T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 7 ŞUBAT 2006 SALI | ||
|
Le Monde gazetesi gibi Avrupa'nın ciddi basın organları hâlâ dine hakaretin düşünce özgürlüğüne girdiği iddiasında... Ama mesele düşünce özgürlüğü, din özgürlüğü, dine saygı tartışmasını aştı, başka bir raya oturdu... Ateş dünyayı sardı... Somali'den İran'a, Irak'tan Suriye'ye, Lübnan'dan Hindistan'a kadar protestolar şiddetle iç içe girdi. Batı'yı kuşatan karikatür rezaleti, bu rezaletin Müslüman toplumlarda yol açtığı tepkiler Batı'dan Doğu'ya siyaret eden vahim bir ruh haline işaret ediyor... Adeta bir "dünya savaşı öncesi yaşanan kültürel aşağılama, nefret, öfke, seferberlik hali" var ortada... Önceki gün Beyrut'ta yaşananlar bu ruh halinin en önemli göstergesi... Lübnan önemli bir yer... Müslümanlar ve Hrıstiyanları birbirine kırdıran bir iç savaş deneyimine sahip, bu felaketten ders çıkaran bir ülke.... Nitekim bugün bu ülkede Katolik Maruniler, Grek Ortodokslar ve Müslümanlar arasındaki ilişkiler sivil toplum üzerinden yeniden kuruluyor, farklı dinden insanlar Lübnanlılık fikri etrafında yeniden bir araya geliyor. Beyrut'ta Hristiyanlar Başbakan Hariri öldürüldüğünde isyan etmişler, gözyaşı dökmüşlerdi... Ama iki gün önce karikatürlerden güç alan görünmez bir el ortaya çıktı ve Lübnan yeniden karıştı... Batı'daki garip tartışma zemini ile Doğu'da onun ürettiği tepki zemini radikalizmi ve radikalleri besledi... Neler mi yaşandı Beyrut'ta? Ajans ve basın bültenlerinden okuyalım: "15 bin kişi protesto gösterisi yaptı. Tekbir getirerek yürüyen göstericileri polis havaya ateş açarak, göz yaşartıcı bomba ve tazyikli suyla dağıtmaya çalıştı. Polisin güvenlik çemberini yarmayı başaran kalabalık önce Maruni Kilisesi'ni taş yağmuruna tuttu, ardından Hıristiyan mahallesi Ashrafieh'e ulaştı. Burada Hıristiyanlara ait ev ve iş yerlerine taşlarla saldıran protestocular binaların camlarını aşağı indirdi. Mezhep çatışması yüzünden 15 yıl iç savaş yaşayan Lübnan, Müslümanların öfkesinin Hıristiyan mahallesine yönelmesi nedeniyle diken üstünde..." Müslüman ile Hristiyanın çatışması... Bunu arzu edenler gün be gün, adım ve adım hedeflerine ilerliyorlar... Beyrut sahnesinde bu çatışmanın adeta bir similasyonu yapıldı... Elbette Şam ve Beyrut'ta yaşananlara karşı çıkılmalıdır, bunların önü alınmalıdır... Tepkiler kazandığı şiddet boyutu elbette şiddetle telin edilmelidir. Ediliyor da... Türkiye'den Avrupa'ya, Erdoğan'dan Gül'e ve İspanyol başbakanına, Beyrut müftüsünden Hayrettin Karaman'a herkes üzerine düşen görevi yapıyor. Müslümanları sükunute davet ediyor. Batı'yı farklılıklara saygılı olmaya çağrıyor. Kimi Batı gazeteleri de aynı hatta yer alıyor... Ama bu sorunu tetikleyen bir o malum tavrı ortadan kaldırmıyor... Danimarka hâlâ özür dilemeye yanaşmıyor... Hâlâ bomba etkisindeki karikatürleri fikir özgürlüğü adı altında savunanlar var... Ama sorun daha da derin... Zira bu tahkir kültürel ve siyasidir, Batı'dan Doğu'ya yönelmektedir. Kültürel ve siyasidir çünkü "bir topluluğun değerleriyle alay etmek bir özgürlük ifadesi değil, bir üstünlük gösterisi"dir... Bu gösterinin ona maruz kalan tarafından sindirilmesi talebi ise, "anti semitizme eşdeğer bir İslam fobisine gönderme yaptığı oranda" üstü örtülü bir ırkçılıktan başka bir şey değildir... Dünyayı bu tahkir geriyor... Bir de madalyonun diğer yüzü var... İran geriliyor... Fransa nükleer silah kullanmaktan söz ediyor... Bu da bir tahkir türü haline dönüşüyor, dönüştürülmeye çalışılıyor, beteri iki taraftaki radikaller tarafından kullanılıyor. Ve dünya zihniyet ve din savaşlarının eşiğine geliyor... Bush'tan yana oyun böyle oynanıyor...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |