Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 70. Yıl Kutlama Töreni'nde konuştu.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültemizin kuruluşunun 70’inci yıl dönümünü tebrik ediyorum. Tertip edilen sempozyumunda başarılı geçmesini diliyor, katkı veren herkese şükranlarımı sunuyorum. Ülkemizin en köklü yüksek din öğretimi kurumu olan fakültemiz, Türkiye’nin ilahiyat birikimi nitelemesini hak eden bir müktesebata sahiptir. Hocaları, sayıları 10 bini bulan mezunları ve mevcut öğrencileriyle başlı başına bir markadır. Tüm farklılıklarıyla ekol olan fakültemizin, dün olduğu gibi bugün de ve gelecekte de sürdüreceğine inanıyorum.
Türkiye’de ilahiyat ve imam hatip eğitiminin yaygınlaştırılmasının sebebini bugün hepimiz çok acı bir tebessümle hatırlıyoruz. Az önce Diyanet İşleri Başkanımızın ifade ettiği gibi, bir imam hatipli olarak çocuklarımın imam hatip kapısında neler çektiğini bilen bir baba olarak bunları yaşadık. Rabbim tekrarını bizlere göstermesin inşallah. Onun için de bizler de görevimizin çok çok iyi farkında olacağız. Ben bir büyüğünüz ve cumhurbaşkanınız olarak ricada bulunacağız. Biz ne için ilahiyat mezunları, gerek imam hatip okullarında gerekse düz liselerde öğretmenlik için görev almada tereddütler yaşarlar? Öğretmen bulmada sıkıntı yaşıyoruz. Nedense ilahiyat mezunları öğretmen olmaya teşebbüs etmiyor. Ve şu anda birçok imam hatiplerde kuran dersleri boş geçiyor.
Aynı şekilde biliyorsunuz tercihli bir sistem getirdik. Maalesef ilk yıl teşebbüs oldu ondan sonra azalma başladı, şu anda ciddi manada azalma var. Bir diğer tarafta hoca bulmakta sıkıntı var.
Ve bu adımları atma noktasında yeni bir sürecin içerisinde olmamız gerekiyor. Aksi takdirde yıllara yazık oldu deriz. İşte tek parti döneminde milletimiz ile inancı arasındaki irtibatı neredeyse az önce de söylendi, ben de söyleyeceğim. Cenaze yıkama seviyesine düşürme gayesiyle hareket edilmiştir. Bunu bizzat sahibinden dinlemiştim. Tahsin Banguoğlu’ndan. Ona Milli Eğitim Bakanlığı görevi verilmiş. Ve o zamanın Başbakanı kendisine, çünkü cenaze namazı kıldırmak bu bile bilinmiyor, cenaze yıkama bilinmiyor. Bu konuda senden kurslar açılmasına yönelik bir adım atmanı istiyorum’ diye kendisine görev verilmiş. Ve dedi ki, ‘İmam hatiplerin menşei böyledir’ dedi.
E bize de imam hatip okulunda, benim bir İngilizce hocam vardı dedi ki, “Siz buraya cenaze yıkamak için mi geldiniz?’ Bize böyle söylediler. Tabi hep kendi kendimize zaman zaman ağlardık, kahrederdik. Biz de tabi, bizim sınıflarımızda o zaman evli olan abilerimiz vardı. Ben ilkokuldan direkt imam hatibe gelmişim. Bir gün bir tanesi yüreklisi çıktı şu ifadeyi kullandı. Öğretmenim dedi, ben dedi gelecekte bu ülkeye en ideal hizmeti nasıl verebilirim? Onun için imam hatibi seçtim dedi. Bizim içimizden doktoru da mühendisi de hakimi de çıktı, elhamdülillah cumhurbaşkanı da çıktı. Bundan sonra yapacağımız yine çok iş var.
Hatırlayın bir ara imam hatip öğrencileri 600 bine çıkmıştı. Ne oldu? Bir darbe, 60 bine indi. Hemen kök kurutulduğu zaman o ağaç vücut bulur mu? Bulamaz. Elhamdüllillah geldik, adımları attık ve şu anda 1 milyon 300 küsür bine varan imam hatip öğrencisi var. Fakat şu anda da tabi çok ciddi kampanyalar var. “İmam hatibe göndereceksin de ne yapacak”
Zira biz bir şeye inandık ve o yola da yürüyeceğiz. Geldiğimizde biz yüzde 20 savunma sanayinde yerli üretimini yapıyorduk. Ama şimdi yüzde 70 yapıyoruz. Bugün terörle mücadelede başarılıysak bunun sebebi bize dost geçinenler. Bir SİHA vermiyordu, bir İHA Vermiyordu. Kongreden geçmesi lazım diyorlardı. Ama şimdi biz İHA’mızı da SİHA’mızı da yapıyoruz. Şimdi onun bir daha ilerisini yapıyoruz ‘Akıncı’ diye. Onunla birlikte, dünyada belki ilk defa bizde olacak. Şimdi onu başarmaya çalışıyoruz. Demek ki yapılabiliyor ve yapıyoruz. Bunu başardığımız gibi bir de onun mühimmatını artık kendimiz üretiyoruz. Bundan önce kendileriyle konuşuyorduk. Sayın Obama’ya diyordum ki, “mühimmat sıkıntımız var” G20 Antalya Zirvesi, oturduk konuşuyoruz. “Göndereceğiz” dedi. Bize akıllı bomba gelmedi. İşte bu tür komşular bizi akıllı bomba sahibi yaptı, şimdi biz üretiyoruz.
Yüce ve pak dinimiz İslamı, terörle, bağnazlıkla, geri kalmışlıkla eşdeğer hale getirme projesini bu şekilde başarısızlığa uğratabiliriz.
İslam insanlığın yegane kurtuluş reçetesi olarak varlığını sürdürüyor. Çünkü İslam barış dinidir. Müslüman barış için çalışan kişidir. İslam’ı bu hali ile hayatımızın merkezine yerleştirmeden hiçbir meseleyi çözemeyiz. Müslümanın en büyük özgürlüğü Allah’a kulluk etmesi boyun eğmesidir.
Zıvanadan çıkmak kelimesini aramızda bilmeyen yoktur. Allah’a boyun eğmediğimiz gün zıvanadan çıkmışız demektir. Ülkemizde ve dünyada bu yönde bir uyanışın işaretlerini de gittiğimiz her yerde görüyoruz.
Birinci fitne mezhep mensubiyetinin kimi yerlerde başlı başına bir din haline getirilmiş olmasıdır. Bizim tek dinimiz İslamdır diğer her şey ondan sonra gelir. Mezheplerin farklı bir yere oturulması farklı niyetlere hizmet ettiğine inanıyorum. Sayıları 2 milyara yaklaşan İslam ümmetini bölen mezhep ayırımını bir an önce çözmemiz gerekiyor.
Çözmemiz gereken bir diğer fitne de terör meselesidir. Terörist masumların kanını döken kişidir. Müslüman’dan terörist olmaz. Utanmadan İslami terör ifadesini kullanan batının önce aynaya bakması lazım eğer terörist arıyorsan onlar sizde . Şu an batının bir çok ülkesinde teröristler cirit atıyor. PKK, PYD, FETÖ, DEAŞ orada… Kimse İslami terör ifadesini kullanamaz. İslamın adını kullanarak terör faaliyeti sürenlerin altını kazıyın altın hep İslam düşmanları çıkacaktır.