Muhabir de sırf 'İnek Şaban' tiplemesine ilham olan bu kişiyi bulmak için Safranbolu'ya gider ancak emekli öğretmen Ahmet beyi tanıyana rastlamaz. Ne zamanki 'Öküz' lakabını isminin önüne yerleştirir 3 çocuk 6 torun sahibi emekli öğretmen Ahmet Demiralp'i eli ile koymuş gibi bulur. 41 yıllık emekli öğretmen Ahmet Demiralp o günleri şöyle anlatıyor:
'İnek Şaban' Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı adlı romanında yarattığı ve Kemal Sunal'ın seyircinin gönlüne taht kurduğu karakter… Peki günümüzde bile tekrarları ilk günkü gibi izlenen filmdeki karakterler nasıl bulundu?
1/5
Ilgaz, tiplemelerin gerçek olduğunu sadece isimlerini değiştirdiğini söyler.
2/5
Filmdeki en haylaz karakteri Güdük Necmi'nin bizzat kendisi olduğunu anlatan yazar, sınıfın en saf tiplemesi olan 'İnek Şaban'ı ise Kastamonu Muallim Mektebin'den Ahmet isimli arkadaşından esinlendiğini anlatıyor.
3/5
Rıfat Ilgaz röportajında arkadaşının soyadını hatırlamadığını sadece Safranboluda “Öküz Ahmet” adı ile tanındığını söyler.
4/5
Muhabir de sırf 'İnek Şaban' tiplemesine ilham olan bu kişiyi bulmak için Safranbolu'ya gider ancak emekli öğretmen Ahmet beyi tanıyana rastlamaz. Ne zamanki 'Öküz' lakabını isminin önüne yerleştirir 3 çocuk 6 torun sahibi emekli öğretmen Ahmet Demiralp'i eli ile koymuş gibi bulur. 41 yıllık emekli öğretmen Ahmet Demiralp o günleri şöyle anlatıyor:
5/5
“Ben yoksul bir köylü çocuğu idim. Cumhuriyetin ilk yılında Kastamonu Muallim Mektebine girdim. Karşımızda Kastamonu Lisesi vardı. Bu lisenin öğrencileri daima şık ve pırıl pırıl elbiselerle dolaşırdı. Biz parasız ve yatılı olduğumuz için üstümüz başımız dökülürdü. Okul arkadaşlarımın çoğunu şimdi hatırlamıyorum. Hatırladıklarımın da çoğu öldü. Rıfat, iki üç yıl önce buraya geldi, Kavaklara gittik, eskileri andık. Bu lakap bana okuldaki çalışkanlığım ve saflığım yüzünden verilmişti. Okulumuz o yıllarda Rıfat'ın yazdığı gibi değildi pek. Bir kere derslerde çıt çıkaramazdık. Disiplinli bir okuldu. Sadece öğretmenler gittikten sonra yatakhanede birbirimize şakalar yapardık. Hepimizin kilitli özel bir dolabı vardı. Köyden gönderilen yiyecekleri bu dolaba gizlerdik ama arkadaşlar bazen dolabımı gizlice açar, özellikle yaş üzüm geldiğinde yürütürlerdi. Bazıları da gece herkes uyurken üşenmez mutfağa iner bir bezle tencere diplerindeki karaları sıyırıp yatakhanedekilerin yüzlerini boyardı...”
#inek şaban
#kemal sunal
#rıfat ılgaz
#hababam sınıfı