T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 7 ŞUBAT 2006 SALI | ||
|
Hicrî ayların ilki olan Muharrem ayı, Müslümanlar açısından iki yönüyle önemlidir: Hicrî yılbaşının Muharrem ayının birinci günüyle başlaması, aşure orucu ve aşure tatlısı dolayısıyla aşure ayı olması. Hicrî yılbaşı Hz.Muhammed (s.a.) İslâm dinini tebliğ etmek için Mekke'deki ortamın elverişsizliği üzerine 1 Muharrem 622'de kuzeydeki eski adı Yesrib olan Medine'ye göç etti. Bu hicret, İslâm ve insanlık tarihinde bir dönüm noktası oluşturdu. Araplar, takvim kullanmazlardı, yaşanan önemli olaylar temel alınarak tarih belirlenirdi. Hz.Ömer (r.a.) devrinde, hicretin 17. yılında, Hz.Ali'nin (r.a.) önerisiyle hicret, takvim başlangıcı kabul edilerek yılbaşı olarak belirlendi. Aşure orucu Muharrem ayının ikinci özelliği, içinde aşure orucunun yer almasıdır. Kamerî ayların ilki olan Muharrem'in onuncu gününe "aşure günü" (onuncu gün:yevm-i âşûrâ) adı verilir. Aşure günü oruç tutmak, eski bir gelenekti. Bu yüzden, bu geleneğe İslâmî renk vermek üzere, tutulma biçimi değiştirilmiştir: a) Sünnet olan aşure orucu: Muharrem'in onuncu günü, bir gün öncesiyle, yani dokuzuncu ve onuncu (yani bu yıl itibarıyla, bu haftaki Çarşamba-Perşembe) günlerini veya bir gün sonrasıyla, yani onuncu ve on birinci (bu haftaki Perşembe-Cuma) günlerini oruçlu geçirmek sünnettir. Efdal olan, dokuzuncu ve onuncu günleri birlikte tutmaktır. Medine'ye hicretten sonra Yahudiler Hz.Musa'nın bu günde oruç tuttuğunu bildirince, Hz.Peygamber (s.a.) "Ben Musa'ya, sizden daha yakınım" buyurmuş ve aşure gününde oruç tutulmasını istemiştir. (Buharî, sıyâm, 69; İbn Mâce, sıyâm, 41) Câhiliye Arapları (Kureyş) da aşure orucu tutardı. Hz.Peygamber (s.a.) de Ramazan orucunun farz kılınmasından önce aşure orucunu tutmayı emretmiştir. (Müslim, sıyâm, 116) Medine'ye hicretten sonra da aşure orucuna devam etmiştir. Aşure orucunun sevabı konusunda, şöyle buyurur: "Aşure orucunun önceki yılın günahlarına keffaret olacağını umarım." (Tirmizî, savm, 48; İbn Mâce, sıyâm, 41) Ramazan orucunun farz kılınmasından sonra, aşure orucu sünnet olarak kalmıştır. Hz.Peygamber (s.a.) Ramazan orucu farz kılınınca, aşure orucu tutmayı bırakmıştı. Bu konuda, muhtemelen son tuttuğu aşure orucu sırasında, şu açıklamayı yapmıştır: "Bugün aşure günüdür. Aşure günü oruç tutmak, size farz kılınmamıştır. Ben oruçluyum. İsteyen tutar. İsteyen de tutmaz." (Buharî, savm, 68) Nitekim, sahabeden kimileri bu orucu tutmuş, kimileri de tutmamıştır. (Buharî, savm, 69; Neseî, zekât, 35) b) Mekruh Olan Tek Günlü Aşure/10 Muharrem Orucu: Muharrem ayının yalnız onuncu günü oruç tutmak tenzihen mekruhtur. Bunun sebebi, Yahudilere benzemek ve onları taklit etmektir. Af ve Kurtuluş Günü Geleneksel İslâmî literatürde, on kadar önemli tarihî olayın, Yüce Allah'ın on peygambere on ikramda bulunuşunun, aşure gününde (yevm-i aşura) meydana gelmiş olduğu kabul edilir. Bu olaylar, şunlardır: 1) Yüce Allah, Hz.Adem'in (a.s.) tövbesini kabul etti. (Abdurrezzak, Musannef, 4/291, no: 7852) 2) Hz.İdris'i (a.s.), yüksek yere (semaya) çıkardı. 3) Hz.Nuh (a.s.), gemisini Cudi Dağı'na indirdi, kurtuluşa erdi. 4) Hz.İbrahim (a.s.) doğdu (Ali Mutteki, Kenzü'l-Ummal, 8/576, no: 24256), kendisine Halîlullah adı verildi, Nemrut'un ateşinden kurtuldu. 5) Hz.Süleyman'ın (a.s.) tövbesi kabul edildi, mülkü red ve ilhak edildi. 6) Hz.Eyüp'e (a.s.) hastalığı konusunda şifaya kavuşarak sıhhat ihsan edildi. 7) Hz.Musa'ya (a.s.) kavmiyle birlikte Kızıldeniz'den geçerek denizden kurtuluş verildi, şerrinden kurtulduğu Firavun ise denizde garkoldu. 8) Hz.Yunus (a.s.) balığın karnından kurtuldu. 9) Hz.İsa (a.s.), semaya yükseltildi. (* Hz.İsa doğdu. -Mutteki, Kenzü'l-Ummal, 8/576, no: 24256) 10) Ümmet-i Muhammed için mükerrem kılındı. Bu konuda, ayrıca aşure gününde Hz.Yusuf'un (a.s.) kuyudan çıkarıldığı, Hz.Davud'un (a.s.) tövbesinin kabul edildiği, Hz.Süleyman'a (a.s.) mülk verildiği, Hz.Yakub'un (a.s.) Hz.Yusuf'a (a.s.) hasretinden ağlaması sonucu kapanan gözlerinin açıldığı rivayetleri de vardır. Hz.Peygamber (s.a.), af günü konusunda, şöyle buyurur: "Ramazan dışında da oruç tutmak istersen, Muharrem ayında tut. Çünkü o Şehrullah (Allah'ın ayı)dır. O ayda bir gün vardır ki, Allah onda bir kavmin günahlarını affetti (tövbelerini kabul etti), bir başka kavmin günahını da affedecek." (Tirmizî, savm 40; Dârimî, savm, 45) Bu tarihî olayların tam aşure gününde oluşu, tamamen bir kabule dayalıdır, dolayısıyla temsîlî bir değer taşır. Muharrem ayı ve aşure günü vesilesiyle, bu olaylar üzerine okuyarak veya bilgi tazeleyerek, kendimiz için ibretler çıkarmak gerekir. Bütün bu sebeplerle aşure geleneği, çok eski tarihlere dayanır. Hz.İbrahim'e (a.s.), Hz.Nuh'a (a.s.), hatta Hz.Adem'e kadar dayandırılır. Bu açıdan, dinler tarihinin çok eski saygı duyulan günlerindendir. En yaygın milletlerarası saygınlığı bulunan gündür. Aşure günü, İslam tarihinde çok belirleyici olan acılı bir olayı da barındırır. Hz.Hüseyin, Emevi Devleti hükümdarı Yezid'in ordusu tarafından, 55 yaşındayken Kerbela'da çok acıklı bir biçimde yine aşure gününde şehid edildi. (10 Muharrem 61/10 Ekim 680) Aşure tatlısı Tahıl ve kuru meyvelerden yapılan tatlıya da aşure çorbası veya kısaca aşure adı verilir. Bu günde aşure tatlısının pişirilme sebebi, Hz.Nuh'un (a.s.) gemisi dağa oturunca, gemidekilerin tufandan kurtulduktan sonra gemide ne kadar artık erzak varsa toplayıp bir şükran çorbası pişirmiş olmalarıdır. Aşure, Muharrem başından veya aşure günü olan onuncu gününden itibaren ay sonuna kadar, hatta bazen daha da uzun süre eşe dosta ve konu komşuya dağıtılarak toplum içinde kaynaşmaya ortam hazırlar. Milletimizin önemli geleneklerinden biri, bu aşure dağıtımıdır.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |