T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 7 ŞUBAT 2006 SALI | ||
|
Kanaatimce şiir, zaman zaman felsefenin, edebiyat ve hikemiyatın da hattâ atasözlerinin de kaynağı olmuştur.. daha ileri gideceğim: şiir her zaman bir dilin, bir lisanın güçlü bir besleyicisi olmuştur.. güçlü şairler, mensup oldukları dilin âdeta yeniden kurucusu, yapıcısı haline gelmişlerdir.. Yunus Emre'nin, Süleyman Çelebi'nin, Fuzuli'nin, Bâki'nin, Nedim'in, Şeyh Galib'in, Namık Kemal'in, Fikret'in, Mehmed Akif'in, Yahya Kemal'in, Mehmed Emin Yurdakul'un, Ahmed Haşim'in, Ziya Gökalp'in, Necip Fazıl ve Arif Nihat Asya'nın, hattâ Nazım Hikmet ve Orhan Veli'nin Türk diline yaptığı etki ve katkıları yok farzetmek veya küçümsemek ihtimali ve imkanı mevcut olamaz!.. Şairler bir dili, kullandıkları veya yeniden icadettikleri kelimelerle hem genişletir ve geliştirirler, hem de dilin o günkü varlığı ve imkânları ile ruhlarındaki duygu ve fikirleri ifade ederek, dilin o günkü fotoğrafını, halini ahvâlini, işleyişini gelecek nesillere aktarırlar... Size bugün gerçek bir şairin, Bahaeddin Karakoç'un "Sürgün Vezirin Neşideleri" isimli son kitabından gelişigüzel alınmış bir mısralar demeti sunuyorum:
*kefenim koynumda ipim boynumda benim
Mısralarda bir anlam ve duygu diriliği, bir atasözü, bir hikmet kokusu, beşeri bir hal ve ahvâle vurgu özelliği bulmuyor muyuz!. aziz şaire uzun ömür dilerken, ruhundaki zenginlikten daha nice mısralar beklediğimizi bildirmek isterim...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |