AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Türkiye'nin nükleer silah arayışı var mı?

Irak'ın nükleer/ kimyasal silahları ile ilgili resmi palavralar ortalıkta dolaşırken Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinin bu ülkeye aktardığı nükleer teknoloji ve malzemelerle ilgili bilgiler önümüzde duruyordu. Hangi ülkenin Saddam yönetimine ne tür malzeme verdiğine dair uzun bir liste var. Ne zaman ABD bir ülkeyi suçlarsa o listeye tekrar bakıyorum. Ama kimse bu listeyi hatırlamadı bile.

Türkiye'nin Başbakanı o zaman "ABD ikna olmuşsa biz de ikna oluruz" diyebildi. Oysa bu ifadeye kaynaklık eden BM Güvenlik Konseyi'ndeki Colin Powell şovu, bizzat kendisi tarafından, "hayatımda bir leke olarak kalacak" ifadesiyle utanç içinde yalanlandı. ABD, bölgesel nükleer güce dönüştürecek şekilde, bugün bile Irak'a nükleer malzeme transferi yaparken, birilerinin bu listeye tekrar bakması gerekiyor. Ama bunu yapması gerekenler, hâlâ aynı umursamaz tavırlara, ABD tezlerini tekrarlamaya devam ediyor.

Devletlerin her zaman doğru şeyler yaptığı, yönetimlerin her zaman isabetli kararlar aldığı kanaati, bizleri böyle rezilliklerle yüz yüze bırakabiliyor. Türkiye'nin 1991 Körfez Savaşı'ndan bu yana izlediği yanlış, öngörüsüz hatta aptalca Irak politikasının başımıza neler getirdiğini görüyorsunuz. ABD'nin belirlediği, Türkiye'nin de uyguladığı bu politikalar, bizi Anadolu topraklarını bile tartışmaya açacak noktaya getirdi. Ne yazık ki, aynı ufuksuzluk bugün de devam ediyor. Türkiye'nin merkezinde bulunduğu coğrafyada yaşanan kaosa, ayrışmaya, aşırı silahlanmaya, yeni harita projelerine Türkiye adına müdahale ettiği varsayılan aklın, on yıllık yanlışlıkları tekrar ettiğini hatta birkaç yıl sonrasını bile öngörmediğini söylemek çok acı.

11 Eylül sonrası dünyayı askeri güvenlik stratejilerine mahkum eden ABD, bizim coğrafyamızı silahsızlandırırken nükleer güce ayarlı bir dünya kuruyor. "Önleyici saldırı" ile devlet terörünün önünü açtı. Şimdi "önleyici nükleer saldırı"yla küresel ölçekli nükleer tehdidin önünü açıyor. Üniversite laboratuarlarında mini nükleer silahlar geliştiriyor. Saldırdığı bölgelerde kitle imha silahları kullanıyor. Ayakları balçığa saplanmış bu süper güç, Felluce ve Telafer'de kimyasal silah kullanan bu güç, İran'ın nükleer çalışmalarıyla ilgili de dünyayı kandırıyor. Irak'a malzeme ve teknoloji sağlayanların listesi gibi, İran'a yapılan nükleer teknoloji ve malzeme transferinin de listesi ortada.

Nükleer silahlarının bir gelişmiş aşamasını yapmak için yılda 27 milyar dolar harcayan ABD, 1950'lerden beri İran'a nükleer teknoloji veriyor. Tahran bugünkü noktaya ABD'nin desteğiyle geldi.

Komünizme karşı ABD'nin model ülkesi olan, Henry Kissinger'ın "cephe ülkeleri"nden olan İran'da Musaddık'ı deviren ve Şah'ı yeniden iktidara getiren ABD, bu ülkeyi nükleer güce dönüştürmeyi amaçladı. 1960 ile 1970 arası İran'ın nükleer programına destek verdi. Kissinger'ın desteğiyle İran 1974'te ilk kez nükleer reaktör inşasına başladı. Hem de ABD'li bilim adamları ve mühendislerinin öncülüğünde. 1977'de ABD'den 8 nükleer reaktör almak için anlaşma yaptı. Şah rejiminin devrilmesinden yedi ay önce, 10 Temmuz 1978'de Amerika-İran Atom Enerjisi Anlaşması imzalandı. General Electric ve Westinghaus şirketleri İran'la nükleer reaktör satış anlaşmaları yaptı. 1976'da ABD Başkanı Gerald Ford, plutonyuma sahip olması için İran'la işbirliği yaptı.

İlginç bur durum var ortada: Bir zamanlar bölgesel bir blok amacıyla oluşturulan Sadabad Paktı'nın üyeleri, büyük gerilimler yaşıyor. Türkiye, İran, Irak ve Pakistan arasında oluşturulan paktın üyeleri bugün yeniden dizayn edilmeye, yeniden tanımlanmaya çalışılıyor. Siyasi, askeri ve sosyal birliktelikleri sorgulanıyor. Hızla silahsızlandırılıyor. Sovyet tehdidi varken Türkiye, İran ve Pakistan Atlantik Bloku'nun yoğun desteğini aldı.

İran, İslam devrimi öncesine kadar ABD tarafından el üstünde tutuluyordu. Daha da güçlenmesi için nükleer güce erişmesi bile planlanmıştı. Devrimle bu destek kesildi. Şimdi Fars-Türk-Arap olarak bölünmeye çalışılıyor. ABD'nin başlattığı, Asyalı güçlerin desteğiyle devam eden nükleer silahlanması şimdi kendisi için ölüm fermanına dönüştürülüyor. Ancak Tahran'ın Rusya, Çin, Hindistan üçgeninde oynadığı nükleer satranç, petrol ve doğalgaz stratejilerindeki merkezi rolü, ona dokunulmazlık sağlayacak gibi.

Paktın bir diğer üyesi Pakistan da nükleer güç. Bu alanda oldukça ileri seviyede ve nükleer teknoloji transferleri yapabiliyor. Böylece küresel dengelerde ciddi bir etkiye sahip. Ancak Afganistan işgaliyle Pakistan adeta ablukaya alındı. General Perviz Müşerref'in otoritesi Pakistan'ı bu ablukadan kurtarabilecek mi? Hem nükleer silahları kontrol altına alınıyor hem de Belucistan örneğinde olduğu gibi, içten bölünme sancıları yaşıyor. Müşerref iktidarı Pakistan için dönüm noktası olabilir.

Paktın diğer ortağı Irak'ın durumu ortada. ABD ve müttefiklerin nükleer teknoloji desteği yine onlar tarafından yok edildi. Bununla da kalmadı, ülke parçalandı. Artık Irak diye bir ülke yok.

Dördüncü ortak Türkiye. Paktın diğer üç ortağı nükleer teknolojiye giderken, atom silahları üretirken ya da üretme aşamasına gelmişken, Soğuk Savaş'tan sonra da şaşmaz bir şekilde ABD yörüngesinde kalmaya karar veren Türkiye'nin nükleer silahlanma arayışı olmadı mı? Türkiye şu an bu teknolojiye sahip. Son yıllarda hava savunma sistemleri alanında da yoğun çalışmaları var. Türkiye'nin nükleer teknolojiye bakışına ilişkin son aylarda ABD basınında haberler yayınlanmaya başlandı. İncirlik gibi askeri üslere yerleştirilen atom bombalarını biliyoruz. Ama kendi nükleer teknolojisin üretmesi anlamında Türkiye nerede?

Paktın diğer üç üyesi, parçalanmakla yüz yüze? Ya Türkiye? Farklı mı? Nükleer silah edinseydi ABD Irak'a saldıramayacaktı. Kuzey Kore'ye saldıramadığı gibi. Paktın diğer üç üyesi silahsızlandırılıyor. Irak silahsızlandırıldı ve parçalandı. Pakistan ve İran'ın durumu ortada. Son gelişmeleri biraz da bu açıdan değerlendirelim. Nükleer silah ve parçalanma….


13 Eylül 2005
Salı
 
İBRAHİM KARAGÜL


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED