T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 13 ŞUBAT 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hüseyin HATEMİ

Zulmetin Daniskası

Sevgi dini mensupları müsterih olsunlar: Bütün bu rezillikler ve alçaklıkların hiçbirisi Rabb'in insanlığa en yüce nimeti olan Sevgili'ye asla zarar veremez. Alemlere Rahmet olan o Nûr, zulmetden ne zarar görebilir ki? Sadece Nur'un gerçek varlığı vardır, çünkü Allah'dandır. Zulmet; insanın kendisini Nur kaynağından yoksun kılmasından, Nur huzmelerinin gönlüne nüfuz etmemesi için araya perde koymasından doğar. Bu perdeyi kaldırmamakta direnen bedbahtlarda kendi içyüzlerinin çirkinliğini işte çizenler, açıkça onayanlar veya timsah gözyaşı dökenler ancak böyle karikatürlerle, şeytan âyetleri gibi kitaplarla kendi ruh hastalıklarının teşhisi için malzeme vermiş olurlar, yoksa Tabibler Tabibi'ne ne zarar verebilirler ki?

O Sevgili'ye gönül verenlerin endişesi ve acısı ancak şu yöndedir: Buz o Sevgili'yi tanıtmak, zulmete yol açan perdeleri kaldırtmak, bu bedbahtlara yardımcı olmak için ne yapıyoruz? Biz de bu perdelerden satın almak için kuyruğa girenlerden isek, önce kendimizi kurtarıp derhal kuyruktan çıkmamız gerekir. Daha sonra da "bu kuyruktan çıkın, bende bu zulmet perdelerinin daniskası diğer bir deyişle: asıl Danimarkacası var, benim markamdan olan perdeler Nûr huzmesinin hiçbin sızıntısına yol vermeyecek ölçüde güvencelidir" kabilinden çığırtkanlık yapanların elinden kolumuzu, eteğimizi kurtarıp gönlümüzün penceresini ardına kadar ahmed güneşinin ışığına açmalıyız. Zulmet perdelerinin sayısız markaları ve tacirleri arasında da nice haklı ve haksız rekabetler vardır. Danimarka imalatına eskiden beri bir rağbet olduğun sezenler, "bende perdenin daniskası var!" diyebilmek için, Avrupa'nın ahlâki çöküntüsünü Danimarka'dan ve "üçüncü bin yıl" yaklaşırken, onbeş-onaltı yıl önceden başlattılar. Bu zulmet perdesi derhal Avrupa Pazarı'nda yayılmaya başladı, rağbet gördü ve sınırımıza dayandı. Şimdi de, İran'a "nükleer enerji" bahanesi ile bir vur-kaç operasyonunun şartlarını hazırlayabilmek, İslâm Alemi ile Avrupa Birliği ilişkisinin kesinkes koparılmasını sağlamak için hiçbir "uluslararası antlaşma" ile kendisini bağımlı saymayıp bu andlaşmalar ancak "kavimler" için "boyunduruk" hükmünde gören -Taha Kıvanç'ın deyimi ile- "global derin devlet", karikatür desenli ve daniska markalı karartma perdelerini pazara çıkardı. Bizim yapmamız gereken de bu zulmet tacirlerinin ipliğini pazara çıkarmaktır, yoksa onların ekmeğine yağ sürmek değildir.

11 Eylül 2001'in hemen öncesinde bütün Avrupa Kilisesi Ruhanî Reisliği'nin önderliğinde "charta oecumenica"yı yayımladılar. 11 Eylül ile aynı yılda da Avrupa Meclisi'ndeki hristiyan partileri bu bildiri temeline dayanan bir metin yayımlanarak "müslümanlar, ilişki kurmamız gereken en yakın komşularımızdır" dediler. Bu beyan, zulmet perdesi tacirlerinin kurdukları alarmı çözdü ve derhal 11 Eylül 2001 şeametli olayı sahnelendi, ardından Afganistan ve Irak saldırıları geldi. Şimdi bilmem Avrupalı hıristiyan demokratlar, gölgesinde mevsimler boyu oturduğumuz, -Hazret-i Mesih'in deyişi ile- o iyi Ağaçın (Tûba, Şecere-i Tayyibe) altında imzaladıkları bu sözleri anıyorlar ve yine bilmem ki o güzel günler için şimdi yanıyorlar mı? Yoksa onlar için de "dün dün, bugün bugün müdür"? Böyle değilse seslerini yükseltsinler: 11 Eylül sisi altında biribirimizi göremez olduk, sesinizi duyalım, hâlâ Kutlu Ağac'ın, Doğu'dan da Batı'dan da olmayan, fakat dalları Doğu'ya da Batı'ya da, Kuzey'e de Güney'e de uzanan, "kutlu Zeytin Ağacı"nın (Kur'an-ı Kerim, Nur Suresi, -Nur Ayeti), "Dağ vaazi" Ağacı'nın altında mısınız? Yoksa siz de karikatör desenli, daniska marka zulmet perdelirini satın alarak "şecere-i mel'ûne"nin, Kutsuz Ağac'ın altına mı göçtünüz?

Ses beklerken çarçabuk bir de herbirimiz kendimize bakalım: Biz de o ağacın altında mıyız? Değilsek, önce kendi gözümüzdeki kutsuz ağaç kıymığını çıkaralım, sonra başkasının gözündeki çöpü görelim.

Unutmayalım ki: daniska markalı, karikatür desenli, "ışık geçirmez" güvenceli zulmet perdesi tacirlerinin iflâsı çok yakındır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi