T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
G Ü N D E M 20 HAZİRAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hukuk 'iyi çocuklar' için de işliyor...

Ve Şemdinli davasında karar çıktı, assubaylardan 'iyi çocuk' Ali Kaya ve Özcan İldeniz 'çete' oluşturmak ve adam öldürmeye teşebbüs etmekten dolayı 39 yıl 5'er ay 10 gün ağır hapis cezasına mahkum oldular. Hatta denilebir ki, müebbetten döndüler. Çünkü, mahkeme heyetinden bir üye astsubayların müebbete çarptırılmasını istemişti. Bu karar, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve şeffaflaşması yönünde tarihi bir karar oldu.

Türkiye yıllardır, 'Susurluk'la başlayan süreçte bir türlü 'karanlıklar prensi'ni ortaya çıkaramamış, 'Susurulukvari' ilişkiler hep karanlıkta kalmıştı. Ama bu kez başardı. Hem de yargıya 'güçlü merkezler'den gelen etkileme girişimlerine rağmen...

Şimdi bulunduğumuz noktadan, Şemdinli davasının başlangıç ve gelişim safhasına baktığımızda, aslında hiç de umutlu bir tablo yoktu önümüzde... Davanın açılma safhasındaki 'sıcak' günler, kelimenin tam anlamıyla 'umutsuz' günlerdi. Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın 'Şemdinli iddianamesi'ni hazırladığı günlerde, siyasette ve devlet katlarında adeta fırtınalar esiyordu. Çünkü iddianamede, astsubaylar ağır bir şekilde suçlanmış, hatta Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın adı bile zikredilmişti.

İşte, 'fırtınalı günler' de bu iddianameyle birlikte başlamıştı. Yıllardır, özellikle devlet kurumlarının 'şeffaflaşması'na bir türlü rıza göstermeyen çevreler, adeta savcıya karşı bir savaş başlatmışlardı. Nitekim, güçlü merkezlerde şartelleri attıran savcı Sarıkaya, jet hızıyla meslekten ihraç edilmiş ve bir bakıma yargıya da 'işaret' verilmişti.

Daha da önemlisi, Türk siyasetinin önemli aktörlerinden birisi olan ana muhalefet partisi, 'Şemdinli davası'nda neredeyse astsubayların yargılanıyor olmasından dolayı, siyasi iktidarı suçlayan zehir zemberek açıklamalar yapma gereği duymuştu.

Ve o günler, 'yargı bağımsızlığı'na inanan sağduyulu ve 'demokrat' kesimler için kelimenin tam anlamıyla 'kabus' günleriydi. Açıkçası, kimse 'Şemdinli davası' konusunda o günlerde estirilen 'kriz rüzgarları'nın ardından, davanın 'hukukun üstünlüğü' çerçevesinde sonuçlanacağından umutlu değildi.

Ama bugün, bir kez daha görüyoruz ki, Türkiye'de hakimler var. Bütün sıkıntılara ve Türkiye'nin geleneksel 'korumacı' reflekslerine rağmen, yargı 'hukukun üstünlüğü'nu korumada kararlı...

İşte bu karar, Avrupa Birliği yolunda 'değişim' ve 'demokrasi' mücadelesi veren Türkiye'ye umut veriyor.

Umarız, bu karar Türkiye'de yeni bir dönemin başlangıcı olur.

Umarız, devlet görevlileri de dahil olmak üzere, kimse 'devlet gücü'ne sığınarak karanlık 'çete' ilişkileriyle ülkeye nizamat vermeye kalkmaz. Şemdinli davasındaki karar da göstermiştir ki, kimse hukukun kurallarından vareste değildir.

Umarız bu karar, bugün mahkum olanların arkasında eğer birileri varsa (bunu bilemiyoruz) onlar için de bir uyarı olur.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi