T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 26 TEMMUZ 2006 ÇARŞAMBA | ||
Denilir ki; "Kral Desiderius, kral mıral ama işe yarıyor."ABD Başkanı da öyle... Bush, başkan maşkan ama bazen işe yarıyor. Mesela, 11 Eylül saldırılarının ardından kimse daha ne olduğunu, ne olacağını bilmezken Haçlı seferlerini ilk o telaffuz etti. Terör saldırısını deşifre ediyor diye telaşla üzeri örtülmeye çalışılmıştı. Hani, o laf orasından çıkmadı şurasından çıktı, bu anlamda demedi şu anlamda dedi, onu demedi bunu dedi, 'a' dedi 'ba' dedi diyerek gargaraya getirilmeye çalışılmıştı. Uzun lafın kısası, Bush'u zaman haklı çıkarmıştır. Çünkü zamanı örtecek hiçbir söz yoktur. Putin durduk yere, "Haçlı seferlerinde biz yokuz" demedi herhalde. Haçlı seferleri başlamıştır, sürüyor; Afganistan, Irak ve işte Lübnan. "Dinci faşist İsrail devleti sivil halkın üzerine bomba yağdırıyor" demek, her geçen gün vicdanını kaybeden insanlığa neyi ifade eder? Ve yüzlerce insan öldü demek, ne demek? Sayılar istatistik, ölümler sadece kelimeden ibaret. Dünya kamuoyu bombalara alıştırıldı; alın işte size en korkunç 'bomba'! Ama kaçarken düşürdüğü oyuncağının yanına parçalanmış kolu fırlayan Lübnanlı çocuk hiçbir zaman alışamayacak bombalara! Bir yolun kenarına düşmüş parçalanmış bir bebek. Beyni sedyeye akmış, kafası paramparça olmuş bir çocuk. Yanmış, kömür olmuş cesetler. Kolları, ayakları kopmuş insanlar. Allah'ım bu nasıl vahşet; bu cesedin başı nerde, gövdesi nerde, bu el kimin, bu hangi parçası insanın? ABD, İsrail güvenliğini koruma hakkına sahiptir demişti ya, İsrail devleti bu hakkını Lübnanlı sivillerin üzerinde canice kullanıyor işte. Lübnan katliamını hiçbir kalemin gücü yetmez anlatmaya! Öyle bir barbarlık ki, Picasso'nun Guernica tablosunun dili tutulur, Hitler görse şaşırır. Bu nasıl katliam, bu nasıl vahşet? Yüzü parçalanmış çocukların yüzüne nasıl bakılır? Kıyamet gelsin, gelecekse. Güneş bir mızrak boyu değil, bin mızrak boyu yaklaşsın. İsterse bir büyük göktaşı çarpsın dünyaya, çekim kuvveti kopsun inceldiği yerden. Uzayın boşluklarında kaybolsun dünya, karanlık yüzünü 'kara delikler' yutsun. Vicdanım kanıyor, aklım bulanıyor, Allah'ım affet!. Dinci terör devleti güvenliğini Lübnanlı çocukların, sivillerin parçalanmış bedenlerinde deniyor. Cenevre konvansiyonu sağır, BM domuzlar diktatoryası dilsiz, AB umarsız, Arap işbirlikçiler şerefsiz!.. Siyonist ittifaklı Haçlı seferi değilse bu, neden Avrupa sessiz, neden ABD alkışlıyor bu katliamı? "Tanrının kuzucuklarının" neden 'gıkı' çıkmaz? 'Armageddon' inançlı evangelistler niçin İsa'nın geri gelmesine uygun ortam oluşuyor diye ellerini ovuşturuyor? İnsanlığın vicdanını Lübnan'da çarmıha gerenlere alkış tutanlar veya ses çıkarmayanlar, yeryüzüne bin kez gelse, bin kez çarmıha gererler İsa'yı. İsrail gazetesi Yediot Ahranot yazarlarından S. Schiffer, Lübnan saldırısını durdurmak için herhangi bir neden olmadığını, BM'nin yanı sıra Arap ülkelerinden Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün ve Katar'ın bile desteğini aldıklarını yazıyor. Buna çok sevinme bay Schiffır. Bu durum, şimdilik katliamınıza yardımcı oluyor ama, Arap halklarıyla 'kukla despot liderleri' arasındaki nefret hiçbir zaman bu kadar derinleşmedi. Çünkü 'El-Cezire' televizyonunun internet sitesindeki ankette, Arap halklarının tamamına yakını Lübnan direnişini desteklediğini gösterdi. İsrail'de, üç-beş fanatik haham, devletlerine 'fetva' vermiş; "Çocukları ve kadınları öldürebilirsiniz" diye. Zaten öldürüyorlar! Bu provokatör hahamlar ne demek istiyor? Katliamı hiçbir teolojik tartışmanın içine sokamayız. Onlar istiyor ki; faşist İsrail devletinin politikalarını lanetleyenler, Yahudilere de saygısızlık yapsınlar ki; katliamlar 'antisemit' örtüsüyle sürgit kapatılsın. Hele şu Suudi 'dinci' Şeyh Cabrin'in fetvasına ne demeli? Lübnanlı Müslümanların işgale direnişlerini nerdeyse küfürle itham eden bu örümcek kafalı şeyh bozuntusunun fetvasına bakın hele? Gerici Arap krallıklarının kusmuğu ile beslenen bu adamlar böyle zamanlarda fetva verecek ki, başımıza bombalar yağarken biz mezhepleri, Vehabiliği falan tartışalım. Bu dangalağın kafa 'silsilesi' Şerif Hüseyin'lere dayanır, İbni Teymiyye'nin bastığı toprağa kurban olsun. Bu savaş, savaştan önceki savaş. Lübnan direnişi, bütün bir bölgenin işgalcilere direnişinin ifadesidir. İstanbul Tahran'ın, Kahire Şam'ın elinden tutmadıkça bölgeden işgalcilerin namert eli çekilmez.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |