinmeyen bu işe girerek midye ithalatını durdurup ihracatı artırmayı hedefliyor. Tüketicilerin sağlıklı midye tüketmesini sağlayacak bu girişim aynı zamanda denizlerin doğal yollarla temizlenmesini de sağlıyor.
İyi bir araştırma ve uzun emekler sonucu kurulan tesisini gezdik. Hayrettin Savur, “3 tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşıyor olmamıza rağmen ne yazık ki çift kabuklu deniz ürünleri midye, akivades (kum midyesi), istiridye ve karides gibi ihraç değeri olan ürünler Türkiye’de üretilmiyor. Biz midye ile buna son vermek istedik” diyor.
Savur, midye üretimine başlamadan önce İspanya, İtalya ve Yunanistan’da araştırma yapmış. Avrupa’da yıllık 400 bin ton midye üretiliyor. Özellikle Hollanda ve İspanya bu alanda oldukça mesafe kat etmiş. İtalya’da Venedik gibi bir turizm şehri bile midye tesisleriyle dolu. Savur, “Biz de yıllık 200 bin tonun üzerinde midye çıkartabiliriz. Karadeniz, Marmara ve Ege bölgesinde sular midye üretimine oldukça uygun. Ülkemizdeki bu eksikliğin yurt dışındaki tesislerde nasıl başarılı şekilde yapıldığını gördükten sonra ‘Neden olmasın?’ diyerek başladık” ifadelerini kullanıyor. Tesis sahipleriyle bilgi alışverişinde bulunmuş, kendi birikimlerini de harmanlayarak midyeye yatırım yapmış. Üç yıl sonra emeklerinin karşılığını almaya başlıyor.
Savur, tesis sayılarını artırıp Türkiye’de sağlıklı midye üretim ve tüketimini yaygınlaştırmak istiyor.
Bu nedenle şimdi de Çanakkale’de kurulacak yeni bir tesis için çalışıyor. Böylece merdiven altı sağlıksız midyeler ortadan kalkacak. Savur uzun üretim sürecini ise şu şekilde anlatıyor: “Mühendisimiz ile midye yetiştiriciliğine uygun zemin araştırması yaptık. Çünkü ilk iş midye verimliliğin olduğu yerleri tespit etmekti. 6 ay boyunca su analizleri yaptık. Yaklaşık 1,5 yılımız bölgenin uyumluluğu ile ilgili raporlamalar ile geçti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı onay verdikten sonra yatırıma başladık. 3 yıldır çalışmalarımız devam ediyor. Tesisimiz bir yıldır su üzerinde. Şimdi deneme hasatları yapıyoruz. İlk yıl 250-300 ton sonraki birkaç yılda da yıllık 1000 ton kapasiteye ulaşacağız. Bakanlık her yıl 6 ay boyunca tesisimizden alınan su örnekleri analiz edip ürünleri sınıflandırıyor. Midyeler A sınıfı kalitede. Bakanlığın desteği sürerse Türkiye kısa bir sürede midye ithalatını sona erdirip, sağlıklı midye tüketimini sağlamış olacak. Avrupa’ya da midye ihraç edeceğiz.”
Denize açıldığımızda işin ciddiyetinin farkına varıyoruz. Üretimden sorumlu Su Ürünleri Mühendisi Erdil Uzunoğlu, midye hasadını nasıl yaptıklarını gösteriyor. Bu proje Uzunoğlu’nun öğrencilik yıllarından kalma hayaliymiş. Fikrini Hayrettin Savur’a anlatınca ete kemiğe bürünmüş. İzmir’deki düzenini bozup Bandırma’ya yerleşmiş. Başarısını keyifle anlatıyor: Üniversite eğitimi alırken bir yandan Hayrettin Bey’lerin yanında çalışıyordum. Mezun olmaya yakın ‘Ne yapmalıyım?’ diye düşünürken midye aklıma geldi. Araştırmalar yaptım. Gördüm ki Türkiye’de midye tüketimi yaygın ama yeteri kadar üretim yok. Piyasada olanlar da denetimsiz, sağlıksız ve kaçak. Büyük marketlerde satılan ambalajlı midyeler ise yurtdışından ithal ediliyor. Kendimize yetecek hatta ihraç edebilecek kadar üretim yapabiliriz, diye düşünüyordum. Hayrettin Bey sağ olsun projeye sahip çıktı. "
Erdil Uzunoğlu, sağlıklı koşullarda üretilen midyenin besin değerinin oldukça yüksek olduğuna dikkat çekiyor: “Protein oranı yüksek. Çinko, fosfor gibi vücuda faydalı mineralleri sağlıyor. Fakat kaçak yollarla üretilen midyeler ağır metalin yüksek olduğu yerlerden toplanıyor. Evsel ve sanayi atıklarının hatta lağımların olduğu yerlerden… Midyenin toplanacağı bölgelerin temiz olması lazım. Devletin kontrol altında tutması gerekiyor.
- Bir midye 15 litre su temizliyor
- Midye bulunduğu ortamı temizleyen bir canlı. Doğal temizliği en iyi çift kabuklu deniz ürünlerinin sağladığını söyleyen Üretimden sorumlu Su Ürünleri Mühendisi Erdil Uzunoğlu, "Avrupa’da yüzlerce tesis var. Bu tesisler koyların, marinaların, sahil kasabalarının hemen önünde. Suyu süzerek beslendikleri için bulundukları bölgeyi temizleyerek su kalitesini artırıyorlar. Yetişkin bir midye saatte 10-15 litre su süzüyor. New York’ta Özgürlük Anıtı önüne teknelerle gidip küreklerle midye serpiştiriyorlar. Böylece hem turistik bir bölgenin temizliği sağlanıyor, hem de üretim yapılıyor. Sahillerdeinsanların denize girdiği plajlarda bile kazık sistemleriyle midye yetiştiriliyor" diyor.
Midye 20-24 ay sonra toplanabilir hale geliyor. Boyunun 6-6 buçuk santim, eninin ise 3 santim olması gerekiyor. Üretim aşamasında her hafta kontrol ediliyor. Bu sadece boyu için değil eti için de önemli. Midye 12 ay üreyebiliyor. Ama ilkbahar ve son bahar midyenin etli olduğu zaman.