T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 16 OCAK 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Saddam nasıl yakalandı?

Saddam Hüseyin'in yakalandığını dünyaya duyurmak için Bağdat'ta düzenlenen basın toplantısında, dönemin Amerikalı yetkilisi Paul Bremer'in ilk cümlesini hatırlıyor musunuz? Bremer, "Baylar, bayanlar" açılışından sonra, "We got him" (Onu yakaladık) demişti... Üç sözcükten oluşan o cümleyle toplantıyı açması aklını Arapça bilen İngiliz basın danışmanı Charles Heatley vermiş Bremer'e; "Kısa ve güçlü bir cümle olur, tercümesi de kolaydır" sözleriyle...

Vaktiyle önemli görevde bulunanlar deneyimlerini kitaplaştırıp para kazanma yolunu çok sevdiler. Paul Bremer bunlardan sonuncusu. Kitabı piyasaya çıkar çıkmaz ilgiyi üzerine çekmenin yolunu o da öğrenmiş... İmzalı yazıları yanında, kitabından seçme bölümler gazetelerde şimdiden görünmeye başladı. İngiliz Sunday Times gazetesinin dün aktardığı Saddam'ın yakalandığı günle ilgili bölümü çok ilginç buldum.

Devrik Irak diktatörünü yakalamak bir olay, ama onu ne yapacakları daha da önemli bir olay. Askerler, Saddam'ın derdest edilerek Körfez'de bekleyen bir gemiye götürülmesini planlamışlar çok önceden... Böylece 'savaş esirleri' ile ilgili Cenevre Sözleşmesi hükümlerinin işlememesini sağlamayı amaçladıkları âşikâr. İstediklerini yapabilselerdi, Saddam Bağdat'ta mahkeme karşısına çıkmak yerine, şimdilerde muhtemelen Guantanamo Bay üssünde günlerini geçiriyor olacaktı...

Bremer buna kendisinin izin vermediğini yazıyor kitabında. "Bunu yapamayız" itirazının altında "Dünya bize ne der sonra?" tedirginliği yatmıyormuş... Onun derdi, 'dünyanın en komplocu milleti' diye andığı Iraklılar'ın ne diyeceği... Aylardan beri Irak'ın çarşı-pazarı Amerikalıların aslında Saddam'ı yakaladığı ve kendisiyle anlaştığı söylentileriyle çalkalanıp duruyormuş... İnsanlar, "Saddam şimdi Florida'daki bir çiftlikte keyif sürüyor" diyorlarmış...

Bremer, generallere, "Saddam'ı istihbarat yönünden sorgulamanız (Bremer, 'sömürmeniz' sözcüğünü kullanıyor) önemli olabilir; ancak bizim, Iraklıları sonunda onu bulduğumuza ikna etmemiz daha hayati önemde" demiş...

Yakalamanın kronolojisi hayli tuhaf. Bağdat ile Washington arasında sekiz saat fark var. 14 Aralık 2003 Pazar günü Bağdat saatiyle 01.30'da uyandırılmış Bremer. Güvenlikli hattan görüşebilmek için ofisine geçmesi 15 dakika sürmüş. Gen. John Abizait, kendisine, Saddam'ı bir delikte bulduklarını duyurmuş telefonda. Saçı sakalı birbirine karışmış pislik içindeki biriymiş delikte buldukları; çıkarttıklarında, İngilizce olarak, "Ben Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'im, pazarlık etmek istiyorum" demiş adam.

O deliğe kendilerini yöneltenden sadece bir 'kaynak' diye söz ediyor Bremer. Sorgulanırken, kaynak, "Ben sizi çok daha önemli birine götüreceğim" demiş...

Acaba yakalanan gerçekten Saddam Hüseyin mi, yoksa var olduğu bilinen bir düzine kadar dublöründen biri mi? Bremer bir yerde "Yoksa herkesin maskarası olmamız işten değildi" diyor endişelerini anlatırken... Bu kuşkuyu gidermek için hayli çaba göstermiş, tedbirler almışlar. Saddam'ın DNA örneği derhal Almanya'ya gönderilmiş... Bağdat'a getirdikleri Saddam'la Baas Partisi'nden bazı ileri gelenleri karşılaştırıp gerçekliğinden emin olmaya çalışmışlar; bu arada Saddam'ın ses analizleri de yapılmış...

Bütün bunları tâkiben, Bağdat saatiyle sabah 9.00'da (Washington saati ile gece yarısı 01.00'da), yani kendisine "Yakaladık" denmesinden neredeyse sekiz saat sonra, Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice'ı uyandırmış Bremer. "Kesinlikle o" teyidini işiten Rice "Başkanı uyandırıp söyleyeyim o halde, bu haberi işitmek istiyor çünkü" demiş...

Sıra, Saddam'ı Amerikalılar'ın ülke yönetimiyle görevlendirdiği Iraklılar ile yüzleştirmeye gelmiş... Bremer yönetimden dört kişi alarak gitmiş Saddam'ın yanına. Vaktiyle kaderlerine hükmeden diktatöre tepeden bakacak biçimde konuşlandırılmışlar... Biri, "Allah'ın lâneti üzerine olsun ya Saddam" diye bağırmış... Bremer, "Aldığım Arapça derslerden bunun korkunç bir hakaret olduğunu biliyordum" diyor...

Buna rağmen diklenmiş Saddam, "Yeni Irak'ın bu büyük liderleriyle beni tanıştırmayacak mısınız?" diye alay bile etmiş...

Dörtlü içerisinde Saddam'ın tek değer verdiği ve "Sen bizdensin, bunların arasında ne işin var?" dediği kişi olan Adnan Paçacı, "Kuveyt'i neden işgal ettin? Irak'ın felâketine o işgal sebep oldu" deyince, Saddam şu sözleri sarf etmiş: "Bir şeyi kafama koyduğumda mutlaka yaparım; ben böyle biriyim..." O anda sığınağında son saatlerini yaşayan Hitler'i düşündüğünü yazıyor Bremer...

Biri de çıkıp Bremer'in Irak'ta Amerika adına yaptıklarını yazacaktır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi