T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 1 AĞUSTOS 2006 SALI | ||
|
Ellerinden gelse insanlığı öldürecekler. Kendilerine bir yeryüzü cenneti yaratmak için, her şeye sahip olmak için, her şeye hükmetmek için kadın, çocuk, yaşlı demeden bütün insanları yok edecekler: Denizleri kurutacak, yeryüzünü ateşe verecekler. Bu ırkçı, bu bencil, bu açgözlü, bu çıldırmış, bu sapkın devlet, sadece Filistin için değil, sadece Lübnan için değil, sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlık için büyük bir tehdit, trajik bir talihsizlik! Ya onu onaylayanlar, onu omuzlayanlar? Barbarlıklarını, utanmazlıklarını gözyaşlarıyla gizleyenler? İşlemedikleri günah kalmadı, yapmadıkları katliam kalmadı, imza atmadıkları zalimlik kalmadı, denemedikleri kötülük kalmadı, fesat tohumları ekmedikleri yeryüzü parçası kalmadı! Kurulduğundan beri günahla, gözyaşıyla, kanla beslenen bir devlet! Tarihin gördüğü en şımarık, en ölçüsüz, en azgın devlet! Hak ettiği en çirkin sıfatları iltifat gören bir devlet! Yüzüne tükürsen sırıtan bir devlet! Yaptıklarından çok daha fazlasını yapmaya hazırlanan bir devlet! Sadece düşmanlarını değil, dostlarını da ateşe atmaya hazırlanan bir devlet! Kendisinden başka herkesi, her topluluğu, her ülkeyi düşman gören bir devlet! Yeryüzünde hiçbir devlete, hiçbir güce, hiçbir topluluğa, hiçbir canlıya tahammül edemeyen bir devlet! Bu bir güç mücadelesi değil, bu bir güvenlik arayışı değil, bu bir ayakta kalma refleksi değil! Bu; şiddetle beslenen bir kültürün, intikam hırsıyla şekillenen bir kafa yapısının, hastalıklı bir ruhun göstergesi. O çocukların ne suçu vardı? Kime, ne yaptılar? Saldırılardan kaçıp kendilerince güvenli bir yere sığınmışlardı! Su bulmuşlardı, sığınak bulmuşlardı. Orada olduklarını biliyorlardı. Çocuk olduklarını biliyorlardı. Bilerek öldürdüler, kasten öldürdüler. Ardından da utanmazca, edepsizce yalanlar sıraladılar. Hep yaptıkları gibi. Neden öldürüldüler? Gözdağı vermek için mi? Hizbullah'ı dize getirmek için mi? Lübnan'ı Hizbullah'a karşı kışkırtmak için mi? "O çocuklar büyür de bizimle savaşırlar" diye mi? Bunların hepsi... Ama bir neden daha var: Hep inandıkları, hep yaptıkları, hiçbir zaman vazgeçmeyecekleri bir neden? Buna inanmaları!.. Çocukların öldürülmesi gerektiğine inanmaları! Siyaseten, ahlaken ve dinen inanmaları! 18 Nisan 1996'da aynı yerde aynısını yaptılar. Gazap Üzümleri adını koydukları saldırılar dan kaçıp BM korumasına sığınan 800 kişiyi bombaladılar. Çoğu çocuk 109 kişiyi öldürdüler. BM soruşturma açtı. Hazırlanan raporu yayınlamak isteyen dönemin BM Genel Sekreteri Boutros Gali'yi; "Bu raporu yayınlarsan seni görevden alırız" diye tehdit ettiler. Şimdi öldürdüğü masumların, çocukların hesabını veren ölüm döşeğindeki tarihin en büyük teröristi Ariel Şaron hakkında, o katliamdan insanlık suçu gerekçesiyle dava açıldı. Güney Lübnan'da kalan herkes terörist kabul edilecekmiş ve öldürülecekmiş! İsrail adalet bakanı öyle söylüyor. O çocuklar da teröristti! ABD ve İsrail, o çocukları terörist kabul ettiği için öldürdü! Bölgeyi tamamen boşaltmak istiyorlar. Ellerini kollarını sallaya sallaya oraya yerleşecekler. Yok öyle yağma!... Bir karış ilerleyemediler. Çocukları öldürmekten, şehirleri harabetmekten, uzaktan bombalamaktan başka bir şey yapamadılar. Şimdi Suriye sınırlarını bombalıyorlar. Önceki gece Suriye askerleriyle ile İsrail askerleri az kalsın çatışmaya giriyordu. Suriye hava sahasına gönderdikleri casus uçakları düşürüldü. Provoke ediyorlar. Savaşı Suriye topraklarına yaymaya çalışıyorlar. Girdikleri her coğrafyada, her ülkede, her bölgede, saldırdıkları her karış toprakta karşılarına bir Hizbullah dikilecek. Sağlam bilekli, sağlam yürekli insanlar dikilecek! Öldürdükleri her çocuk için binlerce çocuk doğacak, büyüyecek, karşılarına dikilecek! Attıkları her kurşun huzursuzluklarını daha da artıracak. Kullandıkları her füze, bölgeyi onlar için daha da yaşanılmaz hale getirecek. Yürekleri korkutamadıktan sonra, yenemedikten sonra ne yapabilirler! Filistin'de onlarca yıldır korkutamadılar! Lübnan'da korkutamadılar, Irak'ta korkutamıyorlar! Yarın Suriye'de ya da bir başka bölgede korkutamayacak. Öfke bilenecek, nefret büyüyecek. Şehirlerine, kasabalarına, evlerine hapsolup kalacaklar. Yeryüzünde özgürce gezemeyecekler! Bunu mu istiyorlar!
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |