AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Ağlamak istiyorum!

Koç Alianz'da Anadolu Musıki Cemiyeti'nin verdiği TSM konser ziyafetine tanık oldum. Orada söylenen bir şarkının sözleri beni çok etkiledi.

Şöyle başlıyordu o şarkı; "Gözlerim yağmur duasında..."

Yağmur duasına çıkan gözler... Ağlamayı, ağlamak istemeyi bu kadar güzel ne tasvir edebilir.

Yıllar önce M.United-Galatasaray maçında bizimkilerin attığı goller hepimizi sevinçten çıldırtmıştı. O maçı TGRT'de anlatan Ümit Aktan'ın Galatasaray'ın attığı bir gol sonrası söylediği ve jeneriklere geçebilecek sözleri de hâlâ aklımda...

"Ağlamak istiyorum... Ağlamak istiyorum" diye bağırmıştı Ümit Aktan...

Gerçekten o gün milyonlarca insanın gözleri yağmur duasındaydı ve bardaktan boşanırcasına yağmur tanecikleri düştü, yanaklardan süzülerek...

Galatasaray'ın UEFA finalini oynadığı gün TV yayını için Kopenhagta'ydım. Maçtan bir gün önce tüm Türk televizyonları stadın çevresine kamp kurmuş, yayın yapıyordu. Gökten yağmur boşansa da, Ali Kırca da dahil tüm anchorman ve spikerler aldırmaksızın ana haber sunuyordu.. Ertesi gün stadda yer alan onbinlerce göz yağmur duasındaydı. Maçta gök gürledi, bitiminde yağmur bombası atılmışcasına gözlerden akanlar sel olup Kopenhag caddelerine taştı. Dünya televizyonları çılgınca sokaklarda zıplayan Türk seyircilerin içine dalıp, birlikte tepindi canlı yayınlarda. Müslüman ülkelerde halk sokaklara dökülüp "Cim Bom" diye bağırdı, ağlayarak...

Dünya Kupası'nda hemen hergün ağladık sevinçten. Kore ve Japonya'da devleri devirerek dünya üçüncüsü olduk. Artık sadece Müslüman ülkeler değil, Yunanistan'dan Fransa'ya kadar milyonlarca insan Türkiyeli olmuştu, o zamanlarda. Ekran karşısına oturan dünyalıların kalbinde Türkiye'nin kazanması isteği çarpıyordu hep.

Bir zamanlar ömrümüz Brezilya'yı tutmakla, tv karşısında Eder, Jairzinho, Socrates ve Peleleri ezberlemekle geçmişti. Ama şimdi dünya Hakan Şükür diyordu...

Letonya ile oynadığımız o son maçı stadda izledim. 2-0 galipken ve finallere gidecekken iki gol yeyip dümura uğramıştık hani. Acı gözlerimizden akmıştı. Portekiz'deki finallerde Yunanistan kadrosunu ezberlemek zorunda kalmıştık, kalbimiz sıkışarak.

Ve cumartesi akşamı, o Yunanistan ile hayati bir maç oynadık. İzlerken gözlerimiz yine yağmur duasındaydı. Sevinç yağmurları istiyorduk hep beraber... Spikerin yerde yatan Emre'ye Ümit demesi, sık sık bizimkileri karıştırması bile umurumuzda değildi. Onun sevinçten "Ağlamak istiyorum... Ağlamak istiyorum" diye çığlık atmasına neden olacak golü bekledik.

Gelmedi!..

Çünkü "Sistem... Benim sistemim" diye diye tecrübeyi kenara atan bir teknik direktör vardı karşımızda. Bu maçta Hakan Şükür oynar mıydı oynamaz mıydı, o sırık gibi Yunanistan defansı içinde... Neden final şansımızı, tek adamın "Benim sistemim" egosu içine sıkıştırıp, sıfır noktasına getirdik?...

Ve neler kaybedeceğiz.... Şöyle bir düşünün...

Sadece bu maçı 25 dünya televizyonu yayınladı. Karayip adalarında bile bizim maça kilitlendiler. Yapılan reklamın milyar dolarlık hesabı var. Ya finallere kalırsak... Tüm dünya televizyonlarında Türkiye beyinlere çakılacak saatlerce. Bunun getirisini hesaplamak için iktisat profu olmak bile yetmez.

Maalesef biri bizi yine Brezilyalı yapıyor...

Geçtiğimiz günlerde büyük düşünmeyi yazmıştım bu sütunlarda... Yunanistan maçını izlerken hâlâ düşüncemizin buluğ çağında bile olmadığını hissettim. Kanal D'de maçı Fatih Terim yorumluyordu...

Tecrübesiz Ersun Yanal sahada... Fil gibi tecrübeli Fatih Terim tribünde, mikrofonda... Bu işte bir terslik var... Sinirimden tırnaklarımı koparıyorum... Ve gözlerim yağmur duasında...

"Ağlamak istiyorum..."


6 Haziran 2005
Pazartesi
 
BEKİR HAZAR


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED