Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Namazları Birleştirmede Vakit, Niyet ve Süreç
Dünkü yazıda, namazların birleştirilmesi uygulamasının nasıl yapılacağına dair değerli okurlarımızın, birbirinden güzel sorularını cevaplamaya başlamış ve birleştirilebilecek namazlar, cem-i takdîm ve cem-i tehîrin niteliği ile hangisinin tercih edilebileceği husularını ele almıştık. Bugünkü yazıda, aynı konunun diğer ayrıntılarına değinmeye çalışalım. Birleştirmede Vakit Aslında birleştirilerek kılınan namazlar, peşpeşe vakitli namazlardır. Bu yüzden, öğle ile ikinde için asr, akşam ile yatsı için işâ terimleri kullanılır. Birbirinden ayırt etmek için de, öğle namazına asr-ı evvel, ikindi namazına asr-ı sânî; akşam namazına işâ-i evvel, yatsı namazına ise işâ-i sânî denir. Konuyu dağıtmamak için, bunların ayrıntısına girmek istemiyorum. Ama anlatılmak istenen, vakitleri arasındaki geçişkenliktir. Namazların birleştirilmesi konusunda, biraz da bu geçişkenlik durumu dikkate alınır. Dolayısıyla, cem-i takdîm veya cem-i tehîr biçiminde kılındıklarında, namazlar geniş anlamda kendi vakitleri içinde kılınmış sayılırlar. Dolayısıyla, ister önceleyerek, isterse erteleyerek birleştirme yapılsın, bir sebebe dayalı olarak yapıldığı için, bu geniş vakit anlayışı doğrultusunda her namaz kendi vaktinde kılınmış olur. Bu değerlendirmeye göre, öne alınan sonraki namazın vaktinin girmediği, ertelenen namazın ise kazaya kaldığı biçiminde bir bakış doğru değildir. Her iki birleştirme biçiminde de namazlar, geniş vakitleri içinde kılınmış olurlar. Niyet: Eda mı, kaza mı? Namazları birleştirmede niyet, vakitle ilgili tartışmanın uzantısıyla, eda niyeti olarak yapılır. Birleştirme, cem-i takdîm biçiminde yapılacaksa, ilk namaza başlarken birleştirme (cem) yapmaya niyet edilir. Kimi bilginlere göre, ilk namazı bitirmedikçe de niyet edilebilir; çünkü, önemli olan, namazı kılmaya başlarkenki fiilî niyettir. Cem-i tehîrde ise, birinci namazın vakti içinde cem yapmaya niyet etmek gerekir. Bu niyet, erteleyerek birleştirme yapmayı içinden geçirme biçiminde olur. Böyle bir niyet olmadığı takdirde, namaz, vaktinden sonraya ertelenmiş olur, bu da haramdır. Birleştirilen iki namaza da ayrı kâmet gerekir. Birleştirmede Kılınacak Miktar Yolcu olmayanlar, namazları birleştirme durumunda farzları tam kılarlar. Birleştirmedeki süreç gözetilerek, sünnet namazları kılarlar. Öğle namazı kılınırken, vaktin elverişliliğine göre önce ilk sünnet kılınabilir, sonra öğle farzı kılınır, ardından doğrudan ikindi farzı kılınır. (öğlenin ilk sünneti+öğlenin farzı+ikindinin farzı) Öğlenin son sünneti ile ikindinin ilk sünneti düşmüş olur. Akşam-yatsı birleştirmesindeyse, önce akşamın farzı, ardından yatsının farzı kılınır. (akşamın farzı+yatsının farzı+yatsının son sünneti+vitir namazı) Akşamın son sünneti, yatsının ilk sünneti düşmüş olur. Yatsının son sünneti kılınabilir, ardından vitir kılmak vaciptir. Burada, hemen şunu belirtmek gerekir: Cem, belirli sebeplerle bir kolaylık olduğu için, sünnet namazlar şartların elverişliliğine göre kılınmalıdır. Şartlar elverişli değilse, kolaylık mantığıyla bağdaşmadığından, kılınmaları gerekmez. Yolcular ise, dört rekatlı farz namazları iki rekat olarak, yukarıdaki biçimde kılarlar. (öğlenin iki rekat farzı+ikindinin iki rekat farzı), (akşamın üç rekat farzı+yatsının iki rekat farzı) Sünnetleri, vakti ve yeri elverişliyse, yukarıda belirtilen şekilde kılabilirler veya terk ederler. Birleştirmede Sıra Cem-i takdimde, namazlar arasındaki sırayı gözetmek (tertibe riayet) zorunludur. Önceleyerek öğle-ikindi birleştirmesinde önce öğle, sonra ikindi farzı kılınır. Cem-i takdîmle kılınacak akşam-yatsı birleştirmesinde ise, önce akşam, sonra yatsı kılınır. Cem-i tehîrde ise, sıra gözetilmezse, Hanbelîlere göre namazlar sahihtir; Şafiîlere göre de namazlar sahih olur, ama ikinci namaz kaza olarak kılınmış demektir. Birleştirmede Süreç Namazlar birleştirilirken, iki namazın ara verilmeksizin ardı ardına kılınması (muvâlât) gerekir. Duruma göre tercih edilecek her iki birleştirme türünde de, birleştirilen iki farz arasında başka bir namaz kılınmaz;öğlenin farzının hemen ardından ikindinin farzı, akşamın farzının hemen ardından yatsının farzı kılınır. Şafiîlere ve Hanbelîlere göre, cem-i takdîm yapılırsa, peşpeşelik şarttır; cem-i tehîr yapılırsa, şart değildir. Bununla birlikte, Şafiîlere ve Hanbelîlere göre, cem-i tehîr durumunda, iki namaz arasında, ancak abdest alacak ya da kâmet getirecek kadarlık bir süre ara verilebilir. Bütün bu ayrıntılar uygulama yaptıkça, daha iyi kavranır ve önemli bir başarı elde edilir.
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |