T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 20 HAZİRAN 2006 SALI | ||
|
Ebeveynden birinin veya ikisinin ölümüyle, ergenlik yaşına gelmemiş çocukların ebeveynlerinden kendilerine intikal eden mal varlığının korunması ve işletilmesi velilerce/vasilerce yapılır. Veli/vasi, kısıtlının malını korur ve akıllıca nemalandırır. Kısıtlının ihtiyaçlarını da, bu maldan karşılamasını sağlar. Yetim Mallarının Yönetimi Vasîler, vesâyetleri devam ettiği sürece, yetim çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdür. Vasîler, yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde, hâkim müdahale eder. Bu hususlar, âyette şöyle anlatılır: "Allah'ın, sizin için geçim kaynağı yaptığı mallarınızı, aklı ermezlere vermeyin. O mallarla, onları besleyin ve giydirin. Onlara güzel söz söyleyin." (Nisa, 4/5) Ayette geçen "süfehâ:aklı ermezler/beyinsizler" (tekili: sefîh), malını koruyacak aklı bulunmayanlardır. Bunun kapsamına kadın, çocuk, yetim ve bu sıfat verilecek herkes girer. Velî, yetimin malında tasarruf etmelidir. Çünkü zaruret, bunu gerektirmektedir. Ancak velinin tasarrufu, maslahata (çocuğun yararına) göre olmalıdır. Yetim malına el sürmemek, ancak en iyi biçimde yaklaşmak gerekir: "Yetim malına, ergenlik çağına erişene kadar en iyi şeklin dışında yaklaşmayın; ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Biz kişiye, ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, akraba bile olsa sözünüzde adil olun. Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah size bunları öğüt almanız için buyurmaktadır." (En'am, 6/152. Ayrıca bk. Nisa, 4/2.) "Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Bu kurala uyun. Çünkü, sorumlu olacaksınız." (İsra, 17/34.) Ayetlerde geçen "en güzel şekil", akıllı ve verimli yönetim ve değerlendirme demektir. Hz. Muhammed (s.a.), yetim malını koruyacak yeterlikte olmayanların yetim malına velî olmamasını tavsiye ederdi. Ebû Zerr (ra) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü!" dedim, "beni memur ta'yin etmez misin?" Bu sözüm üzerine, elini omuzuma vurdu ve sonra da: "Ey Ebû Zerr, sen zayıfsın, memurluk ise bir emanettir. (Hakkını veremediğin takdirde) kıyamet günü rüsvaylık ve pişmanlıktır. Ancak kim onu hakederek alır ve onun sebebiyle üzerine düşen vazifeleri eksiksiz edâ ederse, o hâriç" buyurdu." (Müslim, imâret, 17; Ebü Dâvud, vesâyâ 4; Nesâî, vesâya 10) Ebû Dâvud'un diğer bir rivâyetinde şöyle gelmiştir: "Ey Ebû Zer, ben seni zayıf görüyorum. Ben kendim için istediğimi, senin için de isterim. Sakın iki kişi üzerine âmir olma, yetim malına da velilik yapma." (Ebu Davud, vesâyâ, 4) Gelirlerin Sarfı ve Değerlendirilmesi Veliler/vasîler, yetim çocuğun mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi, hakkaniyete uyduğu ölçüde aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere harcayabilirler. Gelir fazlası, yetim çocuğun mallarına katılır: "Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı, küçük yetimlere/beyinsizlere vermeyin, kendilerini bunların geliriyle rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin." (Nisa, 4/5) İslam hukukunda yetim, vakıf ve hazine (beytülmal) mülkleri, satım veya kira konusunda, benzer hükümlere tâbidir. Bu mülkler, gerçek mâlikleri tarafından yönetilmediği için, yöneticinin yolsuzluk yapabileceği dikkate alınmış ve tasarruflarına sınırlamalar getirilmiştir. Yetim malıyla ilgili olarak geçen "en güzel şekil" ifadesi (Nisa, 4/2; En'âm, 6/152), satış veya kira açısından "râyiç bedelle" akit anlamına gelir. Veli/vasi, yetim için yararlı olduğu takdirde, malını satabilir. Veli, nafaka ve diğer külfetlerin yeyip tüketmemesi için, yetimin malıyla ticaret yapar ve uygun şekilde değerlendirip yatırımda bulunur. Hz.Peygamber (s.a.), şöyle buyurur: "Kim malı bulunan bir yetimin velisi olursa, onun malıyla ticaret yapsın; zekâtın onu yemesine bırakmasın." (Tirmizî, zekât, 15) Mescid-i Nebevî'nin arsası, Esad bin Zürâre'nin korumasında bulunan, Sehl ile Süheyl adında iki yetim çocuğundu. Hz.Peygamber (s.a.), devesinin çöktüğü, Medinelilerin hurma kuruttuğu bu arsayı, cami yapımı için onlardan satın almak istedi. Onlar ise, bağışlamak istediler. Ancak Hz. Peygamber (s.a.), bu teklifi kabul etmedi, bu arsayı Hz. Ebubekir'in ödediği on riyal karşılığında onlardan satın aldı. Cami de bu arsaya yapıldı. (Buharî, menâkıbu'l-ensâr, 45) Böylece yetimliğin ne olduğunu çok iyi bilen Hz. Muhammed (s.a.), kamu yararı için kullanılacak olsa bile yetim malına el koymamış, hatta mallarını bağışlamalarına bile rıza göstermemiştir. Hz.Muhammed (s.a.), Uhud Savaşı'nda şehit düşen Abdullah bin Cahş'ın terekesinin idaresini üstüne almış, oğluna Hayber'de bir mülk satın almıştır.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |