T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 1 AĞUSTOS 2006 SALI | ||
|
Ve, Orgeneral Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanı... Aylardır, Ankara'nın ve siyasetin gündeminden inmeyen '30 Ağustos spekülasyonları'na sonunuda Başbakan Tayyip Erdoğan el koydu ve spekülasyonlara son verdi. Genelkurmay Başkanlığı'na 30 Ağustos 2006 gününden geçerli olmak üzere Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın atanmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, Cumhurbaşkanı Sezer'in imzasına sunuldu ve onaylanarak yürürlüğe girdi. Hükümet, Yüksek Askeri Şura toplantısından bir gün önce Büyükanıt'ı Genelkurmay Başkanlığı'na atayarak spekülasyonları ortadan kaldırmış oldu. Bu atama, biraz sıra dışı bir uygulama, geçmiş dönemlerde pek fazla bir örneği yok. Sadece Turgut Özal'ın Başbakanlığı döneminde Necdet Üruğ'un istifa etmesi üzerine YAŞ toplantısı beklenmeden Necip Torumtay Genelkurmay Başkanı olarak atanmıştı. Bilindiği gibi, "Şemidinli iddianamesi"nde Büyükanıt Paşa'nın adının zikredilmesiyle birlikte, Türkiye'de fırtınalar kopmuş ve sonrasında Genelkurmay Başkanlığı, Paşa'yı savunan zehir zemberek bir bildiri yayınlamıştı. Bu arada, Büyükanıt rüzgarı tam bitti derken, Şemdinli davasında, Büyükanıt Paşa'nın 'iyi çocuktur' diyerek bir bakıma kefil olduğu astsubaylar 39'ar yıl ceza alınca, spekülasyonlar yeni bir boyut kazanmıştı. İşte, bütün bu spekülasyonların ardından hükümet elini çabuk tuttu ve Büyükanıt üzerinden 'siyasi rant' hesapları yapanların ve ülkedeki 'istikrar'ı gölgelemek isteyenlerin umutlarını boşa çıkarmış oldu. Normal demokratik ülkelerde, toplumun, hatta siyasetçilerin hiç gündeminde olmayan ve sıradan bürokratik bir atama olarak değerlendirilen Genelkurmay Başkanlığı ataması, nedense bir türlü "Üçüncü Dünya" mantalitesinden kurtulamayan Türkiye gibi ülkelerde büyük bir 'sorun' olarak algılanmaktadır. Daha da önemlisi, Türkiye gibi zaman zaman siyasetin üzerine 'vesayet' gölgesinin düştüğü ülkelerde, Genelkurmay Başkanlığı ataması neredeyse bir 'rejim sorunu' gibi değerlendirilmektedir. Maalesef 'AB rotası'ndaki Türkiye'de siyasetçilerin de, devletin bazı kurumlarının da refleksleri hala "yarı askeri rejim" mantığı içinde çalışmaktadır. Türkiye'nin aylardır tartıştığı, üzerine inanılmaz spekülasyonların yapıldığı Genelkurmay Başkanlığı ataması, Türkiye'ye dışarıdan bakan bir Avrupalı için son derece komik, hatta 'absürd' gelebilir, ama Türkiye için bunlar 'temel tabular'dır, 'devletin bekası'na yönelik temel kararlardır. İşte tam da bu yüzden, AB'nin Türkiye'yi anlaması biraz zaman alacaktır. Madalyonun öbür tarafından baktığımızda ise, Türkiye'nin 'asker merkezli' geleneksel reflekslerinden kurtularak 'normal AB ülkesi' gibi davranabilmesi için anlaşılan epey bir zamanın geçmesi gerekecek.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |