Cumhurbaşkanı Erdoğan: Askerlerimize en küçük zarar gelmesi halinde rejim güçlerini her yerde vuracağız

11:1912/02/2020, Çarşamba
G: 12/02/2020, Çarşamba
AA
Cumhurbaşkanı Erdoğan
Cumhurbaşkanı Erdoğan

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, "Bu süreçte gözlem noktalarındaki veya diğer yerlerdeki askerlerimize en küçük bir zarar gelmesi halinde, bugünden itibaren, İdlib’le ve Soçi Muhtırası sınırlarıyla bağlı kalmadan, rejim güçlerini her yerde vuracağımızı buradan ilan ediyorum" dedi. Erdoğan, "FETÖ'nün siyasi ayağı bizatihi Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi ve ekibidir. Suç örgütü ilan eden ve MGK kararına imza atan benim" İfadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.

Erdoğan
, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin, Suriye konusunda bitmez tükenmez toplantıların sonucunu beklemeden ne yapması gerekiyorsa buna yönelik adımları hemen şimdi atacağını vurguladı.

Türkiye'nin, bu amaçla son günlerde İdlib'deki askeri gücünü ciddi oranda tahkim ettiğini belirten Erdoğan, bölgedeki muhalif gruplardan başı bozuk hareket ederek, rejime saldırı bahanesi verenlere de artık tavizsiz davranılacağının mesajının iletildiğini aktardı.

"Geldiğimiz noktada, artık kimsenin taşkınlığına, bağnazlığına, satılmışlığına, provokasyonlarına göz yumacak değiliz" diyen Erdoğan, Türkiye ile birlikte mücadele eden
Suriyelilerin, rejimi Soçi mutabakatı sınırlarının ötesine atmak için harekete geçtiklerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

  • "İdlib'de sivil yerleşim yerlerini vuran hava araçları artık eskisi gibi rahat hareket edemeyeceklerdir. Karada da rejim güçlerini aynı şekilde belirlediğimiz sınırların ötesine kadar kovalayacağız. Adana mutabakatının gereği bu.
    Bu süreçte gözlem noktalarındaki veya diğer yerlerdeki askerlerimize en küçük bir zarar gelmesi halinde bugünden itibaren
    İdlib ile ve Soçi muhtırası sınırlarıyla bağlı kalmadan rejim güçlerini her yerde vuracağımızı buradan ilan ediyorum.
    Türkiye'yi hedef alan herkes, bunun bedelini sadece saldırı alanında değil, her yerde ödeyeceğini bilmelidir.
    Harekat bölgelerimize yönelik tacizlere ilişkin karşılık özellikle hakkımızdır. Hakkımızı da gerektiğinde bire on misliyle vereceğimiz, en küçük bir ihlali dahi affetmeyeceğimiz bir döneme girdik. Şehitlerimizin bir tek damla kanını dahi teröristlerin ve rejimin tüm güçlerine değişmeyiz."


"Hesap vermemiz gerekiyorsa onu da yaparız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib başta olmak üzere Suriye halkının hayatta kalma ve onurunu koruma mücadelesine destek vermenin, Türkiye'nin hem tarihi hem ahlaki hem de insani sorumluluğu olduğuna işaret etti.

"Şayet bunun için hesap vermemiz gerekiyorsa, her platforma göğsümüzü gere gere ve her türlü bedeli ödeyerek onu da yaparız" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:


  • "Mehmetçiklerin kanının döküldüğü bir yerde kendini ne kadar büyük görürse görsün, hiç kimsenin güvende olamayacağını da burada açıkça söylüyorum. Bugün Suriye'de vermekten imtina edeceğimiz mücadeleyi, yarın kendi topraklarımızda yürüteceğimizin bilinciyle tüm gücümüzü kullanacağız. Unutulmamalıdır ki, Suriye halkının özgürlük mücadelesi aynı zamanda 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının beka mücadelesidir. Bu mücadeleyi başarıya ulaştırırsak, önümüzdeki yarım asır da bir asır da Anadolu topraklarında huzurla yaşayabiliriz. Eğer Suriye, terör örgütlerinin ve ipi başkalarının elinde kukla rejimlerin elinde kalırsa, bizim de burada güvenliğimiz ve istikrarımız tehdit altına girer. Suriye güvende olacak ki, biz de kendi evimizde rahat edebilelim."

"Türkiye'nin Suriye'de ne işi var" sorusunu yöneltenler bulunduğunu belirten Erdoğan, "Kim olduğunu anlıyorsunuz. Aslına bakılırsa terör örgütlerinin niçin ülkemizde değil de hala Suriye'de faaliyet gösterdiğine hayıflananlardır. Ülkemizin ne terör örgütlerinin eylem sahası haline getirilmesine ne de kukla rejimlerin burnunun dibinde sürekli tehdit unsuru olarak kalmasına izin vereceğiz" diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye'nin, kendisi ve Suriyeli kardeşleri için en hayırlısı ne ise onu yapmak için çalışmayı sürdüreceğine dikkati çekerek, "Milletimden, ülkemizin Suriye'deki mücadelesine bu gözle bakmasını ve desteklerini artırarak sürdürmesini bekliyorum. Bugün gösterdiğimiz çabalarla gelecekte evlatlarımıza 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri bir ülke bırakmayı hedefliyoruz. Rabbim bu yolda gayret gösteren kahraman ordumuz başta olmak üzere herkese güç, kuvvet versin; zafer nasib eylesin" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından diğer satır başları şöyle:

FETÖ'nün siyasi ayağı Kılıçdaroğlu ve ekibidir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin milletle el ve gönül birliği içinde Türkiye'nin geleceğini şekillendirecek büyük mücadele verirken birilerinin içeride sürekli fitne çıkarmanın, kafaları bulandırmanın peşinde olduğunu belirtti.

"Üstelik bunu dışardan ve içeriden belli kesimlerle aynı anda, aynı argümanlarla aynı hedeflere saldırarak yapıyorlar. Açık söylüyorum, bunun adı tetikçiliktir, alçaklıktır, fırsatçılıktır" ifadesini kullanan Erdoğan, siyasetçinin görevinin tetikçiliğe soyunmak değil, ülkesinin ve milletinin ortak menfaatleri çerçevesinde hitap ettiği kesimin sözcülüğünü yapmak olduğunu vurguladı. Erdoğan, şöyle konuştu:

  • "Türkiye'nin en büyük sorunlarından birinin ana muhalefet ve onun başındaki zat olduğunu söylemekten dilimizde tüy bitti. Bu şahıs, son günlerde FETÖ'nün siyasi ayağı diye esip gürlemeye başladı. Madem bu kadar istiyor, bugün burada FETÖ'nün siyasi ayağını açıklıyorum."
Tolstoy'un "Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma, önce senin ellerin kirlenecektir" sözünü hatırlatan Erdoğan,
"Kılıçdaroğlu, bize çamur atmaya çalışırken elinde çamurla yakalanmıştır çünkü bu ülkede FETÖ'nün en önemli siyasi ayağı bizatihi Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisi ve ekibidir"
diye konuştu.

"FETÖ vesayetine teslim olmadık"

Bunu tüm delilleriyle anlatacağını belirten Erdoğan, şunları söyledi:

  • "FETÖ denilen yapı, ülkemizde uzunca bir süre hayır, eğitim, dayanışma faaliyeti yürüten bir sivil toplum yapısı görüntüsüyle varlık göstermiştir. Ülkemizdeki tüm siyasi iktidarlar, pek çok benzer yapı gibi FETÖ'nün faaliyetlerini ihtiyatlı ve aynı zamanda müsamahakar bir şekilde takip etmiştir. Hatta diğer yapılara karşı oldukça hoyrat olan CHP iktidarları, darbe yönetimleri ve cunta rejimleri zamanında dahi FETÖ, aynı müsamahayı görmeyi sürdürmüştür. Ne zaman ki bu yapı doğrudan milleti ve devleti hedef almıştır, milli iradeyi devirerek ülkeyi teslim almaya kalkmıştır, işte o vakit durum değişmiştir. Bizim FETÖ ile davamız asla kişisel değildir. Bizim davamız ülkemiz ve milletimizin hakkını, hukukunu, geleceğini koruma davasıdır. Geçmişte irtica ile mücadele bahanesiyle bu ülkenin, milletin değerlerine yönelen saldırılara nasıl karşı çıktıysak, FETÖ tehdidi ortaya çıktıktan sonra da bu yapıya karşı aynı kararlılıkla mücadele ettik. Daha önce CHP güdümlü vesayete eyvallah etmediğimiz gibi ardından gelen FETÖ vesayetine de teslim olmadık. Bu yapıyı suç örgütü olarak ilan eden ve o Milli Güvenlik Kurulu kararının altında imzası olan benim."

"Seni oraya getiren FETÖ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'yü temsil eden kişi ve kuruluşların kendisine, AK Parti hükümetlerine ve partisine karşı başlattığı saldırılara ve sürdürdüğü savaşa herkesin şahit olduğunu dile getirerek "Peki CHP, bu işin neresindedir? Daha eskileri bir kenara bırakıyorum. Sayın Baykal'ın genel başkanlıktan ayrılması ve yerine Kılıçdaroğlu'nun gelmesiyle birlikte CHP bu işin tam göbeğine yerleşmiştir. Kılıçdaroğlu, kendisini genel başkanlığa taşıyan o kaset kumpasının dahi sorumluluğunu üzerimize yıkmaya çalışarak, FETÖ'nün istediği yolda yürümeye başlamıştır. Seni oraya getiren FETÖ, ne konuşuyorsun?" dedi.

"Sayın Baykal'a kurulan kaset kumpasının savcısı FETÖ'den ihraç edildiği halde Kılıçdaroğlu'nun bunun hiç sözünü ettiğini duydunuz mu?" diye soran
Erdoğan, tam tersine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun FETÖ tetikçisi savcının görevden alınmasına şiddetle karşı çıktığını söyledi.

"CHP, FETÖ'nün safında yer aldı"

CHP milletvekillerinin, kaset kumpaslarının sorumlusu olarak FETÖ'yü gösteren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye Pensilvanya'daki şahsı ilzam ettiği için teessüflerini dile getirdiğini anlatan Erdoğan, geçmişten bugüne hukukun suç isnat etmediği tüm yapıların haklarına saygı duyduklarını belirtti.

CHP'nin ise FETÖ'nün hukuk tarafından terör örgütü olarak tanımlandığı halde bu yapının safında yer aldığının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

  • "Bölücü, mezhepçi terör örgütleriyle ve uzantılarıyla kol kola yürüyen CHP, 17-25 Aralık'tan sonra bu kadroya FETÖ'yü de dahil etmiştir. Esasen bu konuda söyleyecek tek sözü olmayan partinin FETÖ'nün siyasi ayağı diye ortaya çıkması, suç mahalline dönen hırsız misali kendi kendini ele vermesidir. FETÖ'nün, MİT Müsteşarımıza sinsi kumpasını özellikle ifade eden 7 Şubat MİT krizi olarak bilinen hadisede CHP'nin ortaya koyduğu tavır, FETÖ'nün siyasi ayağının bir başka örneğidir. Biz, bu kumpasın önüne geçmek için çalışırken dönemin CHP milletvekilleri 'MİT Müsteşarı yetmez, Başbakan da soruşturmaya dahil edilsin' diyerek FETÖ tezlerinin borazanlığını yapıyorlardı. Kılıçdaroğlu'nun tavrı da farklı değildi. O da MİT Müsteşarını hedef alan FETÖ kumpasını engellemek için yaptığımız düzenlemeyi desteklemek yerine 'Kişiye özel düzenleme yapılamaz.' diyerek FETÖ ağzıyla kamuoyu oluşturmanın peşindeydi."

Kılıçdaroğlu'nun her sözü, her eyleminin FETÖ medyasında manşet olduğuna işaret eden Erdoğan, CHP liderinin FETÖ ile mücadele konusunda atılan her adımda hükümetin karşısında yer aldığını söyledi.

FETÖ'nün en önemli insan devşirme ve mali kaynak kapısı olan dershanelerin kapatılması tartışmasının CHP'yi ele veren bir diğer örnek olduğunu vurgulayan Erdoğan, daha önce dershaneleri kapatmayı seçim beyannamesine koyan CHP'nin hükümet aynı amaçla harekete geçtiğinde en büyük dershane destekçisi olduğunu ifade etti.

"Tek dertleri AK Parti'ye ve şahsıma zarar vermektir"

"Bu zat ve ekibi omurgasızdır. FETÖ'ye diyet borçludur" diyen Erdoğan, "Tek dertleri AK Parti'ye ve şahsıma zarar vermektir. Bunun için yapmayacakları iş, atmayacakları iftira yoktur. Bunlarda yalan zaten bol. Biz, kararlılıkla bu işin üzerine giderken, CHP milletvekilleri çıkıp 'Dershaneler kapatılırsa eğitimde sorunlar büyür.' diyebilecek kadar zıvanadan çıkabilmişlerdir." diye konuştu.

CHP'nin dershanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemeyi FETÖ'nün talebine uygun şekilde Anayasa Mahkemesine taşıyarak bu yapıyla aynı safta durduğunu belli ettiğini dile getiren Erdoğan, FETÖ mensupları tarafından hazırlanan dokümanların, Meclis'te CHP milletvekilleri tarafından soru önergesi, konuşma, teklif olarak sürekli gündemde tutulduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, FETÖ'nün üzerine gittikçe, Kılıçdaroğlu 'Biz cemaat dahil bu grupların özgürlük alanını genişletmek istiyoruz.' diyerek siyaseten nerede durduğunu gösteriyordu. FETÖ'nün siyasi ayağını soranların bakacakları yerler buralardır" şeklinde konuştu.

"Tehdit eden bizzat Kılıçdaroğlu'nun kendisidir"

Gezi olaylarının FETÖ ile CHP'nin birlikteliğini ortaya koyan hadiselerden bir diğeri olduğunu anlatan Erdoğan, bu süreçte CHP yönetiminin FETÖ'nün dolaşıma sürdüğü her argümana dört elle sarıldığını belirtti.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Avrupa ülkelerine FETÖ tezleriyle mektup yazarak Türkiye'yi şikayet ettiğini, İstanbul Havalimanı ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü inşaatlarının durdurulmasını istediğini aktardı.

Bu işin asıl dönüm noktasının "17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimi süreci" olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

  • "Bu süreçteki işbirliklerini, aynı mesajları kopyala yapıştır yaparak atacak kadar aleniyete dökmüşlerdir. CHP yöneticileri, 'Turbun büyüğü heybede' diyerek bu tezgahı FETÖ ile birlikte kurduklarını, gelişmelerden haberdar olduklarını ikrar etmişlerdir. Heybe dolu. Bugün hepsi de kaçak durumda olan FETÖ mensubu savcılar ile CHP yöneticileri, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimini yapan çeteye karşı gösterdiğimiz tepkiye aynı refleksle karşı çıkıyordu. FETÖ savcılarının hukuksuz emirlerine karşı koyan devlet görevlilerini 'Sanmayın, bu devran böyle gidecek.' diyerek tehdit eden bizzat Kılıçdaroğlu'nun kendisidir."

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, 15 Temmuz'dan sonra, "Askerler her koşulda emre itaat eder" diyerek darbecileri savunmaktan da geri kalmadığını söyledi.

17-25 Aralık'tan sonra CHP grup kürsüsünün aylar boyunca Kılıçdaroğlu tarafından FETÖ mensuplarının montaj ve iftira kasetlerinin dinletildiği bir mecraya çevrildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

  • "FETÖ ne demişse, Kılıçdaroğlu aynını tekrar etmiştir. Biz, Paralel Devlet Yapısı adıyla FETÖ'nün üzerine giderken Kılıçdaroğlu, emniyet ve yargı içinde çöreklenmiş bu yapıyı devletin vicdanı diye tarif ediyordu. Bu şekilde tarif ettiği kişiler arasında Sayın Baykal'a kaset kumpası kuranların bulunduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum. Devleti bu terör örgütünün mensuplarından temizleme çalışmalarımızın hepsinde karşımızda öncelikle CHP'yi ve başındaki zatı bulduk. Allah aşkına bundan ala siyasi ayak olur mu?"

Erdoğan, 2014 yılındaki mahalli idareler seçimleri ile cumhurbaşkanlığı seçimlerinde FETÖ'nün CHP'yi desteklediğini bizzat bu partinin milletvekillerinin açıkladığını da anımsattı.

Adana'daki MİT tırlarının durdurulması

CHP ile FETÖ'nün ilişkisinin çok net göründüğü hadiselerden birinin de Adana'daki MİT tırlarının durdurulması olayı olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

  • "Bu kumpasın amacı, Türkiye'yi Suriye'deki radikal gruplara silah gönderen bir ülke göstererek uluslararası müdahaleye açık hale getirmekti. FETÖ'nün tüm unsuları ve CHP yönetimi, bu olaya adeta dört elle sarılmıştır. Kılıçdaroğlu, doğrudan devletimizi hedef alan bu kumpası, 'Savcının görevi bu değil mi?' diye savunarak FETÖ'nün siyasi ayağı olduğunu bir kez daha göstermiştir."

CHP'nin yayın organı gibi çalışan Cumhuriyet gazetesinin, bu operasyonu yürüten savcı görevden alınınca hemen kendisiyle röportaj yapıp "MİT suç işledi" başlığını attığını kaydeden Erdoğan, "Şimdi (Cumhuriyet gazetesi) genel yayın yönetmeni nerede? Beş küsur yıla mahkum olan bu adam şu anda Almanya'da. Onunla beraber ajanlık yapan CHP'nin milletvekili cezaevine girdi, bir müddet yattı, şimdi nerede? CHP'de ve parlamentoda. Kim siyasi ayak? Hali hazırda CHP Meclis Meclis Başkanvekili olan dönemin CHP Grup Başkanvekili FETÖ'cüler gibi bizi, Lahey Adalet Divanında yargılanmayı gerektirecek savaş suçu işlemekle itham ediyordu. FETÖ'nün siyasi ayağı tarifine en çok, bu örgütün üyelerinin gözaltına alınmasını 'cadı avı' olarak niteleyen CHP yönetimi yakışıyor" şeklinde konuştu.

"FETÖ elebaşının kitaplarının toplatılmasına da karşı çıkmıştı"

Genel başkanı başta olmak üzere CHP milletvekillerinin kapatılan FETÖ gazetelerinin binalarına giderek dayanışma gösterisi yaparken, aynı zamanda siyasi ayağın kimliğini ilan ettiklerini belirten Erdoğan, yine CHP'nin cumhurbaşkanı adayının, yapılan operasyonları "Cemaati sindirme operasyonu" olarak niteleyip, devamında CHP'nin mallarına el konacağını iddia etmesinin de aradaki ilişkinin bir ikrarı olduğunu ifade etti.

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun, 15 Temmuz'dan sonra FETÖ elebaşının kitaplarının toplatılmasına karşı çıktığı hatırlandığında da bu tavrın gayet bilinçli olduğunun anlaşılacağını kaydetti.

Erdoğan, şöyle devam etti:

  • "Kendilerini yıllarca Atatürkçü olarak pazarlayan CHP destekçisi kimi yazarların bir anda en büyük FETÖ sevdalısı kesilmeleri, projenin kapsamının genişliğini gösteriyor. Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesinden, Büyükelçi Karlov suikastine ve 6-8 Ekim hendek olaylarına kadar ülkemizin karşı karşıya kaldığı her krizde CHP yönetimiyle FETÖ ortak dil ve tavır geliştirmiştir.
  • 15 Temmuz'u 'kontrollü darbe' olarak niteleyen Kılıçdaroğlu'na bu aklı ve tabiri veren kim? O da FETÖ. Halen ByLock dahil pek çok delille FETÖ üyeliğinden hapiste olan Kılıçdaroğlu'nun bir danışmanının yazışmalarında bu durum zaten anlatılıyor. FETÖ'cü danışman ByLock'ta yazıştığı örgüt abilerine, 'Kılıçdaroğlu'na istediklerini söyletebileceklerini' belirtiyor. Ben söylemiyorum. Her şey açık, net ortada."

Kılıçdaroğlu'nun "adalet yürüyüşü"

Kılıçdaroğlu'nun sözde adalet yürüyüşünü zahirde kendi milletvekili ama aslında FETÖ'cüler için yaptığını söyleyen Erdoğan, yollarda, FETÖ'cüler ile PKK destekçilerinin kol kola yürüdüğünü ifade etti.

Erdoğan, "Dünyada terör örgütüne destek için bunca yol yürüyen bir siyasetçinin aynı yapının bir ayağı olmadığına kimseyi inandıramazsınız" dedi.

CHP yönetiminin, sadece 15 Temmuz'u itibarsızlaştırma çabası ile darbe girişiminin ardından FETÖ'yü devletten ve toplum hayatından tasfiyeye yönelik her adımı engelleme çabasının, örgütün siyasi ayağı olduğunun en büyük delili olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

  • "Ağızlarını her açtıklarında bizi FETÖ konusunda ikaz ettiklerini söyleyenler FETÖ'nün hain yüzü ortaya çıktıktan sonra bu yapının en büyük sözcüsü, taşeronu ve müdafileri haline geldi. Ya ikazları yalandı ya sonrasında ortaya koydukları tavır yalandı. Netice itibarıyla bunların hayatı yalan. Madem bu işler soru sorarak oluyor öyleyse ben de birkaç soru sorayım: FETÖ'nün siyasi ayağı, FETÖ'cülerin devirmeye çalıştığı siyasetçi midir yoksa yükseltmeye çalıştığı siyasetçi midir? FETÖ'nün siyasi ayağı, FETÖ'nün darbe gecesi öldürmeye çalıştığı siyasetçi midir FETÖ'nün yol verdiği siyasetçi midir?"

Patara yılı

Erdoğan, "Konuşmamı turizm açısından bir müjde ile tamamlamak istiyorum. 2020 yılını Patara yılı ilan ettik" şeklinde konuştu.

#Erdoğan
#İdlib
#Rejim