![]() |
![]() |
Bugünkü Yeni Şafak |
![]()
|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() 3 Ekim'de müzakerelere başlanmış olması genelde olumlu karşılanırken, kimi çevrelerin bu gelişmeden hoşnut olmadığı malum. Hoşnutsuzluğun çok büyük bir kısmı muhalefet cephesinde görünüyor. Daha doğrusu muhalefet yönetimi, müzakerelerin başlamasından hoşnut değil. CHP Lideri, "Beni zorla sevindirmeye çalışıyorlar. Zorla sevinemem. Bunun nesine sevineceğim" derken, kimi CHP'liler 3 Ekim'in bir başarı olduğunu söyleyebiliyor. CHP'nin sözcüsü ve eski bir diplomat olan sayın Onur Öymen liderinin yolunda yürüyüp hoşnutsuzluğunu gizlemezken yine eski bir diplomat olan CHP Hatay Milletvekili İnal Batu 3 Ekim kararı için "Türkiye'nin statüsü yükseldi" diyor. Dün basına yansıyan haberlere göre CHP'de kimi milletvekilleri de 3 Ekim kararını parti yönetiminden farklı yorumluyorlar. CHP İstanbul Milletvekili Hasan Aydın "3 Ekim, 2 Ekim'den iyidir. Dönüşüm noktasıdır. Sonuçta müzakeredir ve bizim de istediklerimiz var. Türkiye'nin onuru korunarak müzakere edilir. Karanlık tablo yok. Bana göre CHP yönetimini dış politika uzmanları yanıltıyor. " ; CHP Ankara milletvekili Mehmet Tomanbay, "Genel merkezin fazla eleştirel, gerçeklerden uzak yaklaşımı oldu. Genel Başkan, '17 Aralık kararları kabul edilmeseydi 3 Ekim Müzakere Çerçeve Belgesi daha olumlu olurdu' diyor. Mantık hatası var. 17 Aralık kabul edilmeseydi, 3 Ekim olmazdı. Pazarlık sürecinin başlaması bile olumlu bir gelişme. Türkiye 3 Ekim'le birinci lige çıktı."; İstanbul milletvekili Zeynep Damla Gürel, " 3 Ekim kararı özü itibarıyla Türkiye'ye eşik atlatan bir karar oldu. Tarihi karar. Bölünme kaygısını anlamıyorum. AB çok kültürlülük barındırıyor. Türkiye'nin AB üyeliğini AB içinden yeşiller ve sosyal demokratlar destekliyor. Bu nedenle CHP yönetiminin bu kesimlerle iletişimi artırarak, Türkiye'nin tezlerini gündeme getirmesi gerek." ; İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu, " Bubi tuzakları iddialarına katılmıyorum. 3 Ekim tarihi bir karardır. 3 Ekim'e karşı çıkanlar, bu karar alınmasaydı ekonomi ne hale gelirdi düşünüyorlar mı? "; Van Milletvekili Mehmet Kartal, "AB, Türkiye'nin 42 yıllık hayali. Müzakerelere bir yerden başlamak gerekiyor. Türkiye, her zaman masadan kalkabilir."; Gaziantep Milletvekili Abdülkadir Ateş, "Görüşmelerin başlamasının başlamamasından daha iyi olduğuna inanıyorum. Müzakerelere başlanması için CHP'liler de gayret gösteriyor. Avrupa'daki kardeş partilerle dirsek temasını devam ettirmek gerek."(Milliyet 11. Ekim 2005) diyor. CHP yönetiminin müzakarelerin başlamasına yönelik muhalif tutumlarına başbakanın ifadesiyle zamanın ruhunu okuyamayan ve zamanın gerisinde kalan kimi gruplar da katılıyor ve ağır eleştirilerde bulunuyorlar. Dış dünyada da müzakere kararından rahatsız olan iki önemli uç var. Biri türkiye'nin AB'ye katılımını Avrupa için tehdit olarak görürken diğeri de İslam dünyası için tehlikeli görmektedir. Geçen hafta bu iki görüşün temsilcileriyle bir televizyon programında konuyu müzakere ettik. El cezire'nin "More than one opinion" programına katılmak üzere Londra'ya gittim. Programda benimle birlikte Mısırlı bir gazeteci ve Fransa'da Le Pen'in liderliğini yaptığı meşhur Front National (Milli Cephe) partisinin bir vekili vardı. Türkiye'nin AB'ye katılmasını Mısırlı gazeteci, ABD ve Avrupa'nın Ortadoğu'ya uzanması olarak değerlendiriyordu. Fransa'da Le Pen'in liderliğini yaptığı meşhur Front National (Milli Cephe) partisinin sözcüsü de İslam dünyasının Avrupa'ya uzanması olarak değerlendiriyordu. Birbirine tamı tamına zıt bu iki görüşü ister istemez tebessümle karşıladım. Kendilerine de hatırlatarak türkiye'nin tam tersine iki medeniyet arasında köprü vazifesi görebileceğini anlatmaya çalıştım. Tabii ki müzakere kararını dışişleri bakanımızın söylediği gibi aleyhinde de iki saat konuşulabilir lehinde de. Önemli olan fotoğrafı bir bütün olarak görebilmektir. Fotoğraftaki bazı unsurlardan yola çıkarak müzakereleri tu kaka ilan etmek bir ağaca takılıp ormanı görememek anlamına gelebilir. Türkiye elbetteki hazmı kolay bir ülke değildir. AB'ye katılan son 12 ülkenin toplam nüfusu 70 milyon iken sadece Türkiye'nin 72 milyonluk bir ülke olması kolay hazmedilebilir bir şey değildir. Bence önemli olan 35 fasıl için taramanın tamamlanıp AB'ye uyum müzakerelerine geçilmesi ve 35 fasılda ülkemizi AB seviyesine çıkarmak için çalışmaların yapılmasıdır. En az 10 yıl sürmesi muhtemel bulunan müzakereler ülkemizin ekonomik, siyasal ve sosyal seviyesinin yükselmesine sebep olacaktır. Bunda hiç kuşku yok. Bize de lazım olan budur. 10 sene sonra ülkemin seviyesi AB seviyesine çıktıktan sonra AB bizi ister kabul etsin ister etmesin. Önemli olan insanımızın ve ülkemizin menfaatıdır. Zamanın gerisinde kalmamak ve zamanı iyi okumak gerekiyor.
|
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Dizi | |
© ALL RIGHTS RESERVED |