Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Çorbalar soframızda ilk sunulan çeşitlerin başında gelir. Kültürümüzde tüm yemek davetlerinin vazgeçilmezidir. Yapılışı, içilmesi ve sindirilmesi kolaydır. Çorba sözcüğü Farsça "şurba"dan gelme olup, tuzlu madde demek olan "şur" ile aş karşılığı "ba"nın birleşiminden meydana gelmiştir. "Bir sıcak çorbamızı içiniz!" diyerek sizi evine davet eden Anadolu insanı, geleneksel konukseverliğini önce çorba ile başlatır. Çorba, Anadolu sofrasının buram buram tüten ilk ikram kâsesidir. "Çorbada bizim de tuzumuz bulunsun" sözü, Anadolu'da birlikte yapılan işe katkıda bulunmayı ifade eder. "İşin kıyısı, çorbanın koyusu" tekerlemesi, az iş yapan, yemeğe gelince de çok yiyen tembel kişiler için söylenir. "Çorbanın yağı yüzünde, insanın merdi yüzünde durur" atasözü de yine Anadolu'da çok söylenen sözler arasındadır. Yoğurtlusu, tavuklusu, soğanlısı, sütlüsü, unlusu derken Anadolu, çorbalarda bulur ağız tadını. SOĞUK ÇORBA Çorbalar özellikle kış mevsiminde benim için önemli bir yere sahiptir. Ana yemek öncesi veya kahvaltıda içilen sıcacık çorbalar hem içimizi ısıtmaya yarar, hem de bağırsakların ve vücudun düzenli çalışmasını sağlar. Ayrıca yemek öncesi içilen çorbalar gereğinden fazla yemek yenmesi sonucu baş gösterebilecek rahatsızlıkları da önler. Fakat sıcak havaların yüzünü göstermeye başlamasıyla birlikte yemek zevklerimiz de doğal olarak değişim göstermeye başlar. Genelde evlerde veya lokantalarda sıcak havayla beraber servis edilen sıcak çorbalar, konuklara lezzetten ziyade terletmeye yarar. Oysa ki atalarımız bu sorunun çözümünü çoktan bulmuşlar. Mevsimlere göre yeme içme alışkanlıklarını değiştiren, sağlıklı beslenmeye gereği kadar önem veren atalarımız, sıcak havaların gelmesiyle beraber soğuk çorba içmeye başlarlarmış. Bu sayede hem çorba içmekten mahrum kalmamışlar hem de terlemek yerine serinlemişlerdir. Kısa zamanda yapılan soğuk çorbalar, çiğ besinlerle hazırlanır. Sarımsaklı yoğurtla yapılıp içine salatalık konulan soğuk çorba niteliğindeki cacığın da yaz günlerinde bırakın bedeni ruhu bile serinletebileceği şüphesizdir. O halde bu yaz sağlığına ve damak tadına son derece düşkün olan atalarımızın bizlere bıraktığı soğuk çorba geleneğini canlandırarak evlerimizde, işyerlerimizde soğuk çorba yapmaya başlayalım. Hatta yemeğe gittiğimiz restoran veya lokantalardan da ısrarla soğuk çorba servisi isteyelim ki, kültürümüzün yaşatılmasına katkı sağlayalım. ÇORBA KÜLTÜRÜ Çorbalar Türk mutfağının demirbaş yemek çeşitleri arasındadır. Batı kültürü ile kültürümüz arasındaki çorba geleneği oldukça farklılık gösterir. Bizim tencere yemeklerimizin çoğu, örneğin etli kuru fasulye bize göre ana yemek, Batılılara göre ise bir çorba çeşididir. Nitekim Almanlar bizim kuru fasulyenin oldukça benzeri bir yemeği "Bohnensuppe" olarak bilir ve çorba niyetine yerler. Oysa bizim çorbalarımız onlara nazaran daha sulu, daha az taneli, daha az etli ya da sebzelidir. Çorba batılılar için bir akşam yemeğidir. Oysa Türkler için çorbanın öğünü olmaz. Kültürümüzde çorba sabah kahvaltısında doyurucu olsun, öğleyin acıkmayı önlesin, akşamları ise ana yemek öncesi çok yemeyi önlesin diye günde 3 öğün içilebilir. Aradaki bu temel farklılıkların yanında Türk mutfağı her dönemde çorbalar açısından oldukça geniş bir zenginliğe sahiptir. ÇORBANIN ÖNEMİ Çorbalar hemen hemen herkes tarafından sevildikleri gibi, hastalık halinde de çok kullanılır. Mide özsuyunu artırdığı için çorbalar beslenme uzmanlarınca önemli yemekler arasında sıralanır. Örneğin ameliyattan yeni çıkmış hastalar katı yiyeceklere geçmeden önce sulu diyet alırlar ve bu aşamada çorbalar hem doyurucu hem de şifalı olmaları açısından ayrı bir önem taşırlar. Sindirim organları için hazmı kolaydır. Özellikle vitamin ve kaloriye ihtiyacı olan insanın önemli yiyeceklerindendir. Çorbanın besleyiciliği ise, içine konulan malzemenin miktarına ve çeşidine göre değişir. MİHİR ÇORBASI (SİİRT YÖRESİ) YOĞURTLU SOĞUK ÇORBA MUTFAK GÜNDEMİ LEZZETLİ SÖZLER
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |