T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 7 ŞUBAT 2006 SALI | ||
|
Olan-bitenin yanlışlığını görmeyen yok, ancak sıra tedbir almaya gelince herkesin eli-kolu bağlanıyor. "Kışkırtmalara gelmeyin" demekten öte aklı başında bir öğütle insanlar önüne çıkan olmuyor. Hergün bir yerlerde kitle eylemleri yapılıyor, 'düşman' bellediği kişiler üzerinden kendi intikamını almaya kalkışanlar da oluyor. Bazı başkentlerde diplomatik temsilcilikler de hedef. Beyrut'ta pazar günü başgösteren eylemlerde çok çarpıcı bir sahne gözlerden kaçmadı: Kitlelerin önünde dinadamı kıyafetli kışkırtıcılar da yer alırken, aynı kıyafeti üzerinde taşıyan başka dinadamları sükûnet ve itidal çağrısında bulunuyordu. Böyle ortamlarda, kitleler, kışkırtıcı sözleri sağduyu tavsiyesine tercih ederler. Bu defa da rutin değişmedi ve Beyrut'ta da kaybeden sağduyu oldu. Konu ve dünyanın hali kışkırtmalara çok müsait çünkü. Hz. Peygamber'in kişiliğine yönelik saygısız her saldırı bugüne kadar en aşırı tepkilerle karşılanmıştır. Yalnız bugün değil tarihte de. Bu sebeple, İslâm Dünyası'nda kitleleri kışkırtmayı hedefleyenler hangi sinir uçlarıyla oynayacaklarını iyi biliyorlar. Bu defa da, Hz. Peygamber'i tezyif amaçlı karikatürler kışkırtma işlemi için kaşıma noktası oldu. Dünyanın hali de kışkırtmalara müsait. İslâm coğrafyası hayli zamandır dış etkilere açıktı; son yıllarda bu etki fiilî işgale dönüştü. Afganistan ve Irak'ta işgal sürüyor; İran ve Suriye de topun ağzında. Batı, bir bütün olarak, İslâm Dünyası hakkında hiç hayırhah düşünceler taşımadığı izlenimini vermekten geri durmuyor. Bu coğrafyanın insanları, Batı'nın tavrını eğilimlerine göre yorumluyorlar; kimi doğal kaynaklarına göz dikildiğini düşünüyor, kimi ise dini inançlarının hedef alındığını... Batı da bu değerlendirmeleri boşa çıkartmak, yanlışlamak için çaba göstermiyor; inançlarının hedef alındığını düşünenler de, doğal kaynaklarına göz dikildiğine inananlar da bu gözlemlerini destekleyecek sözlü/yazılı bilgi ve belgelere ulaşmakta zorlanmıyorlar. 'Uygarlıklar çatışması' tezinin herkesin zihninde silinmez biçimde yerleştiği günümüz ortamında, kitlelerin yargılarını kırmak hayli zor. Kışkırtılmış ortam yönetimlerin de işine geliyor... Anlamsız ve gerekçesiz bir savaşı başlatıp sürdürenler açısından, İslâm Dünyası'ndan alınan her radikal görüntü bir cankurtaran simidi. Temsil kâbiliyetini yitirmiş bizim coğrafyadan yönetimler de, kitlelerin dikkatini dağıtacak her aşırılığı müsekkin hapı gibi görüyorlar. İslâm Dini'ne ve kutsallarına saldırıyı en şiddetli kınayanlar Batı'daki savaş karşıtları; karikatürleri yayınlayanlar ise radikalizmi kınamak için bunu yaptıkları iddiasındalar... Oysa, karikatür yayınıyla başlayan süreç, Batı'da savaş karşıtı cepheyi zayıflatan bir etkiye sahip; İslâm Dünyası'nda ise radikalliği körüklüyor... Böyle bir ortamda kışkırtılmış kitleler üzerinde hâkimiyet kurmak zor olduğundan kışkırtma amaçlı girişimleri boşa çıkartmak da âdeta imkânsızdır. Günümüzdekine benzer ortamlarda sağduyunun sesi duyulmaz olur, kışkırtıcılar ile kışkırtılanlar gelişmeleri birlikte etkiler durur... Bütünüyle umutsuz olmayalım. Yapılanın farkına varır ve kışkırtanın kimliği ile kışkırtma amacını doğru tespit edebilirsek, ne kadar zor olursa olsun, bu oyunu yine de bozabiliriz. Hatta, benzer oyunların tekerrür etmesinin de önüne geçebiliriz. İslâm Dünyası'nda Türkiye gibi bir ülkenin, Türkiye'de de Ak Parti hükümetinin varlığı bu yönde önemli bir şans. Sağduyuyu hâkim kılmak öncelikle Türkiye'nin ve hükümetin görevi.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |