T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 26 TEMMUZ 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
Bunlar dünyayla dalga geçiyor olmalılar... ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice önce Lübnan'ı ardından İsrail'i ziyaret etti; bu ziyaretlerden nasıl bir sonuç çıkmasını beklersiniz? Lübnan'da kendi gözleriyle müşahede ettiği yıkıntıyı ve mâsum insanların dökülen kanını İsrail'in yüzüne vurmasını herhalde... Hadi, o kadar uzun boylu değil diyelim, hiç değilse İsrailli muhataplarına dönüp, "Orantısız güç kullanımına son ver" ricasında da bulunamaz mıydı? Ne onu, ne de ötekini yaptı Rice; İsrail Başbakanı Ehud Olmert'le görüşmesinden sonra, kameralar karşısına geçip, "Yeni bir Ortadoğu'nun zamanı geldi" dedi. Görüntüye dikkatle baktım; ikilinin yalnızca dudakları değil gözlerinin içi de gülüyordu. Ne tuhaf bir tablo: Hedef seçilen ülke oluşturulan çok-uluslu bir koalisyon gücü (Afganistan'da olduğu gibi) veya ABD-İngiliz ortak cephesi (Irak'ta olduğu gibi) ya da tek başına İsrail (Filistin ve Lübnan) tarafından çökertilecek, ardından "Yeni Ortadoğu artık hazır" diye bayram edilecek... Buna göre, 'Yeni Ortadoğu Düzeni', o coğrafyadaki ülkelerin yıkımı, o ülkelerde yaşayan insanların kanları ve canları üzerine kuruluyor demektir. Afganistan'da çok-uluslu bir NATO gücü görev yapıyor. Irak'ta müttefik güçler hızla çekildikten sonra ABD-İngiltere ortak gücü ülkeyi kontrol altında tutmayı sürdürecek. Lübnan ve Filistin'in altyapısını tahrip eden İsrail askerleri çekilecek, buraları zapt-u rapt altına almak üzere yine çok-uluslu bir askerî güç oluşturulacak. Hizbullah ve Hamas'ı silâhsızlandırmayı amaçlayan bu ortak güç BM adına mı bu görevi üstlensin, yoksa NATO adına mı, tek tartışılan nokta bu... "Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa..." Rice ve Olmert'in gözlerinin içine kadar güldükleri kadar var; böyle bir projeye ancak gülünür... Lübnan'a gittiğinde Rice, karşısına çıkanlardan, o ülke halkının gerçek hislerini öğrenme fırsatı bulmuştur herhalde. Hizbullah, evet bir 'Şii' örgüt, silâhlı da, bu sebeple Lübnan'da yaşayan 'Şii-olmayan' kitlelerin Hizbullah'ın silâhtan arındırılması projesinden mutluluk duyması gerekirdi. Oysa, yıllarını Hizbullah'a karşı siyasî mücadeleyle geçirmiş ünlü politikacılar ve Hıristiyan unsurlar dahil neredeyse bütün Lübnan, "Biz bugün Hizbullah'la birlikteyiz" mesajını veriyorlar... Ülkede Amerika-yanlısı bir sivil toplum projesini yürüten genç bir kadının ağzından, bundan aylar önce, "Ben bir Hıristiyanım, ama benim düşmanım Hizbullah değil, İsrail" tespitini işitmiştim... Taliban iktidardan devrildikten, Washington-yanlısı bir rejim kurulduktan sonra da Afganistan işgal altında kalmaya devam ediyor; Taliban'da şikâyet konusu yapılan ne varsa daha fazlasını Hamid Karzai yönetimi gerçekleştiriyor... Irak'ta siyasî durum Saddam döneminden daha karmaşık; pek çok temel hak ve özgürlükler (özellikle kadınlarla ilgili olanlar) alenen çiğneniyor... Olsun, işgale rıza gösterdiği sürece, ABD-İngiliz ortak cephesi, Irak'ta yönetime ses çıkarmak niyetinde değil. Hizbullah silâhını bıraksa, buna karşılık siyasî ideolojisini Lübnan'da geçerli kılmaya kalksa, Rice-Olmert cephesi buna da itiraz etmeyebilir... Bu projeye kim olumlu yaklaşırsa yaklaşsın, insan onurunu göz ardı ettiği, bir tür kölelik düzenini bölgeye zorla giydirmeyi amaçladığı için, insanlıktan nasibi olan herkesin isyan etmesi gerekir. Binlerce yılın hukukî ve medenî kazanımlarının bütününü yok edecek bir haksız düzene kapı aralanıyor çünkü. Türkiye'nin böyle bir proje içerisinde yeri olamaz.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |