Türkiye’nin terörle mücadele ve güvenlik çerçevesinde kabul ettirdiği 10 maddelik muhtıra sonrasında, İsveç ve Finlandiya NATO’ya üyelik yolunda davet aldı. İki ülkenin şartları yerine getirmeleri halinde, 1949 yılında kurulan İttifak, 32 devletli bir yapıya kavuşacak. Gelişme, kuzeydeki jeopolitik hatta önemli değişimleri beraberinde getirecek. NATO’nun sınırları Soğuk Savaş’ta dahi ulaşamadığı bir düzeye çıkacak. Bu değişimler arasında en dikkat çekeni, Finlandiya’nın NATO’ya tam üyeliğe hak kazanması halinde güvenlik ittifakının boyunun 1300 kilometre daha uzayacak olması. İki ülkenin üyeliğinin Soğuk Savaş 2.0’ı başlatması da işten değil.
İsveç ve Finlandiya’nın olası üyeliklerinin bir önemli etkisi de Güvenlik İttifakı’nın Soğuk Savaş’ta bile temin edemediği, Avrupa kıtasının en kuzeyinden en güneyine tamamını kapsamasının önünü açacak olması. İttifakın kuruluşundan yaklaşık 73 yıl sonra, Avrupa’nın tamamı Kuzey Buz Denizi’nden Akdeniz’e NATO’nun güvenlik şemsiyesine girmiş olacak.
İsveç ve Finlandiya’nın olası üyelikleriyle ortaya çıkabilecek olası sonuçlar, Rusya’nın askeri ve siyasi önceliklerinde tepeden tırnağa bir dönüşümü gerçekleştireceği söylenebilir. Moskova, Kuzey Denizi dahil olmak üzere Baltık Denizi’nde daha fazla güç bulundurmak zorunda kalırken, tehdit algısının boyutu da büyüyecek. Bu da Moskova ile Batılı ülkeler arasındaki gerilimin büyümesine ve Rusya’nın Çin ile askeri işbirliğini artırmasına sebep olabilir. Moskova ve Pekin’in askeri olarak yakınlaşması ve NATO’nun genişlemesi, Soğuk Savaş 2.0’ı tetikleyebilir.