Freelance danışmanlık hizmeti veren iletişimci Gökşen Çalışkan, ProjectPost30'u hayata geçirdi. Peki, nedir ProjectPost30. Kariyerlerinde köklü değişime giden veya tek hayata birden fazla kariyer sığdıranların hikayelerini daha fazla insana ulaştırmayı amaçlayan bir platform. 30'undan sonra iş değiştirmek risklidir. Tam her şeyi düzene soktum derken çok sevseniz bile bazı şartlar ve durumlar sizi iş değiştirmeye itebilir. Mobbing, stres, tatminsizlik, maddi olarak hak ettiğini almadığını düşünme... Çalışkan, bu projeyle aslında 30'undan sonra kariyer değiştirmenin çok da riskli olmadığını, her yaşta mümkün olduğunu göstermeye çalışıyor. Kendisi de 7-8 yıllık ofis hayatını bırakıp freelance çalışmaya başlayan Çalışkan, sabah iş için evden çıkmanın tek sebebinin para olmadığını söylüyor ve ekliyor: "Para dışında anlamlar arıyoruz. Her sabah yalnızca para için kalkmazsınız yataktan, başka bir şey lazım. Ben de ProjectPost30 sayesinde insanların hayatındaki o başka anlamlar ne, onu keşfetmeye çalışıyorum."
'Peki, bizi sabah o tatlı uykudan kaldıran şey para değilse ne?' sorusu geliyor değil mi sizin de aklınıza. Ben de aynısını Çalışkan'a sordum. Şöyle bir cevap aldım: "İnsanlar çalışmaya maddi getirinin ötesinde anlamlar yüklüyorlar günümüzde. Kimisi var olan yeteneğini ya da tutkusunu işe dönüştürmek, kimisi statü ve itibar elde etmek, kimisi de fark yaratmak ve diğer insanlara fayda sağlamak için çalışıyor. Ben ProjectPost30'da işlerini çok sevseler de bir süre sonra istedikleri verimi alamadıklarını, kendilerine yeterince fayda sağlayamadıklarını ya da kendilerini geliştiremediklerini gören insanların değişim hikayelerini yayınlıyorum. Şu zamana kadar yayınladığım söyleşilerdeki hemen herkes, değişimi istedikleri mesleklere geçiş yaparak gerçekleştirenler. Belli ki bizim içinde bulunduğumuz jenerasyonun derdi de biraz bu. Para dışındaki anlamların peşindeyiz.”
Yurt içi ve yurt dışında çok fazla seyahat eden Çalışkan, iş değiştirmenin sadece ülkemize özgü olmadığını söylüyor. "Bütün dünyada insanlar varoluşsal kriz içerisinde. Bu muhtemelen dünyanın gidişatıyla da alakalı. Hem ekonomik hem siyasal inişler çıkışların insanları o monoton hayattan biraz daha nefes alabilecekleri başka bir hayatın arayışı içine soktuğunu gözlemledim" diyen Çalışkan'ın çevresinden en sık duyduğu serzeniş şu: Ölene kadar bu işi mi yapacağım? Sahiden de bugün birçok insan bu soruyu soruyor. Çalışkan, 30'lu yaşların da hayatı sorgulama anlamında bir eşik olduğunu söylüyor. 20'li yaşlar deneme yanılma tahtası...
'Kariyer seçiminde basit hatalar mı yapıyoruz? Sevdiğimiz işi seçerken neden bu kadar geç kalıyoruz?' soruları geliyor aklıma Çalışkan ile konuşurken. Çalışkan, bunların hiçbirini hata olarak görmediğini söylüyor ve "Dünyanın çoğu ülkesinde insanı küçük yaşlarda meslek seçimine iten bir eğitim sistemi var. Bir hayalle yola çıkıyorsunuz. Çok küçük yaşlarda bunun kararını vermek sağlıklı değil. Bazı ülkelerin eğitim sistemlerinde lise sonrası bir yıllık ara veriliyor. Öğrenci o bir yılda yapmak istediği, denemek istediği ne varsa deniyor" diyor.
Feodal sistemde insanlar çalışmanın anlamı için kafa yormazdı, meslekler aileden gelirdi. Çiftçiyseniz çiftçi, tüccarsanız tüccar... Kendine yeten feodal sistemle ilgili Çalışkan şu görüşleri aktarıyor: "Bu dönemde çalışmak hayatın doğal bir parçası ve amacı topluluğun geneline fayda sağlamakmış. Günlük koşturmaca içinde birçok sorunla karşılaşılır ve çözmek için kişinin kendini sürekli geliştirmesi gerekirmiş. Endüstri Devrimi'yle birlikte insanlar fabrikalarda çalışmaya başlıyor ve tek tip işler yapıyorlar. Tek iş yapması demek kişinin bir süre sonra tembelleşmesi demek. Bu monoton düzen bir süre sonra çalışanların yaptıkları işin anlamını sorgulamalarına neden oluyor. Burada biri 19’uncu, diğeri 20’nci yüzyılda olan iki tane önemli tarihsel gelişmeyi unutmamak gerek. İlki eğitimin yaygınlaştırılması. İkincisi ise kadınların iş hayatına girmesi. Dünyadaki tüm temel değişimlerin çıkış noktasında kadınlar var. Bunu göz ardı etmemek gerek."