![]() |
![]() |
Bugünkü Yeni Şafak |
![]()
|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() Hıristiyan Demokratlar'ın (CDU) iktidarın büyük ortağı olduğu bir hükümet kuruluyor Almanya'da ve Angela Merkel başbakanlığı üstleniyor diye karalar bağlayanları hafif de olsa rahatlatacak bir haberim var: Hıristiyan Demokratlar kendilerini değişen zamana uyduruyorlar; en büyük değişim göçmen politikalarına yansıyabilir, Türkiye'ye karşı tavırlarını da gözden geçirebilirler... Brüksel'deyim. Buraya geliş sebebim ilk bakışta garip gelebilecek bir etkinlik: Avrupa Parlamentosu (AP) binasında verilen bir iftara dâvetliyim... İftarı düzenleyen Belçika Türk İşadamları Derneği ile Kültürlerarası Diyalog Platformu adlı iki kuruluş... AP çatısı altında ilk kez verilen ve dört AP milletvekilinin evsahipliği yaptığı iftara otuzdan fazla Avrupalı politikacı katıldı. Benim masa payıma da biri 'bakan' iki Alman politikacı düştü... Hıristiyan Demokratların seçim başarısı, Bundestag'taki sandalye sayısı dışında, bir çok yönden Ak Parti'nin Türkiye'de iktidara gelişine benziyor. Gerhard Schröder'in Sosyal Demokrat Partisi (SPD) yedi yıllık hükümetleri süresince verilen sözleri yerine getirmede zaafa düştü; CDU'nun başarısı buna bağlı. Daha önce hep sosyal demokratlara oy vermiş seçim çevreleri bile, öyle anlaşılıyor ki, Hıristiyan Demokratların eline geçmiş... İftarda masa komşum, Köln ve Düsseldorf gibi Türklerin yoğun yaşadığı kentlerin de içinde yer aldığı NRW eyaletinde yeni kurulan CDU hükümetinin 'göçmen ilişkileri bakanı' çıktı. Bir dönem federal milletvekili olarak görev yapmış, şu yakınlarda AP milletvekili seçilerek Brüksel'e gelmiş Armin Laschet, eyalet hükümetinde bakanlık teklif edildiğinde koşa koşa gittiğini anlattı bana. Almanya tarihinde bir ilkmiş 'göçmen ilişkileri bakanlığı' (onlar buna 'entegrasyon bakanlığı' adını takmışlar); "Sosyal Demokrat hükümetler bile bunu düşünmemişlerdi" dedi bana Laschet. Yeşiller Partisi AP milletvekili Cem Özdemir bu gelişmeden dolayı kendisini tebrik etmiş... İftar dâvetinin düzenleyicilerinden Cem Özdemir tebriğini kürsüde de yineledi zaten... "Ayrı partilerdeniz, ama Armin'den daha iyi bir göçmen bakanı olamazdı" da dedi Cem Özdemir konuşmasında... İftar sonrasında âdettendir ya, "Toplantının Türkiye'ye yansıması ne olur?" diye sorulur, o soruyu bu defa da yöneltenlere, "Önemli olan Türkiye'ye yansıması değil, Avrupa'nın gerekli mesajı alıp almadığı" cevabını verdim. Türkiye'de dinler ve kültürler arası diyalog toplantıları yıllardır yapılıyor zaten; insanlarımız başı sarıklı dinadamlarının katıldığı iftarlara pek alışkın değilse de, siyah sarıklı Ortodoks ve Ermeni patriğinin, mor başlıklı Musevi hahambaşısının hazır bulunduğu iftarları biliyorlar... Önemli olan, bu tür karışık dinî toplantılara Avrupalıları alıştırmak... Etrafıma bakıyorum, hemen her milletten politikacının varlığını fark ediyorum. Avrupalı parlamenterler var doğal olarak, ama Amerikalılar da ilgi göstermişler. Biraz ötedeki masaya yeni gelen topluca bir hanımın, "Ben Brüksel'deki ABD büyükelçiliğindenim" diye kendisini takdim ettiğine kulak misafiri oluyorum sözgelimi. Biraz sonra, Cem Özdemir'le aynı masayı paylaşan biri kürsüye dâvet ediliyor, o vesileyle adamın Temsilciler Meclisi üyesi Robert Wexler olduğunu öğreniyorum. Babası Yunan, annesi Alman bir AP milletvekili, "Türkleri AB'de görmek beni pek çok yönden mutlu edecek" dedi kürsüye çıktığında. Soyadı olan 'Chatzimarkakis', geceyi sunan genç tarafından İngilizce telâffuz edilince itirazını da kayda geçirdi. "Adımın ilk bölümü Rumca 'Haci' diye okunur; benim büyük büyük dedem Osmanlı uyruğu olarak Kudüs'e gitmiş ve hacı olmuş da ondan" dedi. Bir şey daha dedi Hacimarkakis: "Çok kültürlülüğün mümkün olabileceğinin bir delili de bizzat benim; aksi halde, 500 yıl Osmanlı hâkimiyetinde yaşayıp da Yunanlı kalınabilir miydi?" Cemal Çavdarlı Belçika Federal Meclisi'nde milletvekili. Meclis'te bulunan Türk kökenli tek milletvekili o. Meclis açılır açılmaz, her yıl olduğu gibi, bütçe görüşmeleri başlayacak ve başbakan güvenoyu isteyecekmiş... Sonra da 'Ermeni tasarısı' gündeme gelebilirmiş... Gündem olağanüstü yüklü olduğu için bu dönem geçmeme ihtimali de varmış tasarının... Eskiden yolumuz Avrupa ülkelerine düştüğünde, Türkleri, hep kendi aralarında toplanır, "Ne olacak şu memleketin hali" eksenli siyasî konuşmalar yapar bulurduk. 'Memleket' dedikleri de hep Türkiye olurdu. Şimdilerde durum değişmişe benziyor: Türkler de, başka ülkelerden, eğilimlerden insanlarla kürsüde de biraraya geliyor ve 'memleket' dediklerinde kast ettikleri çoğunlukla yaşadıkları ülke oluyor... Bu gelişmenin paralel ürünü, Avrupa'daki Türklerin de çok-dilli olma yolunda mesafe katetmeleri. Geceyi düzenleyen Belçika Türk İşadamları Derneği'nin başkanı, IDP başkanı, gecenin sunucusu kendilerinin olmayan dillerle kürsüden hitap ettiler. Umutlu olmak için bir sebep daha size.
|
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |