AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
E K O N O M İ
IMF'nin parasına bağlı değiliz

800 MİLYON DOLARA İHTİYACIMIZ YOK
Abdüllatif Şener, "Her gözden geçirmenin serbest bırakılacak kredisi 800 milyon dolar civarındadır. Ama ekonomimizin bu kredilere bağımlılığı da yoktur" dedi.

GALATAPORT'UN OBJEKTİF OLMASI LAZIM
Şener,Galataport için şunları söyledi: YPK sekretaryasının satışı istişare amacıyla Danıştay'a götürmesini tavsiye edebiliriz. Objektif bir görüntü içinde karara bağlanmalı."

  • Erhan KARADAĞ / ANKARA
    Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'le IMF'nin temaslarına başlayacağı, Galataport satışının YPK gündemine geleceği ve özelleştirmelerin yargı macerasının birçok dengeyi etkileyeceği bir gündemin ortasında etraflıca konuştuk.

    Galataport ihalesinin 49 yıllık ödeme planı ile ilgili tartışmalar sürerken satış için gözler Yüksek Planlama Kurulu onayında. YPK'nin sekretaryası da Şener'e bağlı. Kulislerde Şener'in bu satışı Danıştay'a 'görüş almak üzere" götüreceği konuşuluyor.

    Galataport'la ilgili YPK ne zaman toplanacak?

    YPK sekretaryasını DPT yapıyor, onlar çalışmalarını yapıyorlar, ön hazırlıklarını yapıyorlar, dolayısıyla araştırılıyor, sonra değerlendirecek.

    YPK Sekretaryası Galataport satışını Danıştay'a götürecek mi ?

    Yani öyle bir imkan var.

    Sizin onayınızla götürecek o zaman?

    Tabiî, biz Danıştay'a götürmelerini tavsiye edebiliriz. Olayı subjektif olarak, bana bağlı olarak değerlendirmek yanlış. Objektif değerlendirdiğinizde ortaya ne çıkar: Basında bu konuda lehte aleyhte yazılan bir ton yazı çıkar veya televizyonlarda söylenmiş bir ton söz çıkar. Bunlar kamuoyunda belli bir algılama, belli bir değerlendirme biçimi oluşturmuştur. Dolayısıyla bu geldiği nokta itibarıyla konunun objektif görüntüsü içerisinde konunun karara bağlanması gerekir diye düşünüyorum.

    Peki Danıştay'dan gelecek karar doğrultusunda mı hareket edeceksiniz?

    Burada zaten zorunluluk yok. İstişari görüş alınabilir sadece. Konu daha önüme gelmedi, gelsin bakayım.

    Özelleştirmelerden memnun görünüyorsunuz? Türkiye ekonomisine bakarken büyük resim nasıl?

    - Biz bir yandan dünyanın akışını okumaya çalışırken, diğer yandan da evimizin içini döşeyip düzenliyoruz. 3 yıla baktığımızda Türkiye geçmişle kıyaslanamayacak biçimde önemli bir ekonomik alan haline gelmiştir.

    2002'de 182 milyar dolar milli gelir bu yıl 350 milyar doları bulacak, bu ekonominin büyüdüğü anlamına geliyor.

    AB ile müzakerelerin başlaması yabancı sermayeyi ne kadar teşvik eder?

    2005 yılınde iyi bir özelleştirme performansı ortaya çıktı. Türkiye Avrupa'ya farklı bir konumda giriyor. Müzakerelerin başlamasıyla ortaya çıkan tabloya göre Türkiye'nin sermaye hareketlerinde önemli bir ülke olduğu açıktır. Çimento fabrikaları da 60 milyon dolar değeri varken 166.5'a satıldı. Bu değer olarak iyi bir fiyattır ekonomik atmosferin iyi olduğunu gösterir. Eğer ekonomik konjonktür müsait olmasaydı, aynı malları sattığınız halde bu rakamı bulamazdınız. Ülke kredisi bu ürünlerin ve firmaların değerini de arttırmaktadır.

    Özelleştirmeden beklenen 20 milyar dolar borç ödemeye gidecek ve elde bir şey kalmayacak gibi görünebilir mi?

    Hükümeti devraldığımızdaki rakamlara baktığımızda şunu görüyorduk: Türkiye'nin tüm vergi gelirlerine ilave olarak bir yılı çıkarmak için aynı zamanda 145 katrilyon borçlanması gerekiyordu. Yani 100 katrilyon civarında bir geliriniz var. Bununla devletin zorunlu hizmetlerini sürdüremi-yorsunuz, 145 katrilyon daha borçlanmanız gereki-yor ve borç stoku sürekli büyüyordu. Şimdi bu özelleştirme performansıyla Türkiye'nin ilave borçlanması azalacaktır.

    Ama özelleştirme de bıçak sırtında gidiyor. Yargı kararlarıyla ve tartışmalarla, fiyatından çok "sorunsuz satılması" önemli galiba?

    Zaman zaman yargı bazı kararları iptal edebiliyor ama buna fazla takılmamak lazım. Türkiye bir hukuk devletidir, idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine açıktır. Elbette programın uygulanması esastır ama bunu uygularken yargının hassasiyetlerini de bilmek ve işlemleri hukuk zemininde sağlam ve düzenli yapmak gerekir. İkinci planda ise işin ekonomik önemi konusunda yargının bilinçlendirilmesi lazım.

    Yargının idarenin hassasiyetleri konusunda bilgilendirilmesi lazım. Örneğin özelleştirme ekonomik nitelikleri olan bir hadisedir, dünyanın gidişatıyla bağlantılıdır ama Türkiye'de yargı olaya hukuk zemininde bakar, işin ekonomik boyutuna bakmaz. Bu nedenle örneğin özelleştirme konusunda yargı ile idare ortak çalışmalar yapmalı, paneller düzenlemeli.

    AB ile müzakereler yoğunlaştığında yabancı sermayenin yüzde 100 hisse sahibi olabilmesi, Türkiye'nin altın hisse avantajının olmaması sorun mu sizce?

    Evet, AB sürecinde 35 başlık açılacak, standartlar AB'ye uyacak ve bazı alışkanlıklarımız değişecek. Türkiye'nin doğrudan yabancı sermaye girişinde yaşanan gelişmeler olumludur. Rakamlara baktığımızda Türkiye yıllardır doğrudan yabancı yatırımcıların ilgi göstermediği bir ülke görünümündedir. 2005 Ocak- Temmuz döneminde giren yabancı sermaye miktarı 2 milyar 590 milyon dolar. Bu tablo, ekonomiye bir potansiyel kazandırıyor, ilave bir üretim gücü, yeni teknoloji ve yeni iş alışkanlıkları ve organizasyon biçimleri kazandırıyor. Dünyanın en fazla yabancı sermaye çeken ülkesi Amerika'dır. Gelişmiş ülkelerin çektiği yabancı sermaye miktarı daha fazladır.

    Erdemir özelleştirilmesinde OYAK'ın sahipliği, AB müzakerelerinde sorun olur mu?

    Hayır. OYAK piyasa kurallarına göre faaliyet gösteren bir şirkettir. Kamu kurumu gibi algılanamaz. Bunun AB ile bağladaşma tartışması olacağını sanmıyorum.

    Bankacılık Yasası ve Sosyal Güvenlik Reformu çıkmadığı için IMF gözden geçirme toplantıları yarım kaldı. Meclis'te olmasıyla krediler serbest bırakılamaz mı? Esneme bekliyor musunuz?

    Bankacılık Yasası perşembe günü (yarın) Genel Kurul'a gelecek. Sosyal güvenlik komisyonda görüşülecek. Sorun olacağını zannetmiyorum. Ama sosyal güvenlik reformu zaman alabilir ancak hükümetin bu yasaları çıkarma iradesi vardır. Bu iki yasa çıkmadığı için tamamlanmamış sayılıyor. Her gözden geçirme tamamlandıkça kredi serbest bırakıyorlar. Her gözden geçirmenin serbest bırakılacak kredisi 800 milyon dolar civarındadır. Ama aslında bizim ekonomimizin bu kredilere bağımlılığı da yoktur.

    HER AY KREDİ KARTIMIN TAMAMINI ÖDÜYORUM

    Türkiye'de kredi kartı sorununun artık sosyal bir drama dönüşeceğinin işaretlerini gördüğünü söyleyen Şener, "yasayla tedbirleri alıyoruz" dedi. Abdüllatif Şener, kendisinin her ay borcun tamamını kapattığını belirterek, "Artık herkes istediği bankadan istediği kadar kart alamayacak. Bir koordinasyon sağlanacak ve limit gelir dengesi kurulacak" dedi.

    MORTGAGE "TUTU" OLUYOR..

    Mortgage yasasının mimarlarından olan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener röportaj sırasında, Türk Dil Kurumu'ndan ilginç bir yazı aldığını da hatırtarak "artık mortgage demeyeceğiz, 'tutulu satış' diyeceğiz. TDK karar almış" dedi.

    Bakan'ın gösteridiği TDK kararına göre Türk Dil Kurulu bundan böyle sık kulanılacak bu terimin yerine "tutu" ifadesini öneriyor. Mortgage yerine "Tutu"nun Türkçe'de kullanılan bir terim olduğunu söyleyen TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın, Mortgage sistemi yerine de "tutulu satış" denmesini istedi.



  • 12 Ekim 2005
    Çarşamba
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Online İlan

    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
    Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
    Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED