T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
S P O R | 8 MART 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
Futbolun gündemini şu gelişmeler oluşturuyor: Sarı-lavicertlilerin beş maçta on puan kaybetmesi, liderliği Galatasaray'a bırakması, en önemlisi rakipsiz oldukları kanaatinin berheva olması... Lige bir tür heyecan getiriyor belki tüm bunlar. Ama yine de Türkiye Ligi'nin kalitesini yukarı çekmiyor, futbolu daha zevkli, daha anlamlı hale de getirmiyorlar. Şunu görmek gerek: Sarı-lacivertlilerin uğradığı kayıplar rakiplerinin başarısından çok kendi sorunlarından kaynaklanıyor. Türkiye Ligleri'nde yaşanan "eşitlenme" Fenerbahçe'nin futbol anlayışı olarak (Galatasaray ve Beşiktaş dışındaki) diğer takımların vasat seviyesine inmesinden kaynaklanıyor. Peki neden? Fenerbahçe'nin hastalıkları belli: 1. Yürüyerek futbol oynuyorlar. Öylesine ki Alex, Anelka gibi kaliteli yabancılar bile bu ağır aksak düzenin parçası haline geldiler. Kendilerine anlamsız bir güvenleri var ve hırstan azadeler. 2. Takımda rekabet düzeyi yok denecek kadar düşük. Daum işi ve ligi aynı 13-14 futbolcuyla işi götürmeye çalışıyor. Kemal, Selçuk, Olcan, Zafer tümüyle devre dışı bırakıldıkları gibi, bu futbolculardan takımı ateşlemek, motivasyon tazelemek için bile yararlanılmıyor. Beşiktaş ve Galatasaray'la karşılaştırıldığında Fenerbahçe teknik yönetimi sistemini hareketsizlik ve rekabetsizlik üzerine kurmuş görünüyor... 3. Fenerbahçe bu koşulların da etkisiyle, ama her takımın başına gelebilecek bir form düşüklüğü yaşıyor. Kanat oyuncuları Ümit ve Serkan inanılmaz bir düşüş içinde. Alex geçen yılla karşılaştırıldığında bambaşka bir futbolcu görüntüsünde, takımına katkısı azalması yanında hareketsizliğiyle arkadaşlarını eksik oynamaya mecbur ediyor. Aurelio da geçen yıla ve ilk devrenin başına oranla kaybolmaya yüz tutan oyuncular arasında. Takımı taşıyanlar Tuncay, Appiah, Önder, Luciano gibi dört beş kişi... Anelka'nın da bu denli ağır, temposuz, yürüyerek futbol oynayan, boş alan yaratamayan, rakibini eksik yakalayamayan bir takımda randımanlı oynaması beklenemez... Fenerbahçe tüm bu sorunlarına rağmen hala şampiyonluğun en büyük adayı... Zira hırs ve motivasyon eksikliğinin giderilmesi, devin uyanması için bu koşullarda bile yeterli olacaktır. Daum'un bu aşamadan sonra futbol politikasını değiştireceğini, takım içi rekabeti körükleyecek adımlar atacağını sanmıyoruz. Fenerbahçe'nin Galatasaray'ın gerisine düşmüş olması, şampiyonluğun riske girmesi oyuncularda kendiliğinden bir motivasyonu tetikleyebilir. Zira şu açık: Hırslı, hızlı ve tempolu bir futbol düzeninde Fenerbahçe Türkiye'de gerçekten rakipsizdir.
Fener mi Galatasaray mı?
Bu gece Fenerbahçe ile Galatasaray arasında 'oynanacak kupa maçının sonucu her iki takım için de son derece önemli. Zira sahada sadece bir futbol maçı yapılmayacak. Bir psikolojik iddia da olacak. Her iki takım diğerinin psikolojik olarak önünü kesmek, kendisine güvenini tazelemek için top koşturacak. Galatasaray'ın maçı kazanması Fenerbahçe'de işleri karıştırabilir ve motivasyon düzeyini daha da düşürerek kötü gidişi derinleştirebilir. Tersi durum ise Fener için yeni ivme olur, güven sorunu bu kez Galatasaray'ı kuşatır. Galatasaray için de aynı durum geçerlidir. Fener'in bileği bükerse, Galatasaray sadece güç kazanmaz, öz güvenini doruğa çıkarır, en önemlisi rakibini psikolojik olarak daha zora sokar. Bu gece oynanan maç sadece bir kupa maçı değildir, ligi belirleyecek bir maçtır özetle...
Maliye'den af
Maliye Bakanlığı'nın Kulüpler Birliği'nden gelen talep üzerine bundan böyle geçmiş yıllara yönelik hesap incelemesi yapmayacağı söyleniyor. Özetle kulüplerin sadece 2005 yılı transfer hesapları vergilendirilecek ve geriye dönük herhangi bir işlem yapılmayacak. Bu, göz ardı edilemeyecek kadar büyük bir aftır. Her affın kamu ve toplum açısından ciddi maliyeti olur. Umarız kulüpler bunun farkında olur, bu durumu kendilerini derleyip toparlamak için vesile kılarlar.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |