T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 20 HAZİRAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

Gök yarıldığı, güneş söndüğü, denizler kabardığı zaman!..

Birleşmiş Milletler Dünya Tarım Fonu, Norveç ve Global Crop Diversity Trust- Kuzey Kutbu'nda "Nuh'un Gemisi"ni hatırlatan bir hazırlığı girişti. Kıyamet Sığınağı adı verilen projeye göre, Kuzey Kutbu'nun tam ortasında Norveç'e ait Svalbard takımadasında küresel bir felaket durumunda insan ırkını kurtaracak, yeryüzünü yeniden yaşanılır hale getirecek bitki tohumlarını depolamak için sığınak inşa ediliyor. Dün temeli atılan sığınak, Eylül ayında tamamlanacak ve dünyanın her yerinden toplanacak iki milyon bitki tohumu, binlerce yıl kalacak şekilde burada depolanacak. Buzla kaplı toprak tabakasının altında, dağın içinde inşa edilecek sığınak, zırhlı kapılar ve bir metre kalınlığındaki beton duvarlarla kuşatılacak.

ABD'nin olağanüstü haller için uyguladığı bir diz "tedbir"e ilişkin yazım buradaki Büyükelçilik tarafından yalanlanmıştı. Avrupa Birliği'nin 2020'ye ilişkin tehdit değerlendirmelerinde küresel felaketlere ilişkin çok önemli uyarılar yer alıyor. Dünyanın büyük bölümünü etkileyecek kaos endişesi giderek daha da belirginleşiyor. Kaosun iki sebebi özellikle öne çıkıyor. Nükleer savaş ya da doğal felaket!

İnsanoğlu neden böylesine bir gelecek korkusu yaşıyor? Kıyamet savaşı ya da Armageddon söylentisini kastetmiyorum ama, insanoğlunun dizginlenemez açgözlülüğü, yaşadığı gezegeni hoyratça kullanması, her şeye hükmetme arzusu, her şeyi kontrol etme hırsı, doğal kaynakları acımasızca sömürmesi, kaynaklarının büyük bölümünü silahlanmaya ve savaşa harcaması, ekolojik dengeyi hızla bozup kendi geleceğini tehdit etmesi nasıl önlenebilir?

Küresel ısınma ABD ve Avrupa'yı yeniden buzul çağına mı dönüştürecek? İklim değişikliği, buzulların erimesi Avrupa'yı yaşanmaz hale mi getirecek? Denizler yükselip kara parçalarının önemli bir bölümü sular altında mı kalacak? Nükleer saldırılarla yeryüzünün bir çok bölgesi yaşanmaz hale mi getirilecek? Kaynaklar üzerindeki savaş, sonu olmayan çatışmalara mı yol açacak? Yeryüzünün zenginliği belli ellerde toplanırken insanlığın ezici çoğunluğu açlığa ve sefalete mi sürüklenecek?

Bunlar, insanın kendi elleriyle ürettiği son değil mi? Bunlar, insanın kendi kıyametini hazırlaması değil mi? İçindeki şiddet duygusunu, hükmetme arzusunu dizginleyemeyen insanoğlu, açgözlülüğünün yol açtığı yıkımı kontrol edebilecek mi? Ya edemezse? O zaman, sadece bitki tohumları için değil, insan ırkı için de kıyamet sığınakları yapmak zorunda kalmayacak mı? Bu sığınaklar insan neslini kurtarmaya yetecek mi? Yaşadığı gezegene ve kendi ırkına bu kadar azap eden insanoğlu, şu dehşet anlarını hiç mi düşünmez?

Sorar: "O kıyamet günü ne zaman? diye. Ne zaman ki o göz şimşek çakar, ay tutulur, güneş ve ay toplanır, O gün insan: Nereye kaçmalı?" der. (Kıyamet s.)

"Güneş, sönüp büzüldüğü zaman. Yıldızlar kararıp parçalandığı zaman. Dağlar yürütüldüğü zaman. Doğurmak üzere olan gebe develer başıboş bırakıldığı zaman. Vahşi hayvanlar biraraya getirildiği zaman. Denizler kabardığı zaman" (Tekvir s. 1-6) "Gök yarıldığı zaman. Yıldızlar parçalanıp dağıldığı zaman. Denizler kabarıp taştığı zaman. Mezarlar deşildiği zaman. (İnfitar s. 1-4) "Gök yarılıp da erimiş yağ gibi sıvılaştığı zaman." (Rahman s. 37) "Yeryüzü şiddetli bir sarsıntıya tutulduğu, dağlar, parçalanıp havada uçuşan toz bulutlarına dönüştüğü zaman" (Vakıa s. 4-6) "Sura ilk kez üflenince, dünya ve dağlar yerlerinden oynatılarak birbirine çarpılınca. İşte o zaman beklenen olay olmuştur. Gök yarılmıştır, o gün O dengesini yitirmiştir." (Hakka s. 13-164) "O gün gök erimiş madene dönüşür. Dağlarda atılmış pamuk gibi olur." (Mearic s. 8-9) "Yer, o müthiş sarsıntı ile sarsıldığı ve bağrında taşıdığı yükleri dışarıya attığı zaman." (Zilzal s. 1-2) "O gün insanlar ateş çevresinde çırpınıp öbek öbek dökülen pervane kümeleri gibi olurlar. Dağlar da atılmış renkli yün gibi olurlar." (Karia s. 4-5) "Ey Muhammed, göğün koyu bir duman salarak insanları kuşattığı günü bekle. Bu acı bir azaptır." (Duhan s. 10-11) "O gün yer ve dağlar sarsılır; dağlar gevşek kum tepelerine dönüşürler." (Müzemmil s. 14) "Gök, o günün dehşeti ile parçalanır." (Müzemmil s. 18) "Yer parçalanıp parçaları birbirine çarptığı zaman." (Fecr s. 7-9) "Yıldızların ışığı söndüğü, gök yarıldığı ve dağlar pamuk gibi atıldığı zaman." (Murselât s. 8-10) "Sen dağları görünce onların yerlerinden hiç kımıldamadıklarını sanırsın. Oysa onlar bulutlar gibi hareket ederler." (Neml s. 88) "O gün dağları yerlerinden söküp yürütürüz de sen yeryüzünü çıplak ve dümdüz görürsün. " (Kehf s. 47) "O gün yer, başka bir yere ve gökler de başka göklere dönüştürülürler." (İbrahim s 48) "O gün göğü yazılı sayfaların dürüldüğü gibi düreriz." (Enbiya s. 104)

İnsanoğlu bu "son"u mu hazırlamaya çalışıyor!

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi