T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 16 OCAK 2006 PAZARTESİ | ||
Üniversitelerin özerkliği ile YÖK benzeri kurumların özerkliğinin birbiriyle bu kadar ilgisiz, hatta ters orantılı olabildiği bir yer daha var mıdır? Kaçan kurbanlıklarla itlaf edilen kanatlı hayvanların görüntüleri arasında Cumhurbaşkanı'nın 15 yeni üniversitenin kurulmasına dair kanun teklifini "yeniden görüşülmek üzere TBMM'ye geri" göndermesi gündemde fazla bir yer bulmadı. Sayın Cumhurbaşkanı'nın kanunu geri gönderme gerekçesinde söylediği şu sözler, doğrusu hiç kimsenin itiraz edebileceği türden değildir. Altını beraber çizelim: "Üniversitelerin ... bilimsel ve akademik çalışma ve etkinliklerinin ağırlık ve önemi nedeniyle, her türlü dış etkilerden ve siyasal karışmalardan uzak tutulması ve bilimsel saygınlıklarının korunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Çünkü, üniversiteler akademik nitelikleri nedeniyle tüm çalışmalarında bilimsel ölçütleri göz önünde bulundurmak, nesnel ve yansız olmak zorundadır. Bunu sağlamanın yolu ise, yükseköğretim dışı kurumların, özellikle siyasal erkin, yönetimin herhangi bir evresinden başlayarak bilimsel çalışmaları etkileyecek tüm aşamalardan uzak durmasından geçmektedir... Çünkü, bilimsel özerklik, belirli sınırlar içinde serbestçe karar alıp, bu kararları uygulayabilmeyi; başka bir deyişle, verilen görev alanı içinde kalmak koşuluyla, üniversite dışı yönetsel birimlerin ve siyasal erkin karışması olmadan, işleyişini kendisinin yönlendirebilmesini gerektirmektedir... bilimsel özerklik yönetsel özerkliği de içermektedir. Yönetsel özerklikle bilimsel özerklik birbirini tamamlamakta, yönetsel özerklik olmadan bilimsel özerklikten sözedilmesi anlamsız kalmaktadır... Bu niteliği ile bilimsel ve yönetsel özerklik, üniversite yönetiminin karar alma sürecinde herhangi bir baskı, telkin ya da tavsiye ile etki altına alınmalarını önleyerek, yansız görev yapabilmelerini sağlamakta ve onlara görevlerini yürütebilecekleri bir hukuksal güven ortamı yaratmaktadır." Bu sözlerin bilimin "nesnelliği ve yansızlığı" ile ilgili olanları tabii ki sorunlu, 19. yüzyılda kalmış, modası geçmiş naif bir pozitivizm kokuyor. Bunu geçersek, yukarıda tasvir edilen bilimsel ideale kim itiraz edebilir? Bu hepimizin gerçekten de özlediği bir ortam değil midir? Sayın Cumhurbaşkanımız, bu işin esprisini gerçekten çok iyi kavramış olduğunu, yüreklere su serpecek kadar açıklıkla ifade ediyor. Yalnız bu sözler akla ister istemez şu soruyu da getiriyor: Bu işin sırrını bu kadar iyi biliyor da neden bizi bunca zamandır bilim dışı her türlü siyasi erkin üniversiteye müdahil olabildiği bir duruma maruz bırakıyor? Çünkü galiba Sayın Cumhurbaşkanı hâlâ YÖK'ün özerkliği ile üniversitelerin, hatta bilimin özerkliğinin aynı şey olduğunu düşünüyor. YÖK'le arasının hoş olmadığı bilinen bugünkü hükümetin üniversitelerle ilgili yapmak istediği her düzenleme YÖK'ün özerklik sahasının bir ihlali olarak görülüyor. Oysa bu düzenlemeler üniversitenin veya bilimin özerklik sahasına dokunmuyor bile. Hatta, girişilen bütün düzenlemeler üniversitelerin daha fazla özerkleştirilmesi adına haklılaştırılmaya çalışılıyor. Bugün üniversitelerin bilimsel ve yönetsel özerkliklerini birinci dereceden tehdit eden YÖK'ten başkası değil. Kuşkusuz başka tehditler de var, ama bunların arasında "siyasi erk" diye işaret edileni muhtemelen en sonda zikredilebilir. Hoş burada "siyasi erk" kavramı da bir hayli tartışmalıdır. Siyasi erk sadece seçilmiş siyasi iktidarlardan ibaret değildir. YÖK'ün bugün üniversiteler üzerinde kullandığı erkin siyasi olmadığını söylemek mümkün müdür? Veya Cumhurbaşkanlığı makamının takdir ve yetkileriyle oluşan bir iktidar alanı "siyasi erk"le çok mu alakasızdır? Bugün üniversitelerin alabildiğine serbestleşmiş olduğu, hatta neredeyse kendilerini bir muhalefet odağı gibi konumlandırdıkları siyasal iktidarlara karşı bir özerklik sorunları yok. Oysa aynı üniversitelerin Cumhurbaşkanı'na, YÖK'e veya başka bazı odaklara karşı aynı ölçüde özerk olduğunu söylemek mümkün değildir. Cumhurbaşkanı'nın yasayı geri çevirme gerekçesinde üzerinde durulması gereken daha bir çok şey var. Cumartesi günü devam edelim.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |