Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Hüseyin HATEMİ

-Etti o güzel ahde vefa müjdeler olsun! Ey âşık-ı şûrîde sana müjdeler olsun? - Kim bu güzel? - Condoleezza Rice! - Âşık kim? - Son zamanlarda şuuru iyice şûrîde kılınan aziz milletimiz! - Vâh ki vâh! Ne günlere kaldık ey Gazî Hünkâr! Bir yandan da kudemâdan bir zat, başını örten kızlarımızı Arabistan'a tehcîr etmek istiyor! Ağlasam her lâhza hakkım yok mudur? Vatan yine gurbetleniyor mu?

Ömer Taşpınar'a bakılırsa, (1 Mayıs 2006 günlü Radikal) meğer bu Rice Hanım "gerçekçi idealizm"in bayraktarı imiş de biz biçareler kadrini bilememişiz. Dahası var! Gerçekçi idealizm çizgisindeki ABD dış politikası "demokratik idealler"inden feragat etmeyecekmiş! Demek oluyor ki, Irak'a demokrasi havarisi olarak giren Amerika; punduna getirirse İran'ı da "demokratik idealler"ine benzetecek! Hem de bu Santa Condoleezza'nın bakış açısından Türkiye esasen demokratik bir başarı modeli imiş! Ankara ve Washington da sürekli olarak Geniş (Büyük) Ortadoğu Projesi çerçevesinde "ortak vizyon"dan bahsettiklerine göre bu ortak vizyonun kozmetik (?) ve yüzeysel olmaması için demokratizasyon kavramının içini doldurmak gerekmekte imiş! - Nasıl? - Sosyoekonomik yapısal değişim ile! - Türkçesi? - Kapitalist kalkınma modeli ile!

Yoksa Santa Condoleezza "Ilımlı İslâm = Calvinist Müslümanlık" dininin azîzesi olarak tahta çıkarıldı da haberimiz mi yok? Bu arada, Amerika'nın gerçekçi demokratik ideallerinden haberi olmayan bizler de "Felâket dellâlı" olmuşuz! Oysa dellâl; delâlet edene, aracı olana denir. Başlıbaşına en büyük felâket olan Amerikan emperyalizmine dellâllık eden kim acaba? Yoksa "sizler, gereksiz kemalist veya İslâmcı allerjinizle Santa Condoleezza'ya biy'at etmekten kaçınırsanız, Irak'ın uğradığı felâket bizim de başımıza gelecek, iyisi mi kansız teslim olalım!" mı demek isteniyor?

Dışişleri Bakanı'na bizim de bir çift sözümüz var: "ABD'nin gözünde demokratik bir başarı modeli" olduğumuz gibi hoşa giden ve gurur okşayan ne var ki gerçek olmayan sözlere aslâ kapılmamak gerekir. İçinde bulunduğumuz şartlar içinde ABD ile hiçbir "ortak vizyon"umuz olamaz. Ortak vizyonumuz olabilmesi için, değer ve amaçlarımızın ortak olması gerekir. Ben bu Rice Hanım ile paylaşacağım, ortak olacağım hiçbir nokta göremiyorum. Görenlere; yeni Azîzeleri pek yaraşır! Rice sizlerin, sizler Rice'in el ne karışır? Fakat Washington'a pirince giderken Anadolu'daki bulgurdan olma ihtimalini de unutmayın!

Yarabbi bizim toplumumuzda niçin tarih şuuru yok? Birinci Dünya Savaşı'na nasıl karıştığımız unutuldu mu?

Tarih şuurundan geçtik, yorgan kavgası ve halat çekişmeden baş alıp doğru dürüst hiçbir kamu görevini de yerine getiremiyoruz. Ömer Taşpınar, "AB ile kat'ettiğimiz dev mesafeden, İslâmî kimliği güçlü bir hükümetin liderliği altında kat'edilen bu dev mesafenin Washington için "Medeniyetler Çatışması"na verilecek en güçlü cevap" olduğundan söz ediyor. Fesübhanallah! Medeniyetler Savaşı fesadı ABD ortamından filizlenmedi mi? AB ile hangi dev mesafeyi kat'ettik? Durumumuz "az gittik, uz gittik, bir de geriye baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz" masal tekerlemesinden daha iyi ifade edilebilir mi?

Bu hengâmede yine Washington'dan yönetilen bir mekanizma ile, ABD dış politikasına kayıtsız şartsız boyun eğmeyen sadr-ı a'zamlardan mühür alınarak eski ve ma'zul bir sadr-ı a'zama verildiği de sık görülmüş bir olay değil midir? Belki de bu ümitle "Arabistan tehciri projesi" yanında bir de "çarenin (erken) seçim" olduğu beyan buyuruluyor. (Yeni Şafak, 1 Mayıs 2006'da Ankara Gündemi) Derdim çoktur hangisine yanayım? / Yine tazelendi yürek yarası / Ben bu derde nice derman bulayım? / Meğer dost elinden ola çaresi!

Sözde - dostların çâreleri, sözde - demokrasilerin çâreleri tükenir, Dost'un çaresi tükenmez, yeter ki Gerçek Dost'u bilelim ve ondan isteyelim.

Geri dön

Yazdır

Yukarı