T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 20 HAZİRAN 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

'Inde Veritas Abest'

Bodrum Müzesi'ndeki 'Inde Deus Abest' (Burada Tanrı yoktur) yazısı etrafındaki gürültü epey tartışıldı; üzerinde konuşulacak pek çok yön bulunduğu için bundan böyle de tartışılacak... Türkiye'de kendilerini 'siyaseten doğru' olarak gören bir kesimin zihniyet dünyasını ele vermesi bakımından da olağanüstü önemli bir konu bu...

Yazının kendisini pek fazla önemsediği anlaşılan eski müdür tarafından 15 yıl önce yazdırıldığı anlaşıldı da tartışma başka yöne kaydı. Kendi adı ve soyadını müzenin değişik yerlerine armalar biçiminde kazdırmış olan müdür, 'Inde Deus Abest' ibaresini de aslında daha ötede olan kale zindanı gibi gösterdiği bir yerin kapısına yazdırmış. Herhalde, müdür, tek parti döneminin İstanbul'daki işkencehanesi Sansaryan Hanı'nın bu uygulamanın yapıldığı hücresinde kullanılan sopanın üzerinde kazılı nottan etkilenmiş olmalı...

Uydurma olduğu ortaya çıktığı için tartışma başka yöne kaydı; ancak tartışmanın yazının oradan kaldırılmasına itiraz edildiği ilk biçimi daha önemli. Müzeyi gezen ve okuduğu ibareden rahatsızlık duyan bir vatandaşın şikâyetini değerlendiren bakanlık yazının üzerinin örtülmesine karar vermişti. "Nasıl olur da kaldırılır" gürültüsü o karar üzerine çıkmıştı işte...

Üzerinde düşünmedikleri için ibarenin o yönüne dikkat etmediler: Özensiz ve terbiye yoksunu da olsa, sonuçta, "Burada Tanrı yoktur" cümlesi 'Tanrı' kavramının özüne karşı çıkmıyor; orada olmadığını söyleyerek de olsa başka yerlerde varlığını kabul ediyor Tanrı'nın... Oysa, itiraz edenlere karşı yazının kaldırılmamasını savunanların derdi farklı. Onlar, tartışmaya getirdikleri bakış açısından hemen anlaşıldığı üzere, 'Tanrı' sözcüğünün ancak olumsuz bir cümle içerisinde kullanılmasına râzılar.

Düşünün: Bugün iktidarda 'muhafazakâr' bir parti var. Bütün dünyada ve bütün kültürlerde 'muhafazakâr' kavramı 'dine saygı' ile de irtibatlıdır. Muhafazakâr politikalar, tanımı icabı, muhafazakâr olmayanların izlediği politikalardan farklıdır. Muhafazakâr partileri iktidara taşıyan muhafazakâr seçmen kitlesi, iktidara taşıdığı muhafazakâr partiden, muhafazakâr politikalar izlemesini bekler. Bunun tersi de doğrudur: Muhafazakâr partiler, iktidarda kalabilmek için, kendi muhafazakâr tabanını tatmin edecek muhafazakâr politikalar izler...

Aynı durum sol veya sosyal demokrat partiler için de söz konusudur. Onların seçmeni de, iktidara getirmişse, kendi partilerinden, iktidardayken, sosyal ve demokrat sol politikalar izlemesini bekler...

Türkiye'de sorun tam da burada. Ak Parti, kendisine iktidar hediye eden bir toplum kesitinin üzerine oturuyor. Muhafazakâr olduğunu kurulduğu ilk günden beri hep vurgulamış bir parti AKP. Ancak, iktidarının dört yılı doldu dolacak, seçmen tabanının beklentileri istikametinde politikalar geliştirmesine izin verilmiyor Ak Parti hükümetinin...

Köklü ve toz kaldıran konuları bir tarafa bırakalım ve kendimizi Bodrum Müzesi'ndeki kabartma örneğiyle sınırlayalım: O yazının rahatsız ettiği müzeyi ziyaret eden tek bir kişi bile olsa, eğer rahatsızlığı iktidar partisinin tabanını teşkil eden çok daha geniş kitleleri de ilgilendiriyorsa, bu, çözülmesi gereken politik bir sorun kabul edilemez mi? O sorunu Ak Parti'nin rahatsız edici ibarenin üzerini badanalayarak çözmesinin ne mahzuru olabilir?

Kalenin zindan olmayan bir yerini sırf o ibareyi koyabilmek için zindanmış gibi göstermek, kendi soyadını hatırlatacak armalar yaptırıp keyfince tarihi tahrif etmek bir müze müdürüne yakıştırılıyor da, bir rahatsızlığa son verecek ve hiçbir gerçeği ters yüz etmeyen bir basit tedbir alması, rahatsız olan insanların oylarıyla iktidara taşınmış bir hükümetten esirgenmek isteniyor.

'Inde Veritas Abest' (Burada gerçek yoktur) ibaresinin pek yakıştığı ülkemizde 'siyaseten doğru' olmak ne kadar çarpık bir şey!

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi