T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 7 ŞUBAT 2006 SALI | ||
|
Geçen haftaki bir yazımda, kendisini "Çılgın Türk" ilan eden CHP lideri Deniz Baykal'dan, bir çılgınlık daha yapmasını ve karı-koca sahip oldukları malları nasıl edindiklerini, bu malları satın almaya yetebilecek yükseklikteki avukatlık kazancının hangi kriterlere göre vergilendirildiğini açıklamasını istemiştim. Aslında bana ne! İster açıklar, ister açıklamaz. Bir kısım okuyucu, Baykal'dan istediğim şeyi, diğer siyasetçilerden isteyip isteyemeyeceğimi soruyor. Haklı bir soru. Gelgelelim, değerli genel başkan Baykal'ın önceliği şurada: Önce, bir söylentiyi üzerine alınıp "Sözü edilen siyasetçi benim" diye bir açıklama yaptı, sonra da durup dururken bir malvarlığı tartışmasını başlattı. Sonra da, bildiğiniz gibi, bir gazeteciye, son halini henüz Yargıtay Başsavcılığı'na bildirmediğini söylediği malvarlığının dökümünü yaptı. Bence iyi etti. Dileriz bu davranışı örnek olur. Doktor R. Koç, "Erdoğan'ın malvarlığını sorgulama düşüncenizi Baykal'ın detaylı açıklama yapma şartına bağlamanız doğru mu sizce?" diye soruyordu. Hiç doğru değil. Ahlaklı bir davranış da değil. Fakat, ben kimsenin malvarlığını sorgulamıyorum; eskilerin ifadesiyle, "müddei" değilim. Müddei, bu ülke için "her türlü çılgınlığı yapacağını" söyleyen Sayın Baykal... Nitekim, en ateşli malvarlığı tartışmacısı olarak geçen hafta çıktı bir gazeteci arkadaşımıza bazı açıklamalar yaptı. Çok iyi etti. Bu bir cesaret örneğidir. Alkışlanmalıdır. Ben de alkışlıyorum. Fakat açıklamalarında izaha muhtaç bazı hususlar vardı. Mesela, şahsi servetim diyordu. Oysa, ilgili kanuna göre, "kanun kapsamına giren kişilerin kendilerine, eşlerine, velayetleri altındaki çocuklarına ait mallar, haklar, alacaklar, gelirler ve bunların kaynakları, borçları ve sebepleri de" mal bildiriminin konusunu teşkil ediyordu... Ama Baykal'ın bildiriminde hanımefendinin sahip olduğu mallar yer almıyordu. Neden? Belki de unutmuştur. İnsan bazen hafızasını toparlayamıyor, en yakınındakileri bile unutabiliyor. Kaldı ki, binlerce meseleyle uğraşan Baykal'ın bu küçük ayrıntıyı hatırlayamamış olmasını da dünyanın sonu olarak görmüyorum. İkincisi, Baykal, miras yoluyla edindiği bir ev ve bir dairenin yarı hisselerini saymazsak (hadi saymayalım), sahip olduğu herşeyi siyaseten yasaklı olduğu "avukatlık dönemindeki birikimleriyle" elde ettiğini söylüyordu. Demek ki çok çok iyi kazanan bir avukattı. Peki, bu kadar yüksek kazancın karşılığında devlete ne kadar vergi ödemişti? Benim üzerinde durduğum hususlar bunlardı. Dilerse bu konuları da açıklığa kavuşturabilir. Dilerse tabii... Dilemezse de bize ne, kime ne, kamuoyuna ne! Bir usulsüzlük yaptıysa (ki, ben yaptığını düşünmüyorum), bu ülkede yasalar var, savcılar var, mahkemeler var; biz neden çenemizi yoralım! Madem söz liderlerin malvarlığından açıldı, "bu dünyaya geldiği gibi gideceğini" söyleyen İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in malvarlığıyla ilgili yaptığı açıklamayı aktararak bitireyim. Ben çok sevdim... "Hiçbir taşınmaz malım yoktur" diyor Perinçek, "Evim, arsam, yazlığım, bankada param bulunmuyor. Bundan dolayı hiçbir eksiklik duymuyorum. Benim ve eşimin, taşınır mal olarak, 10 bin kadar kitabımız, bir piyanomuz, bağlamamız, curamız ve gördüğünüz gibi basit ev eşyalarımız bulunuyor."
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |