T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 26 TEMMUZ 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Nazif GÜRDOĞAN

En büyük holding Çin holdingtir

Son yıllarda hangi ülkeye giderseniz gidin, Çin işletmeleri tarafından üretilmiş ürünlerle karşılaşırsınız. Dünyanın en büyük nüfus gücünün sahibi Çin hem üretici, hem de tüketici olarak her ülkenin ekonomik yapısıyla birlikte kültürel dokusunu da etkiliyor. Çinli işletmeler, dünyanın en düşük ücretleriyle çalışmaya hazır işgüçleriyle, büyük ölçüde el emeğine dayanan sektörlerde üretimlerini, her yıl katlıyarak artırıyorlar.

Amerikan filimleri, Japon arabaları gibi, dayanıklı ve dayanıksız Çin tüketim ürünleri de dünya pazarlarında kendilerine sağlam bir yer tuttular. Çin dayatmacı tek parti yönetimiyle, pazar ekonomisinin en başarılı örneklerinden birini veriyor. Devasa bir holding gibi yönetilen Çin, dünyaya açık, bütün kurallarıyla kusursuz bir biçimde uygulamaya çalıştığı pazar ekonomisiyle, dünyanın en büyük uluslararası sermaye çeken ülkesidir.

En büyüğünden en küçüğüne kadar dünyanın bütün işletmeleri, hem alıcı hem de satıcı olarak Çin pazarındadır. Dünyadaki gelişmeleri yakından izleyen Anadolu girişimcileri de, Çin'de kendilerine sağlam bir yer tutmayı başarmışlardır. Onlardan biri de, Çin'i bir tehdit olarak değil de, bir fırsat olarak gören, Pentagurup AŞ'nin öncüsü Salih Aydın'dır. Örnek bir Anadolu girişimcisi olan Aydın, emek yoğun işlerini Çin'e kaydırarak, satış ve hizmetlerde odaklanmış ve kendisiyle birlikte işletmesini de yenilemesini bilmiştir.

Nehirlerin denize akması gibi, kaynaklar da, evrensel ekonomi ve hukuk ilkelerine duyarlı olan ülkelere akar. Çin'de ekonominin önemli bir kesimini deneten dayatmacı bir yönetim olmasına rağmen "Shanghai-Nanjing-Hangzhou" ve "Shenzhen-Guangzhou-Hong Kong" şehir koridorları, "Boston-New York-Philadelphia-Washington" ve "Stuttgart-Frankfurt-Manhaim" şehir koridorları kadar önemli üretim ve tüketim merkezleridir. Bu yüzden, Disney'den Siemens'e kadar bütün dünya işletmeleri Çin'e gitmek zorunda kalmışlardır.

Çin'in son otuz yıldaki büyümesinin kaynağında büyük nüfusu yanında ekonomisini dünyaya açmasıyla birlikte ekonomisiyle de dünyaya açılması vardır. Sınırların önemini yitirdiği bir dünyaya ayak uydurmada, Çin'in yanında Amerika, çok gerilerde kalıyor. Çin dünyada en çok uluslararası sermaye çeken ekonomi politikasıyla, bütün dünyanın taşeronu olan devasa bir holdingtir. Çin Holding dünya işletmelerine hesaplı bir tedarikci ve sağlam bir müşteri olmaktadır.

Çin çok büyük ve çok ucuz işgücüyle dünyanın en yeni taşeronudur. Bilgisayar ekranında Amerikalı tasarımcılar, Hindistanlı yazılımcılar, Çinli üreticiler ve Avrupalı organizatörler buluşarak, dünyanın ekonomik yapısıyla birlikte kültürel dokusunu da şekillendiriyorlar. Türkiye'nin de dünyaya yön veren bir ülke olabilmesi için, dünyayı Pekin'den Los Angeles'a büyük ve tek bir pazar olarak görmesini öğrenmesi gerekir.

Dünyanın her yerinde ana firmaların kazancı, taşeron firmaların kazancından daha büyük olur. Çünkü biri bilgisini değerlendirirken, biri de emeğini değerlendirir. Aslında iki taraf da kazanır. Herkes elinde olandan yararlanır.

İnsan gibi, bilgi de güçtür. En büyük ve en etkili güç, bilgili insandır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi