T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 7 ŞUBAT 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Melikşah UTKU

Körfez sermayesini çekmek için

Körfez sermayesi, körfez ülkelerini büyük ölçüde dönüştürmeye başlamış durumda. Bölgeyi ziyarete gittiğinizde edindiğiniz ilk intiba, şehirlerin büyük bir şantiyeye dönüşmüş olduğu izlenimi.

Bu, sadece Dubai gibi Ortadoğu'nun ticaret merkezi ve Bahreyn gibi finansal merkezi olan bölgelerle sınırlı da değil. Özellikle son dönemlerde önemli doğalgaz kaynaklarına sahip olduğu anlaşılan Katar da muazzam derecede değişen yerlerden.

Körfez'de biriken sermayenin çevre ekonomileri de etkisi altına alması kaçınılmaz. Bu meyanda özellikle bu ülkelerle ticari veya taahhüde dayalı hizmet ilişkisi bulunan ülkeler, bölgedeki bu yükselişten nasipleniyor. Yine bu çerçevede bu ekonomilere yavaş da olsa bir sermaye akışı gözlemleniyor.

Ancak Körfez sermayesi, sahilden olta atarak yakalanacak bir balık değil. Ülkemiz için anahtar kavramlardan biri haline gelen bu kaynağı, ülke ekonomisine kazandırmanın yolu ilişkilerin pekiştirilmesinden geçiyor.

Araplar genelde yatırımlarını kolay nakde çevrilebilen araçlara yöneltmeyi tercih ediyor. Yine bu çerçevede gayrimenkul, tasvip edilen bir yatırım aracı. Bir kısım tasarruf sahibi ise, bölge piyasalarındaki yatırım araçlarında yaşanan yüksek getiri ve fiyat artışlarına rağmen, bu artışların hayli gerisinde kalan çok daha az riskli banka mevduatlarına yöneliyor. Arap sermayesi içinde doğrudan sınaî veya ticari bir yatırıma yönelecek kısım hayli cüzi.

Bölge insanı nezdinde, geçmiş iktisadi tecrübesi pek de istikrarlı olmayan bir Türkiye'ye yatırım, özellikle de nakde çevirme potansiyeli dar veya aracın performansını şeffaf bir şekilde izleme imkânı kısıtlı ise, pek cazip gözükmüyor.

Bunu yıkmanın tek yolu güven tesis etmek. Bu ise uzun vadeli ve hata kabul etmeyen bir süreç. Bu konuda öncelikle devletin yapması gerekenler var. Türkiye'nin bölge insanına tüm detayıyla anlatılabilmesi gerek. Başta devletin borçlanma ve gelir senetlerinin bölgeye ihracı, bölge insanının Türk yatırım araçlarına ısınmasını temin edecektir. Yine Hazine garantili kimi projelerin bölgede tanıtılması ve pazarlanması, yabancılık eşiğinin aşılmasına katkı sağlayacaktır.

İkinci aşamada Körfez bankaları ile Türk bankalarının karşılıklı iletişiminin gelişmesi gerekir. Birbirine yabancı iki bankacılık piyasasının olduğu bir ortamda, bireysel yatırımcıların yekdiğerinin yatırımına destek olmaya çalışması fazla anlamlı olmayacaktır.

Bu arada özel kesimin de Körfez'e yönelmesi sağlanabilir. Bölge finansal piyasalarına tahvil, varlığa dayalı menkul kıymet, hisse senedi ihracı, tahmin edildiği kadar zor değil. Birkaç büyük şirketin öncülüğünden sonra bu araçlarla önemli miktarlarda talep gelebilir. Yine mümkün gözüken bir yol da, gayrimenkule dayalı projelerin buralarda pazarlanmasıdır. Tematik tatil köyleri, iskâna yönelik siteler, hastaneler ve alışveriş merkezleri ilgi çekecektir.

Sıkça yaptığımız bir hata var: Kısa yoldan köşe dönmek. Böyle bir yaklaşımla geçmişte Rus pazarını kaybetmiş, Arap turistleri ülkemizden kaçırmıştık. Arap sermayesi bu yaklaşımı hissettiği anda başka yatırım bölgelerini tercih edecektir.

Körfez'de fısıltı gazetesi muazzam hızlı çalışıyor. Oyunu bu kez kuralına uygun oynayalım. Gerekiyorsa, bel altına vuranı biz cezalandıralım.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi